9. Bölüm Karışık

70 8 1
                                    

Içimde bir huzursuzluk ile uyandım yataktan hiç çıkmak istemiyordum bugün yatakta öylece tavana bakmalık bir gündü tam bir an bunu ne kadar özlediğimi düşündüm insanın canı bazen bunu bile özlüyordu. Hayatta o kadar zorlanıyorduk ve yoruluyorduk ki ...
Ve yarın bir uyanıyordum hani derler ya zaman her şeyin ilacı, zamanla geçer vs. benimkilerin niye öyle olmadığını merak ettim birden. Bir şeyleri topladım artık kafamda diye ne zaman kendime telkinde bulunsam diğer gün kendimi daha da parçalanmış buldum.
Bunları düşünerek yataktan gereğinden çok çok fazla zorlanarak kalktım güne pozitif başlayan insanlar vardı bide güne negatif başlayan insanlar vardı benim gibi. Kendi kendimin moralini bozmakta gerçekten üzerime yoktu. Bugünü kıyafet seçerek makyaj yaparak elimden geldiğince geciktirebilirdim. Evet bu güzel bir fikirdi kesinlikle böyle yapmalıydım. Planima uyarak gidip yüzümü yıkadım dişlerimi fırçaladım. Her şeyi yavaş yapmak istiyor bu güne hiç başlamamış olmak istiyordum. Kıyafetimi de planıma uyarak seçtim. Makyaj yerine saçlarımı yapmayı seçtim bu beni makyaja göre daha çok oyalayabilirdi. Saçlarıma düz fön çektim. Bu işte bittikten sonra artık evden çıkmak zorundaydım. Arabama bindikten sonra sanki yol çok hızlı geçmişti. Arabadan indikten sonra aynı hızla uzaklaşmasını izlemek istiyordum. Arabadan indim ve şoför geri vitese yeni takmıştı ki yolun karşısından bağırmalar duyuldu kafamı o yöne doğru çevirdim bir çift bağıra bağıra kavga ediyordu. Bunun yeri burası mıydı yani git kavganı evinde et öyle değil mi ?
Hırsla o tarafa yöneldim. Burası bir iş yerinin önüydü ve kimse sizinle uğraşmak zorunda değildi.
İyice yaklaştığımda sesleri daha da yükseldi. Anlaşılan bu gün ki negatif enerjimi çıkartabilecek iki kişi bulmuştum. Yanlarına gittiğimde sitem eder gibi elimi kaldırdım ki biri beni tam orda duran siyah jipin içine çekti. Bir şey söylemeye kalmadan içerde oturuyor buldum kendimi. Karşımda kim mi var Adnan Dinç. Şaşkınlıkla baktım bir an nasıl böyle bir şeye cesaret edebilir diye
-Merak ediyor musun buraya geleceğini nasıl tahmin ettim diye çok basit. Etmedim. Buraya gelmeseydin orda duran bir çift kavga etmeyi kesicek ve bizde burdan gidecektik sen sadece dışarda gürültü yapanları susturun diyecektin biz o sırada çoktan gitmiş olacaktık ama sen ayağıma gelmeyi tercih ettin.
Şaşkınlıkla kapanan ağzım tekrar açıldı resmen kendi ayaklarımla gelmiştim gerçekten.
-Neyse Idil biraz iş konuşalım bizim firmaya geçmeni istiyorum babandan annenin intikamını almak için güzel bir zamanlama ne dersin ?
Annem çok iyi biriydi zaten herkesin annesi kendine göre Dünya nin en iyi annesidir. Ama annemin ne alakasi vardı ?
Annemin öldüğü günü hatırladım annem hamileydi. Doğuma az kalmıştı evde telaslar vardı her eksik tamamlanıyordu bebek odasi sarı yapılmıştı annem son ana kadar öğrenmek istememişti cinsiyetini. Babam bu duruma kızsada bir şey diyememisti ya da demek istememişti bende merak içinde geçiriyordum günlerimi. Bir an önce dogsa ve onunla deli gibi oynasam diye gün sayıyordum.
Az kalmıştı evet ama kimse beklemiyordu henüz bebeği doktor daha zamanı olduğunu söylemişti. Evimizde bir aile çalışıyordu o zamanlar sabah annemden izin istemişler o gün yakınları mı ne evleniyormuş. Annemde izin vermiş ben okuldaydim babam iş yerinde.. Onlar evden çıktıktan bir süre sonra kanlar akmaya başlamış annem evin 2. katından aşağı inmiş kapıya çıkmak için. Düşük yaptığı için her taraf kan olmuştu evde kimse olmadığı için kimsede destek veremediği için annem dış kapıya yakın bir yerde öylece yardım beklemiş sesini de duyuramamıs belki de hiç çıkaramamıştı. Eve ilk gelen bendim o görüntü hayatım boyunca hafızamdan silinemeyecekti.
Her taraf kan olmuştu . Annemin yüzü hala terliydi. Yavaşça yanına oturdum kanlar benim üzerime de bulaşıyordu. Saatlerce orda oturup ağlamışım. Babam eve geldiğinde elindeki çantayı düşürmesiyle ilk defa annemden gözlerimi ayırıp babama baktım gözlerindeki acıyı gördüm. Ben babamı ilk defa öyle gördüm ilk defa güçsüz ilk defa bu kadar zayıf gördüm sanki bir kac saniyede onun için yıllar geçmiş ve o yaşlanmıştı. Sanki bu bir kac saniyede benim içinde seneler geçmiş ve ben kocaman bir kadın olmuştum soğuk erişilmez demirden kilometrelerce duvarlar örmüştüm bu bir kaç saniyede kendime ve ruhumu en karanlık zindanda zincire vurmuştum. Babam beni ordan kaldırana kadar orda oturmuştum. Artık hiç bir şey eskisi gibi değildi ve olamazdı. Bir süre herkesten nefret etmiştim. Bunlar arasında babam da vardı sık sık çıktığı iş seyahatleri bir türlü bitmemiş en sonunda annemin bu halde olmasında onun da payı büyüktü. Ya da Selen i mi kast ediyordu?
-Neyden bahsettiginizi bilmiyorum benim babam çok iyi birisidir. Kimseye zarar vermez.
-Senin baban maymun iştahlı aptal dan başka bir şey değil ama seni güzel kandırmış oscarlık oyunculuklarından birini de sana sergilemiş baksana.
-Size tabii ki güvenmiyorum ve tabi ki inanmıyorum beni rahat bırakırsanız gitmek istiyorum.
Elini kaldırdı ufak bir işaret yaptı ve biri kalkıp kapıyı açtı.
-Bir dahaki sefere sen beni bulmak için uğraşacaksın çünkü baban sana anlatamayacak.
Arabadan hızla indim nerden geliyordu ki bu kadar özgüven babamı nasıl bu şekilde suçlayabilirdi beni böyle alıkoyabilirdi. Bir an aklımı kaçıracak gibi hissettim neyden bahsediyordu annemle ne alakası vardı onun bilip benim bilmediğim ne olabilirdi? Sorular kafama bir kurşun hızıyla gelip orda kendine kapanmaz yerler açıyordu. Karşıdan karşıya geçerken neredeyse eziliyordum. Son anda Emre beni çekmiş ve kurtulmuştum. Yolun karşısına geçer geçmez istemsizce arkama dönüp baktım az önce siyah jipin durduğu yer şimdi bomboştu hatta yoldan bir kac araba daha eksilmişti sanki.
-İdil iyi misin kötü görünüyorsun yoldan aşırı yavaş gectin adamın kornasını neden umursamadın ölmek mi istiyorsun?
-Benn sadece ya da neyse iyiyim ben.
-Eğer bu iyi halinse lütfen daha çok iyi olma sana bir su getireyim şokta gibisin.
-Gerek yok rahat bırak beni ve sus Emre.
Hızla odama çıktım. Kimseyi şu an görmek istemiyordum konuşmak istemiyordum. Annemin hatırlatılması burnuma kan kokusu gelmesine sebebiyet vermişti odama girdikten sonra tuvalete gitmek için koştum.
Çıktığımda biraz olsun rahatlamıştım. O adama inanacak kadar enayi değildim herhalde ama o özgüven bambaşkaydı nasıl o kadar cesur yalan söyleyebilir ki ? Aklıma yeni sorular üşüşmeden işime dönmek istiyordum.
İşime dönecektim ve akşam oluncada eve gidip yatacaktım bugünde olmasi gerektiği gibi noktalanacaktı.
Odama tekrar gittiğimde Emre odamda oturuyordu biraz da korkmuş gibiydi sanki. Az önce yardım etmek istemişti sadece kırmış mıydım onu ? Bugün yeterince soru sormuştum kendime ve hepsini de cevapsız bırakmıştım. Bu soru öyle olmamalıydı.
-Emre ben az önce öyle...
-Tamam sorun yok İdil. Ben sadece seni merak ettiğim için geldim. Bir şey mi oldu anlatabilirsin.
Anlatabileceğim bir şey degildi ona annemden de bahsetmek istemiyordum. O benim çocukluğumun en büyük yarasıydı ve hala kanayan bir yarayı daha da deşmenin bir manası yoktu elbette. Ama bu soruyu öylesine geçiştirmek hos olmayabilirdi. Ikilem arasında kalmıştım ve konuşmamayı seçtim sadece konuşmak istemiyorum bu konuda, diye bağıran bir bilmiyorum işareti yaptım. Sonucta onun da benden gizlediği seyleri vardı olabilir de sonuçta herkesin hayatı ayrı en yakın insan bile seni gün geliyor aslında yeterince tanımayabiliyorsa bizim aramızda gizli olayların olması çok normaldi.
Bu hareketime bir sey söylemeyip sessiz kaldı. Bende daha fazla bir şey söylemek istemiyordum usulca Emre nin karşısındaki koltuğa iliştim. Ikimizde tek kelime etmedik sadece göz göze oturduk sanki gözler konuşur derlerdi de hiç bu denli sohbet ettiğini bilmezdim benim gözlerime cevap oluyordu adeta o gözleri.
Uzun süre o şekilde durduk. Sıkılmak değilde ağzımdan bir şey kaçırmaktan korkmaya başladım birden, insana o denli güven aşılıyordu ki... Bu yüzden korkmaya başladım ve olduğum yerde kıpırdanmaya başladım. Oda anlamış olacak ki
-Ben odama geçsem iyi olucak sende daha iyisin.
-Evet Emre iyi olur çok anlayışlısın
Yüzüme yayılan bir tebessümle cevap vermiştim ona . O odadan çıktıktan sonra bende derin bir nefes aldım. Saate baktım saat daha erkendi ama eve gitmek istiyordum artık duvarlar üstüme üstüme geliyordu. Çantamı alıp dışarı çıktım. Belki biraz yürümek iyi gelebilirdi açık hava... Deniz kokusunun hafızamdan gelen kokuyu silmesini ıstediğim ıçin boğaza doğru yürümeye başladım. Kısa bir sürede denize inmistim. Uzun süre burda kalmak istiyordum yürümekten vaz gecmiştim bu yüzden kendime uygun boş bir bank aradım. Gözlerim yaşlı bir teyzenin yanına takıldı yanında kimse yoktu ama elinde taze kırmızı bir gül tutuyordu. Yavaşça yanına yaklaşıp oturdum belki oturduğumu fark etmemisti çünkü yerinden hic kıpırdamamış gözlerini dikmiş denize bakıyordu sadece. Bende onu incelemeyi kesip denize döndüm denize bakınca gözlerimi kapatıp o sesini o kokuyu derin derin içime çektikçe kalbimdeki gün yüzüne çıkan acı tekrar kabuğuna çekildi ve bir sonraki zayıf anımı beklemeye başladı.
-Sevdiklerine değer ver kızım ve en önemlisi onlara bunu göster. Sana bir öğüdüm olsun bu.
-Nasıl teyzecim? Anlamadım?
Yanımdan aniden kalkıp gitmişti. Anlamayan gözlerle arkasından bakakalmıştım öylece. Ben sevdiklerime değer veriyordum zaten acaba onlar bana veriyor muydu ? Sorun da tam burda başlıyordu ışte. O adam neye güveniyordu bu kadar nasıl emindi ki onu bulacağımdan yine başlamıştım sinirlenmeye. Resmen babama iftira atmıştı o adam. Yine düşüncelere dalmıştım evet o adam babamin en büyük düşmanı ama iste insanın içine bir şüphe düşürmesi yok mu kabul etmek istemiyordum ama o şüphe tohumları çoktan kalbimde kök salmaya başlamıştı. Eğer bu tohumlar büyür de gerçekleri gün yüzüne çıkarırsa ve o gerçekler kötü olursa buda bana son darbeyi vururdu.
Yerimden kalktım,saate baktım, saat düşündüğümden hızlı geçmişti . Eve doğru yola koyuldum. Eve yaklaşırken Alara yı gördüm yolda ağlayarak gidiyordu karşı yoldaydı. Evet karşıya gecip ona nasılsın deyip kötü olduğunu öğrenince üzülme ya geçer boş ver falan deyip yapmacık pozlar vermeyecektim. Böyle biri değildim ve hiç olmamıştım ama bugün özellikle hiç havamda değildim. En fazla nedir ki sevgilisinden falan ayrılmıştır yine diyerek geçiştirdim. Beni görme ihtimali yoktu çünkü kafası öndeydi ve onu hiç kaldıracak gibi durmuyordu. Böyle bir ihtimal olsaydı da yere para atıp alıyormuş gibi yerde oyalanıp onu görmemiş gibi de yapmazdım selam verir geçerdim.
Eve vardığımda evden geri çıkmak istedim Selen yine baş köşeye oturmuş bir kaç tane ikoncan ı yanına oturtmuş dedikodunun dibine vuruyordu. Bu kadını gerçekten anlamıyorum ömrüm boyunca da anlamayı başaramıcam. Birazdan babam gelirse herkes giderdi inşallah çünkü babam sevmezdi böyle şeyleri. Yine de bir şey demeden odama çekildim ben onunla laf kavgasına girecek değildim. Üzerimi çıkartıp banyoma girdim. Sıcak suyu sonuna kadar açtım ve duşta kafama vuran su biraz olsa düşüncelerimi dağıtıyordu bekledim öyle bütün vücudum kıpkırmızı olana saç köklerim artık isyan bayrağını çekene dek.
Duştan yeni çıktım ki babamın arabasının sesini duydum şimdi defolup giden o kadınları izliyecektim meraklı bekleyişim 10 dakika kadar sürdü babamın içeri girmemesi mümkün değildi demek normal karşılamıştı. Kaşlarımı havaya kaldırıp pencerenin kenarından çekildim. Bu evde babamı yeniden tanıyordum adeta ve gerçekten şaşırdım üzerimi giyinip aşağı indim babam yemek yiyordu. Belki direk mutfağa yöneldiyse görmemiş olabilirdi ya da kafası çok dolu olduğundan olabilir veya Selen i sevdiği için yok yok bu son olmadı hayır onun gibi biri güzelliği için bile çekilmez saçmaladım. Kendi kendime muhabbeti kurmuştum yine . Acaba bende mi bir şeyler yesem? Neyse midem bunu kaldırabilecek değil en iyisi gidip yatmak tamam saat geç olmayabilir ama en mantıklısı buydu ama yarın bu konuyu iyice araştıracağım. Yarın dinç olmam lazım diyerek odama doğru olan basamakları tekrar tırmandım ama bu sefer Selen e hiç dikkat etmedim arkadaşlarına da bu konuyu neden taktığımı bilmiyorum. Gerçi onun yaptığı her şey bana kötülük gibi geliyor. Odamın kapısını sanki içeride uyandırılmaması gereken bir bebek varmış gibi açtım ve doğru yatağa yöneldim. Şimdi uyku vakti dedim gözlerim kapanırken ...
Sabah uyandım bu halime şaşırdım ne demek bu kadar saat uyudum. Dün yorulmuş olmalıyım. Fiziken değil belki ama beyinen yorulduğum inkar edilemez bir gerçekti.
Omuzlarımda tonlarca ağırlık varmış gibi kalktım yataktan bugün hiç bir şeyime özen göstermeden tuttum işin yolunu bugün göre dün ki olayı daha anlaşılır hale getirecektim ama kendimi dünden daha güçsüz hissediyordum. Arabadan indiğimde istemsizce dün ki jipin olduğu yere baktım. Sonra kafamı zorla şirkete doğru çevirip içeri girdim yukarı çıktım. Bugün Emre yi görmemiştim gerçi yeni geldim ama girişte karşılaşıyorduk genelde hafifçe omzumu silkip masama yürüdüm çantamı bırakmak için eğildigimde düzenli masamın üstünde duran ve düzeni bozan simsiyah zarfı fark ettim . Elime aldığımda kırmızı bir sıvı parmaklarıma bulaştı elimi burnuma götürüp koklamamla zarfı elimden fırlatmam bir oldu. Zarfın arkasında kan damlaları vardı ve zarfı eline alan ilk kişinin ellerine bulaşması için öyle konulmuştu ellerim titreyerek zarfı fırlattığım yerden geri aldım içini açtım.
"ANNEN HAKKINDA BİLMEDİĞİN ÇOK ŞEY VAR "

ADNAN DİNÇ

SESSİZCE BEKLEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin