VVells
Wells, gökyüzüne baktı. Kendisini aşın kalabalık çadırlar da asla rahat hissetmemişti. Bu gece olanlardan sonra da Octavia'yı parçalamaya hazır insanlarla birlikte bir çadıra tıkılma düşüncesi dayanılmazdı. Soğuğa rağmen, evdeki yatağından gördüğü yıldızları izleyerek uyumayı seviyordu. Ay'ın bulutlann ardında kaybolduğu ve ortalığın ağaçların gölgelerinden ayırt edilemeyecek kadar karanlık olduğu
anlan seviyordu. Gökyüzü- yeryüzüyle bir olmuştu sanki, Dünya'da değil de hâlâ yıldızlann arasındaydılar adeta. Sabah gözlerini açtığında yıldızlann kaybolmuş olduğunu görmek, ona her seferinde ufak bir acı veriyordu.Ama bu gece, gökyüzü bile Wells'in zihnini susturamı- yordu. Oturdu ve etrafa saçılmış taşlarla dallann arasından battaniyesini çekerken yüzünü buruşturdu. Yakınlarda bir ağaçtan gelen hışırtı dikkatini çekti, daha iyi görebilmek
için boynunu uzatarak ayağa kalktı.Acil iniş yaptıklarından beri tek bir çiçek bile verme miş olan ağaç, birdenbire çiçek açmaya başlayınca hayretle bakakaldı. Daha önce fark etmediği tohum kabuklarından çıkan pespembe taç yapraklan, karanlıkta uzanan parmak uçlan gibi açıldı. Çok güzeldiler. Wells, parmak ucunda yükseldi ve kollannı uzatıp ağacm gövdesine dokundu.
"Wells?"
Arkasına dönünce Clarke'ın, birkaç metre ötesinde di kildiğini gördü.
"Ne yapıyorsun?"
O da Clarke'a aynı soruyu sormak üzereydi ama bunun yerine sessizce yanma gidip çiçeği eline sıkıştırdı. Clarke çiçeğe baktı. Wells bir an kızın çiçeği ona geri fırlatacağını düşündü. Ama Clarke ona bakıp gülümseyerek Wells'i hem şaşırttı hem de rahatlattı."Teşekkür ederim."
"Rica ederim." Bir süre birbirlerine baktılar. "Sen de mi
uyuyamadm?" diye sordu Wells. Clarke. başım salladı. Wells, üzerinde yalnızca iki kişilik yer olan, toprağın dı şına çıkmış bir ağaç köküne oturdu ve ona da yanma oturmasını işaret etti.
Clarke, aralarında ufacık bir boşluk bırakarak oraya çöktü. "Thalia nasıl?" diye sordu Wells."Çok daha iyi. Octavia'nın ilaçlan sakladığım itiraf etmesi çok iyi oldu." Clarke aşağı baktı ve paımakîannı çi çeğin üzerinde gezdirdi. "Sadece yarın buradan aynlacak olmalarına inanamıyorum."
Sesinde Wells'in içini burkan bir üzüntü vardı. "Sana Acil iniş yaptıklarından beri tek bir çiçek bile verme miş olan ağaç, birdenbire çiçek açmaya başlayınca hayretle bakakaldı. Daha önce fark etmediği tohum kabuklarından çıkan pespembe taç yapraklan, karanlıkta uzanan parmak uçlan gibi açıldı. Çok güzeldiler. Wells, parmak ucunda yükseldi ve kollannı uzatıp ağacın gövdesine dokundu.
"Wells?"
Arkasına dönünce Clarke'ın, birkaç metre ötesinde di kildiğini gördü.
"Ne yapıyorsun?"
O da Clarke'a aynı soruyu sormak üzereydi ama bunun yerine sessizce yanma gidip çiçeği eline sıkıştırdı. Clarke çiçeğe baktı, Wells bir an kızın çiçeği ona geri fırlatacağını düşündü. Ama Clarke ona bakıp gülümseyerek Wells'i hem
şaşırttı hem de rahatlattı. "Teşekkür ederim."
"Rica ederim." Bir süre birbirlerine baktılar. "Sen de mi
uyuyamadın?" diye sordu Wells. Clarke, başını salladı. Wells, üzerinde yalnızca iki kişilik yer olan, toprağın dı şına çıkmış bir ağaç köküne oturdu ve ona da yanma otur
masını işaret etti.
Clarke, aralarında ufacık bir boşluk bırakarak oraya çök
tü. "Thalia nasıl?" diye sordu VVells.
"Çok daha iyi. Octavia'nm ilaçlan sakladığını itiraf et
mesi çok iyi oldu." Clarke aşağı baktı ve parmaklannı çi- çeğin üzerinde gezdirdi. "Sadece yann buradan aynlacak olmalarına inanamıyorum."
Sesinde Wells'in içini burkan bir üzüntü vardı. "Sana
J I
242
ŞİMDİ OKUDUĞUN
THE 100 [1.Kitap]
Science FictionOnlar Yalancı, Onlar Hırsız, Onlar Asi, Onlar Kahraman Onlar İnsanlığın Kaderini Belirleyecek 100 Genç... Yaşanan nükleer felaket dünyanın sonunu getirmiş, bu büyük felaketten sağ kurtulan insanlar 300 yıl boyunca Dünya'nın yörüngesindeki bir uzay g...