0.8

0 0 0
                                    

Kapının çalmasıyla tüm işimi bırakıp kapıya doğru ilerledim. Kapıyı açtığımda kargocu elinde kocaman bir paketle bana bakıyordu. Sonunda sessizliği bozup "ayaz korhan?" dediğinde arkamı dönmeden kargocuya bir saniye deyip ayazı çağırmaya gittim. Ama ayaz çoktan merdivenlerden inip geliyordu.
"benim" deyip koca kutuyu aldı. Kargocu; "şuraya bir imza lütfen" dediğinde imzasını atıp kapıyı kapattı.
Ayaz koliyle beraber mutfağa gitti ve beni de yanında çağırdı. "ne bu böyle kendine hediye mi alıyorsun" diyerek güldüm.
Ama o gülmeyip beni süzdü. "hayır adacık bu senin" dediğinde ilk başta anlamayıp onun yüzüne karşı "ha" dedim.
Bu tepkime güldü. O bana gülerken ben merakla "ne var peki içinde" diye sordum. "e adacık ellerin kolların var açabilirsin diye düşünüyorum" dedi. Çekmeceden bıçak alıp kutunun üstündeki bantları kesip, kutuyu açtım. Kutunun içinden çıkan şey almayı planladığım üst model kahve makinasıydı.

_______________

Kahve makinasını ayazla beraber kurduktan sonra ayaz bana baktı. Makinayı göstererek; "e hadi bir denesene" dedi. Bende ona bakıp " ama sen kokusuna bile dayanamıyorsun" dedim. "sorun değil ada hadi dene bakalım beğenecek misin?" dediğinde tamam anlamında başımı salladım ve makinaya filtreyi koyup altına bardağı yerleştirdim. Makinanın düğmesine basıp beklemeye başladım. Kahvenin o eşsiz kokusu etrafa yayıldığında ayaz anında burnunu tıkadı. Bense bunu görmezden geldim.
Makinadan kahvenin olduğuna dair bir ses geldiğinde bardağı altından çektim ve kokladım. Tanrım bu o kadar güzel bir kokuydu ki. Kupanın sapından tutup içmeye başladığımda ayaz bana gülümseyerek bakıyordu. Bunu umursamadan kahvemi içtiğimde kahve, bardağın yarısına kadar gelmişti. Mutluydum çünkü uzun zamandır kahve içmiyordum. Ayaza dönüp "kabul etmeliyim ki benim makinamdan bile daha iyi yapıyor" dedim.
Daha sonrasında ayazı arkamda bırakıp bahçe kapısına doğru ilerledim. Bahçeye çıktığımda, evde bile cebimde taşıdığım paketimi elime aldım. İçinden bir dal çıkarıp dudaklarımın arasına yerleştirip, çakmakla ucunu tutuşturdum. Arkamda ki hareketlilikten ayazın geldiğini anladım. Ayaz oturduğum geniş salınacağın yanına oturdu.
"mutlusundur şimdi sen" dediğinde ona dönüp başımı sallayıp konuştum. "evet bu yüzden lütfen moralimi bozacak gıcık şeyler yapma" dediğim anda ayazın telefonu çalmıştı. Bana bakmadan hemen, hızlı adımlarla benden uzağa gitmişti. Bu hareketinden dolayı biraz meraklanmıştım.

    AYAZIN AĞZINDAN
Çalan telefonumla beraber adadan uzaklaştım.
Arayan, bayan kılınçtı.
"nasıl gidiyor korhan?" dediğinde yüzümü buruşturdum. Bana ait olmayan soy ismimle hitap etmişti.
"iyice içine işledim onun, ve benden biraz olsun bile şüphelenmiyor" dediğimde kılınç gülmüştü.
"çok iyi, çok" diye mırıldandığında konuşmaya devam etti. "işleri hızlandır beklemekten çok sıkıldım korhan" dedikten hemen sonra telefonu kapattı.
Adaya doğru döndüm, onu izlemeye başladım. Kılıncın söyledikleri gibi miydi her şey? Bunları düşünce içimde bir yerlerde kalan merhamet kırıntıları ayaklanmıştı. Ama bunu umursamadım. Telefonuma evin bahçesine giren araçların fotoğraf kayıtları geldi.
Siktir, bu kadar çabuk mu?
Hemen adanın yanına koşup kolundan tuttum. "ne ne yapıyorsun?" diye bağırınca bende ona "şimdi olmaz sus" diye bağırdım. Evin içine girip bahçe kapısını kapattım. Adaya dönüp "en üst kata cık ve demir kapının şifresine kendi doğum tarihini gir" dedim. Ada yüzünü buruşturup "benim doğum tarihim ne alaka?" diye sordu. Ona dönüp bağırdım "ada baskına uğradık şimdi hemen git ve şu siktiğimin odasına girip çıkma"
Ada koşarak yukarı kata çıktı. Bende dolaptan silah aldım. Kısa süre sonra bahçe kapısının camını kırıp içeri girmişlerdi. Bunun kesin sebebi önden giremeyecek olmalarıydı.

    ADANIN AĞZINDAN 
Alt kattan silah sesleri gelirken ben olduğum yerde sadece duruyordum. Ve bu durum hiç hoşuma gitmiyordu. Biraz daha durdum ve biraz daha ta ki ayazın ada diye bağırışına kadar. Bu kadar oturmak yeterdi. Şifreyi girip kapının açılmasını bir saniye boyunca izledim. Hala daha niye benim doğum tarihim olduğunu anlamasam da. Ama eğer burada şu an ölmezsek ayaza soracaktım. Koşarak merdivenlerden indiğimde, merdivenin altına çömelen bir herifi gördüm. Direk arkadan ona tekme attığımda merdivenlerden yuvarlandı. Ayağa kalkıp bana doğru geldiğinde ona bir yumruk savurdum ama adama işlememişti bile. Bana doğru attığı yumruktan kaçıp boşluğundan faydalanıp ona yumruk attım. Adam bunu beklemiyor olacaktı ki geriye doğru sendeledi. Daha sonra artık sıkılıp bacak arasına tekmeyi koyduktan sonra gözlerimle ayazı aramaya  başladım. Gözlerim sonunda onu bulduğunda yanına koşup, çömeldim. Elinde bir silahla adamları indirmeye çalışıyordu. Bana bakıp belinden bir silah çıkarıp bana uzattı. Şimdi daha çok mutlu olmuştum. Çömeldiğimiz mutfak tezgahının arkasında hala birbirimize bakıyorduk. Tezgaha denk gelen bir kurşunla bakışmayı kestik. Tezgahın arkasından çıkıp bahçe kapısının orada duran sarışın herifi indirdim. Ayaz ise onun yanındakini.
Kısa süre sonra hepsini temizledik. Ayazla tezgahın arkasından çıktık, etrafa baktık. Kulaklarım bir anda ayazın bağırması ve silahın patlamasıyla uğuldadı. Ayaz önüme geçip beni tutmuştu. Kurşun onda mı? Bende miydi?
Ayazın boşluğuma koyduğu eliyle karnımın sol tarafında hissettiğim acı dayanılmazdı. Ayaz beni arkasına alarak, beni tutmadığı eliyle adamı vurmuştu. Acıdan dolayı ayakta duramayacağımı anladığım anda ayazın kollarına bıraktım kendimi. "hayır, hayır ada sakın öleyim deme" diye bağırdı. Ve ardından hemen beni kucağına aldı. "niye öyle diyorsun ya hep bunu istemişimdir" dediğimde ayaz yarama bastırdı. "sakın ada yemin ederim seni şu anda ben öldürürüm" dediğinde güldüm. Etrafıma baktığımda ayaz evin önüne kadar getirmişti beni. Arabayı açtığında beni ön koltuğa bindirdi.
Kendisi de arabaya bindiğinde arabayı çalıştırıp evden ayrıldık. Ayaz bir eliyle yaramı bir eliyle de direksiyonu tutuyordu. O kadar hızlı sürüyordu ki arabayı. Bir anda kornaya basmasıyla kapattığım gözlerimi geri açtım. "siktiğimin piçi çekil önümden" diye bağırdı. 
Artık hissedemediğim acıyla beraber gözlerimi kapattım. Ama gözlerimi kapatmadan önceki duyduğum şey ayazın "böyle olmamalıydı plan bu değildi, kahretsin" demesiydi.

   AYAZIN AĞZINDAN
Adayı hastaneye yetiştirdiğimde hemen sedyeyle alıp ameliyathaneye götürdüler. Hastanelerden oldum olası nefret etmiştim. Kokusu ve beyaz duvarları.
İğrençti.
Adanın ölmesi kesinlikle işime yaramazdı. Kafamı sallayarak saçma düşüncelerimden ayrıldım. Ada ölmezdi, ölemezdi. Bu hikaye şimdi, şu an burada bitemezdi.
Nefret ettiğim duvarların arasında ne kadar bekledim, ne kadar düşündüm bilmiyorum. Ameliyathanenin kapısı açıldığında ayağa kalktım. İçerden beyaz önlüğü kana bulanmış doktor çıktı. Yanına doğru ilerledim. Aklım çıkacaktı, ama düşüncelerim aklımdan çıkmıyordu. Doktor bana baktı ve konuşmaya başladı. "çok kan kaybetmiş buraya geldiğinde ve kritik bir yerine gelmiş kurşun" derken doktorun lafını sinirle böldüm. "sonucu söyle bana doktor" dediğimde adam derin bir nefes aldı. "yaşıyor" dediğinde bu sefer ben derin bir nefes aldım.
Ada bu pes etmezdi.
Doktor "şimdilik normal odaya alacağınız ama ne zaman uyanır bilmiyorum" dediğinde kafamı salladım.
Hastaneden hızlıca çıkıp arabaya bindim. Arabayı çalıştırıp her zamanki depoya doğru sürmeye başladım. Kısa süre sonra depoya geldiğimde önünde durup, arabayı rastgele bıraktım. Arabadan inip depoya girip, arkamdan büyük ve ağır kapıyı kapattım. İçeri girdiğimde "toplanın lan hepiniz" diye bağırdım. En fazla on beş saniye sonra bütün adamlar önümde dizildiğinde konuşmaya başladım. "tek bir kere soracağım ve tekte bana cevap vereceksiniz" dediğimde hepsi bana bakıyordu. Tekrar konuştum "kızı vuran hangi akılsızdı?"
Bu soru ilk başta onlara zor gelmiş olacak ki hepsi birbirine baktı. Daha sonra içlerinden biri, adını bilmediğim biri öne çıktı. Ağzından tek bir şey bile çıkmamıştı. Ona doğru yaklaştım ve belimden silahımı çıkarıp kafasına yasladığım gibi tetiği çektim.
Silahın patlama sesi boş depoda yankılandı. Daha sonra hepsine bakıp; "sözümden çıkarsanız sonunuz budur" diye bağırdım.
Yerde hareketsiz ve kanlar içinde yatan adamı göstererek "temizleyin" dedim.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 22 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Geçmişin GölgesindeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin