-
"Evet, bakalım bakalım... ufaklık gizlenmezse eğer..." Seungmin bir yandan, ekranla ilgilenen doktora heyecanla bakarken diğer yandan da elini kavramış eşine doğru sığınmıştı.
Bugün bebeklerinin, altıncı ayına girmesine tam olarak bir hafta kalmıştı. Ve eğer saklanmadıysa cinsiyetini öğrenebileceklerdi.
Jeongin, bir eliyle uzanan eşinin saçlarını okşarken nefesinin heyecandan titrediğini hissediyordu. Bu heyecanı daha önce hiç tatmamıştı, her seferinde daha farklı geliyordu.
Doktor gözlerini kısarak gülümsemiş ve hemen dibindeki genç çifte dönmüştü.
"Sonunda gösterdi kendini. Öğrenmek istiyorsunuz, değil mi? Bazı ebeveynler doğum sırasında öğrenmeyi tercih ediyorlar." Elbette doğuma kadar bekleyemezlerdi ama dümdüz bir şekilde öğrenmeyi de istemiyorlardı.
Seungmin, Jeongin'in konuşamayacağını anladığında beklemeden dudaklarını araladı. "Aslında siz bir kağıda yazsanız olur mu? İşi daha eğlenceli hâle getirmek istiyoruz."
Doktor başını sallayarak yanlarından ayrılmış ve birkaç dakika sonunda tekrardan geldiğinde elindeki zarfı Jeongin'e uzatmıştı.
"Burada yazıyor, zarfa koydum belki yanlışlıkla görürsünüz falan diye... Üstünü kapatıp gel, birkaç vitamin takviyesi yapmamız gerekiyor." Seungmin onaylarken doktor, Jeongin'i de yanında götürmüştü.
Seungmin, bir peçete yardımıyla karnını silip kazağını indirmiş ve ardından doğrulmak için hareketlenmişti. Zorlansa da kalkabildiğinde iyice ağırlaşan karnından dolayı ağrıyan belini tutarak eşi ve dokta doğru ilerlemişti.
Eşinin duraksayan halini görmesiyle kaşlarını çatarak hemen dibine oturmuş ve doktora bakmıştı.
"Bir sorun mu var?" Doktor başını iki yana sallayarak reddederken daha fazla endişelendirmemek için konuşmaya başladı. "Hayır, bir problem yok. Sadece vitamin değerlerin olması gerekenden biraz düşük çıktı." Seungmin, derin bir nefes verip arkasına yaslandı.
Hamilelik sırasında böyle şeyler normaldi. Jeongin'in tepkisini de anlayabiliyordu, o kadar panik davranıyordu ki bazen Seungmin, bilgi sahibi olduğu şeylerde bile geriliyordu.
Doktor bir sonraki randevu gününü sisteme kaydedip reçete üzerine yazdığı vitaminleri almaları gerektiğini bir defa daha söylemişti.
İkili, hastaneden çıkarken Jeongin'in hâlâ duraksıyor olması Seungmin'in dikkatini çekerken adımlarını hızlandırdı.
"Jeongin?" Koluna dolanan ellerle irkildiğini hissederken kendine bakan eşine gülümsedi. "Efendim bebeğim."
Seungmin, "Bir sorun mu var?"
"Hayır, yok. Onu da nereden çıkardın?" Sonlara doğru gözlerini kaçırmasıyla kendisini ele verirken Seungmin derin bir nefes almıştı.
Arabaya geçtikleri gibi emniyet kemerini takıp kontağı çalıştıran eşine döndü. "Rica ediyorum, benimle paylaş Jeongin. Belki elimden bir şey gelir, belki yardımcı olabilirim." Jeongin, ona bakıp göz kırpmış ve arabayı harekete geçirmişti.
"Sen sıkma canını, ben hallederim." Seungmin, içinin gittikçe huzursuzlukla dolduğunu hissederken önüne baktı.
Bu konu böyle kapanmayacaktı, şimdi ise ne yapması gerektiğini düşünmeliydi.
Sessiz geçen beş dakikanın sonunda araba durduğunda eczaneye geldiklerini anladı.
Jeongin, vitaminleri almak için arabadan indiğinde Seungmin, onun yorgun gözüken halinden dolayı endişelenmeye başlamıştı.
Eşi hiçbir zaman nasıl olduğunu direkt söylemezdi, Seungmin ise buna gerek duymazdı çünkü en ufak hareketinden anlayabilirdi. Fakat bu defa gözden kaçırmış olmalıydı, düzeltecekti.
Seungmin, hafiften kararmaya başlayan havaya baktı: biraz esiyordu ama çok da iç ürpertici değildi.
"Geldim." Seungmin, açılan kapıdan gülümseyerek kendisine bakan eşine karşı küçük bir tebessüm sundu.
Kesinlikle kendisini maskeliyordu.
Böyle olması Seungmin'de ağlama isteği uyandırdı. Ne diye mutluymuş gibi yapıyordu?
"Jeongin, sahile sürer misin?" Jeongin, şaşırarak "Neden?" diye sordu.
"Sen sür, boş ver orasını." Sorgulamadı ve Seungmin'in dediği gibi yaptı.
Yarım saatin sonunda arabayı sahilin tam karşısında durdurduğunda Seungmin, emniyet kemerini açarak dışarı çıkmış ve kaputa yaslanmıştı. Jeongin de onu taklit ettiğinde bir süre sessizce durdular.
"Jeongin, anlat. Lütfen anlat ya da bir şeyler yap ama öyle durma. Hiçbir şey olmamış gibi davranmak zorunda değilsin, söyleyeceğin şeyler ya da hissettiklerin için seni reddetmeyeceğimi biliyorsun. Benimle paylaş, lütfen. Hiçbir şeyi tek başına yüklenmek zorunda değilsin." Seungmin'in söylediklerine karşı yutkunmuştu, Jeongin.
Ne hissettiğini, ne için böyle olduğunu kendisi bile bilmiyorken nasıl paylaşabilirdi ki? Bunu söylese inanır mıydı ona?
"Seungmin, ben... Yani neden böyle olduğunu bilmiyorum. Sadece bu zamanlarda, yani sanırsam biraz yorgunum o yüzden olmalı."
Jeongin'in söylediğinin aksine işler, Seungmin'in düşündüğünden de karışık gibiydi.
"Kendin de mi anlayamıyorsun?"
Jeongin, başını salladı hemen.
"Tamam o zaman, bekleyeceğim. Sen anlayana kadar ve bana anlatana kadar. Ama her ne olursa olsun seni her koşulda kabul edeceğimi ve kucağımın açık olduğunu unutma, olur mu?"
Jeongin, eşinin önüne geçti. "Şu anda da olduğu gibi mi?"
Seungmin kollarını iki yana açmış ve gülümsemişti. "Şu anda da olduğu gibi."
Jeongin, Seungmin'in kolları arasındaki yerini alırken bebeklerinin izin verdiği kadarıyla ona sığınmıştı.
"Seni seviyoruz, ben ve..." derken cebindeki zarfı çıkardı. "O."
Bu anı, böyle hayal etmemişlerdi ama böylesi daha sıcak hissettiriyordu.
Jeongin geri çekildiğinde eline bırakılan zarfa baktı.
Seungmin gülümseyip başını yana eğmiş ve dolan gözlerini kırpıştırmıştı.
"Aç hadi." Jeongin, titreyen elleriyle zarfı yırtmış ve kağıdı ikisinin arasına uzatmıştı.
Birbirlerinde olan gözlerini kağıda indirdiklerinde Jeongin, bir an heyecandan düşüp bayılacağını sandı.
Seungmin ise titremeye başlamıştı.
"Oğlumuz." Jeongin gözlerinden düşen birkaç damlayla dimdik duran duruşunu kaybetti.
Seungmin'in başını göğsünde, kollarını da belinde hissettiğinde birkaç adım gerilerken çok geçmeden geri sardı kollarını.
İkisi de ağlayıp oğulları olacağını fısıldarken şimdiden hayallere dalmış gözüküyorlardı.
Babaları, onun için dünyayı bile önüne sermeye hazırdı. Sevgiyle büyüyecek ve aynı şekilde sevgi dağıtacaktı.
-
merhaba hayatım basıma yıkıldı ama yasıyom.
mukemmel bir iliski her zaman stabil bir sekilde sevgi akısıyla ve anlasmayla yuruyemez fikrimce ve gercekcilige de uyması bakımından boyle minik inis cıkıslar eklemek durumundayım
istedigim gibi olmadı, iki hafta yazmayınca yabancılık cektim resmen saka gibi☹️
ve 9k olmusuz, hepinize cok tesekkur ediyorum🫠🫶🏻 fic icin playlist hazırladım panomda bulabilirsinizz
kendinize cok iyi bakın🩷
210123

ŞİMDİ OKUDUĞUN
me and my husband, seungin
Fanfic"evlerin çoğunlukla dört duvar, bir çatısı: nadirense güzel bir yüreği ve bolca kucaklaşması olur." -kim seungmin & yang jeongin ִֶָ 𓂃⊹ ִֶָ | mpreg, fluff