mom, am i still young?
can i dream for a few months more?****
yürüyordu sakince bembeyaz odada. nerede olduğunu bilmiyordu ama sadece yürüyordu... nereye ulaşacağını bilmeden amaçsızca ve nedensizce.
sonra bir kadın gördü. kahve gözleri, bembeyaz teni ve kahverengi uzun saçları vardı. beyaz tül elbisesi hafifçe esen rüzgarla birlikte süzülüyor, kadınsa yere bakıyordu öylece boş bakışlarıyla. yüzünü tam olarak görebildiğininde şoke oldu hyunjin.
"anne?"
"jinnie..."
beyazlar içerisindeki kadına baktı gözlerindeki yaşlarla. o kadar güzel görünüyordu ki... adeta bir melekti. gözlerine inanamadı bir anlığına, ona doğru adımladı gerçekliğini sorgularcasına.
"anne, yaşıyorsun!"
ağlamaya başladı hıçkıra hıçkıra. ona doğru koştu ama sanki sadece olduğu yerde hareket ediyor gibiydi. ne kadar koşarsa koşsun kadına ulaşamıyordu. daha fena ağlamaya başladı bu sefer yere çöküp. çabaları sonuç vermiyordu. annesine ulaşamıyordu. sarılmak istemişti oysa. neden olmuyordu?
kadınsa ona gülümsedi yavaşça ve sonra beyaz elbisesi kırmızıya boyandı göğsünden akan kanlarla. solarak kaybolmaya başladığındaysa hyunjin kalbinin ağrımaya başladığını ve nefes alamadığını hissetti. etraf beyaz yerine siyaha döndü birden. ahşap bir kapı fark etti ileride. oraya doğru ilerledi ve kapıyı açtı. çocukluğunun geçtiği evdi burası. salonu gezdi, anıları canlandı aklında.
baktığı yerde bir gölge fark edince korkup arkasını döndü. jeongin'di. o da bembeyaz giyinmişti aynı annesi gibi. rahatlayıp derin bir nefes aldı.
"sevgilim? burada ne arıyorsun?"
jeongin ise gamzelerini göstererek gülümseyip ona daha da yaklaştı ve ellerini tuttu.
"seni özledim."
"ben de seni," dedi gözyaşlarının arasından gülümseyerek. tekrardan ağzını açacaktı ki yerin sallandığını fark etti ve tam o sırada duvarın bir parçası jeongin'in üzerine düştü ve yine her yer kanlara boyandı.
"jeongin!"
"hyunjin! terlemişsin, kabus mu görüyordun yoksa?"
"ne?" diye mırıldandı sarışın gözlerini ovuştururken. daha deminki rüyasını anlamlandırmaya çalışıyordu. birlikte uyumuşlardı dün gece, bu yüzden yan yanalardı.
"gel, istersen biraz balkona çıkalım. hava al."
hyunjin uyku sarhoşluğuyla birlikte onaylayıcı mırıltılar çıkarıp yataktan kalktı.
balkonda yan yana oturup gecenin sessizliğinde yıldızları izlemeye başladılar. jeongin, sarışının omzuna yasladı başını. ellerini ise onunkilere kenetledi.
"biliyor musun? ben küçükken annemle birlikte geceleri evimizin balkonunda oturup yıldızları izlerdik," dedi sarışın sessizliği bozarak. "onu hatırlatıyorsun bana bazen."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
fourth of july - hyunin
Fanfictionhyunjin, kız kardeşi yeji'yi hastaneye ziyarete geldiğinde melek yüzlü bir oğlanla karşılaşır. [bxb] [skz hyunin fanfic] [yan shipler: minsung, changlix, chanmin ve ryeji]