🎼𝑃𝑅𝐸𝑆𝑇𝑂

349 25 14
                                    

GİRİŞ

20 NİSAN/ İSPANYA

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

20 NİSAN/ İSPANYA

'Fa, La, Do,' yankılanırken salonun derinliklerinde, her bir notanın ardından bir durak gelir. Sessizlik, ardından bitişin hüznü. Tuşlardan süzülen acı dolu melodi, Beethoven'ın Presto'sunun ruhunu taşıyan bir vasiyet gibidir.

Parmaklar, sanki bestecinin kendisi tarafından yönlendiriliyormuşçasına, bu asil melodiyi salona belki on bininci kez armağan eder.

Frak giymiş piyanist, tüm gözler üzerindeyken, müziğin büyüsüne kapılmıştır. Boşluğa açılan bal rengi gözleri yalnızca müziğin ritmine duyarlıdır. Giydiği frak, ona özel dikilmiş gibi mükemmel bir uyum sergilerken, parmaklarının altındaki notalar son vuruşu simgeler.

Salon, ayakta alkışlarla inler. Her bir alkış, piyanistin ruhunu okşar ve Beethoven'ın mirasını onurlandırır.

Bu, sadece bir performans değil, bir anıt; müziğin, zamanın ötesine geçen gücünün bir kutlamasıdır. Ve piyanist, bu kutlamanın merkezindedir, giydiği frakla birlikte, tarihe geçen bir melodi yaratmıştır.

Ayakkabılarının sahnede bıraktığı toz ve ona hayranlıkla bakan binlerce kişinin imrenen, bakışları eşliğinde sahneyi terk eder. Gitmelidir. Bugün anlamlı bir günün, bir o kadar önemli olan akşamına gebedir.

Yağmur bardaktan boşanırcasına yağıyor. Oysa güneşli yazan hava durumu onu yanıltmış ve bir paltosu dahi olmadan çıkmasına sebebiyet vermişti. Madrid bahar yağmurlarına teslim olmuş bir şehirdi artık. Elinde eski bir şemsiyeyle, Teatro Real binasını bir kez daha terk ederken son olduğunun farkında bile değildi.


Plaza de Isabel II meydanında, yağmurun hafifçe düştüğü akşamüstünde üşütmüştü tüm bedenini. Gökyüzü gri bulutlarla kaplı, ara sıra gök gürültüsü duyuluyordu.
Yağmur damlaları, kaldırım taşlarında ritmik bir dans sergiliyor, aklında bambaşka bir melodi çalmasına sebep oluyordu.

Presto 'nun hızlı adımları, ıslak taşlarda yankılanıyor; her adımında su birikintileri hafifçe sıçrıyor, açık kahve parçalarını çamura buluyordu.

Etrafına amaçsızca bakıyor, yağmurun tazelediği eski binaların renklerini daha canlı görüyordu. Plaza'nın ortasındaki heykel, yağmur altında parlıyor, sanki zamanın ve elementlerin etkisine meydan okuyormuş gibi aynı edasını koruyordu. Çevredeki dükkanların ve sokak lambalarının ışığı, sisin içinde hafif bir ışık halesi oluşturuyor yolunu aydınlatıyordu.

𝑃𝑅𝐸𝑆𝑇𝑂Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin