8

7.7K 713 424
                                    

"Ne oldu Jisung? Tarafımı öğrenmeye mi geldin?"

Bir iç çektim. Gerçekten bana kırılmıştı. Ama onun tek istediği benim iyiliğimdi.

"Chan ben çok özür dilerim. Sana patladım ben. Onlar yüzünden oldu seni kırmak istemezdim ben özür dilerim."

"Neyim ben Jisung? Gel bana patla sinirini benden çıkar sonra da ben affedeyim. Ne güzel iş ya."

"Of Chan biliyorum haklısın ve anlıyorum üzdüm seni ama gerçekten bilerek yapmadım."

"Seung'um kütüphaneye gidicem ben gelicekmisin?"

"Gelirim Chris ama bi dinleseydin Jisung'u."

"Hadi gidelim Seung."

Chan ayağa kalktığında bende ayağa kalktım sonra aynı benim yaptığım gibi omuz atıp gitti. Biraz ilerlediklerinden sonra Seungmin arkasına dönüp bize baktı ve halledeceğini sessizce söyledi. Ağzını okumuştum.

"Şimdi ne yapıcaksın Jisung? Kanka kusura bakma ama Chan haklı sanki."

"Evet biliyorum haklı. Tek bi şey kaldı en sevdiği içeceği alıp ona götürüp bir daha konuşmaya çalışacağım."

Zil çalınca Yongbok'la beraber sınıfa gittik. Seungmin tek başına oturuyordu. Jeongin yanında değildi. "Jeongin nerede?" Diye sordu Yongbok.

"Hasta olduğunu söyledi ve izin alıp gitti. Boşverin şimdi onu. Jisung sen ne yaptın olum?"

"Çok mu kırıldı bana?"

"Sen de biliyorsun normal de takmaz böyle şeyleri ama onu rencide eder gibi konuştun. O da buna kırıldı zaten."

"Of ne aptalım ya. Ben alıcam onun gönlünü bir şekilde."

"Umarım."

Chan iyi birisi. Ne derdim varsa anlatırım sabırla dinler ve bana tavsiyeler verir. Onun gibi bir arkadaşı kaybetmek istemem. Bu yüzden gerekirse yalvarıcam ona.

Ders başladığından beri aklımda Minho vardı. Neden böyle yapıyordu ki? Odada çok tatlı ve anlayışlı birisiyken neden bir anda okulda canavara dönüşüyor. Yeonjun'a sözünü dahi geçiremiyor.

Zilin çaldığını duydum.

"Seungmin Chan sınıfa gelicek mi?"

"Hayır ben gidecektim ama sen bi git konuş istersen. Yemekhane de buluşacaktık."

"Süpersin ya teşekkür ederim."

"Ne demek."

Hemen sınıftan çıkıp kantine gittim. Chan'ın en sevdiği içecek olan spritetan iki tane aldım. Chan'ın yemekhanede tek başına oturduğunu gördüm ve yanına gittim. Yanına oturduğum anda ayağa kalktı. Bileğinden tuttum.

"Chan lütfen dinle beni."

Geri oturdu.

"Bak, sana sprite aldım. Biliyorum bu yaptığımın yanında hiç birşey ve biliyorum seni çok kırdım. Herkesin ortasında sana böyle birşey söylememeliydim. İyi niyetle bana yaklaştığını görmeyip sana patladım. Sinirimi senden çıkarmaya çalışmamıştım aslında. Sadece o an bi aptallık ettim. Lütfen affet beni. Senin gibi birini kaybetmek istemiyorum."

Önce bana baktı sonra sırıttı.

"Affettin mi beni?"

Evet anlamında kafasını salladı. Spriteı açarken konuştu.

"Sana nasıl kıyabilirim ki?"

Büyük bir heyecanla ayağa kalkıp Chan'ın yanına gittim ve ona sımsıkı sarıldım.

"Özür dilerim tekrardan."

"Önemli değil Jisung oldu bitti boşver. Seung'u gördün mü? Benim yanıma gelicekti."

"He o sınıfta, biz konuşalım diye gelmedi. Gel gidelim bizim sınıfa."

"Olur gidelim."

Beraber bizim sınıfa geldik. Seungmin ve Yongbok bizi görünce gülümsedi.

"Bakıyorum da birilerinin yüzü gülüyor."

"Evet olum. Hava atmak gibi olmasın ama kankamla barıştım."

"Oo helal."

Ben Yongbok'un yanına Chan ise Seungmin'in yanına oturdu.

"Spritelar da alınmış."

"Jisung almış ister misin sende Seung'um?"

"Yok saol Chris."

"Olum siz çok tatlısınız ya. Gerçi Hyunjin'le bende öyleyiz de işte."

(...)

Okul bitmişti. Çıkış kapısında Chan'la  buluştuk. Bir kafeye gidecektik.
Yongbok telefonda Hyunjin'le konuşuyordu.

"Of aşkım çok özledim seni. Nasılsın şimdi daha iyimisin? Heh iyi bari. Biz de şimdi kafeye geçicez. Gelebilir misin ki? Ay tamam buluşuruz orada. Bende seni seviyorum. Öptüm."

"Ne oldu geliyormuymuş senin ki?"

"Ay evet geliyormuş."

"Hay sikeyim ya, yine beşinci oldum."

"Kanka çok özledim ama napayım ya."

"Biliyorum olum. Dalga geçiyorum. Hadi gidelim beklemesin senin ki."

(...)

Kafeye geldiğimizde Hyunjin her zaman ki yerimizde oturuyordu. Bu soğuk havada terlemiş gibi gözüküyordu. Hasta olmasına rağmen gelmişti. Gerçekten seviyor.
Yongbok onu görür görmez yanına koştu. Sarılıyorlardı.

"Aşkım sen yanıyorsun ya. Üstündeki montu çıkar bari."

"Ya kıyamam sana nasıl önemsiyor beni."

Onlar flörtleşirken biz de çoktan siparişleri verip oturmuştuk. Sadece içecek almıştık. Yongbok ve Hyunjin içinse ben aynı şeyleri söylemiştim.

"Geçmiş olsun damat."

"Eyvallah kayınçom."

Hyunjin ikide bir öksürüp duruyordu. Yongbok ise sürekli onunla ilgileniyordu.

"Sana çorba yapıp getireyim mi? Ya da gel bir yerde içelim ben güzel yapamam."

"Sevgilim bu kadar endişelenmene gerek yok geçer bir iki güne hem sen yapsan zehir de olsa içerim ben."

"Ya bu halinle bile çok tatlısın."

Seungmin ve Chan ise birbirlerinin fotoğraflarını çekip iltifat ediyorlardı.

"Seung'um yan profilin çok güzelmiş."

"Ya teşekkür ederim Chris. Yalnız sende bu açıdan harika çıkıyorsun. Sanırım sana tekrar aşık oluyorum."

"Ay teşekkür ederim sevgilim ya yerim seni."

"Yesene."

Dördünün de çok güzel ilişkisi vardı. Ya benim?
Sadece platonikten oluşan daha aşk nedir bilmeyen birisiyim.

__________________
Ehehehhe nice
Jisung'um ya hüzünlü kekim
Sizi seviyorum kendinize dikkat edin
Yazım hataları için kusura bakmayın
🎀

467/minsung Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin