6

980 150 146
                                    

"Hoşgeldiniz"

"Hoşbuldum"

Yüzümde sahte bir gülümseme ile başımı eğip bir kişiyi daha içeri yolladım. Düğün başlayalı 15 dakika olmuştu ve salon şimdiden dolup taşmıştı.

Minho ilk beş dakika bir misafir ağırlamış sonrada puf olup gitmişti. Büyük ihtimal babasının yanındadır diyip umursamamıştım ama fazla olmaya başladı. Yani benim burada gelenleri içeri buyur etmekten ayaklarım kopsun Minho denen şahıs beni bırakıp gitsin. Gel keyfim gel oh mis.

Beş dakika daha kapıda dikildikten sonra içeri geçme kararı aldım. Yavaş yavaş içeri adımlayıp bizimkilerin yanına ilerlemeye başladım.

Ben masum bir şekilde yürümeye devam ederken birinin ayağına takılmam ile dengemi kaybettim. Yer ile bütünleşmek üzereyken birinin belimi kavraması ile hemen geri kalktım.

"Afedersiniz rahatsız ettim sanırım"

"Ah hayır yerle bütünleşmekten kurtuldum sayenizde. Teşekkür ederim"

"Rica ederim. Bu arada ben Suho"

"Bende Jisung. Memnun oldum"

"Bende"

Kısa tanışma faslından sonra yürümeye kaldığım yerden devam ettim. Sonunda bizimkilerin masasına ulaşınca boş gördüğüm ilk sandalyeye kendimi attım. Minho burada da yoktu. Yer yarıldı içine girdi sanki.

"Noldu lan üzerinden tır geçmiş gibisin"

"Hiç sorma yarım saattir ayakta dikiliyorum."

Biraz daha ayı sürüsü ile konuştuktan sonra Minho'yu aramaya çıktım çünkü HÂLÂ YOKTU. Herşeyi bana kilitle git zaten. Jisung kim ki? Gereksizin teki.

İlk olarak babasının hazırlandığı odaya baktım. Sonra annemin. Sonra lavabo derken neredeyse tüm düğün salonunu gezdim. En sonunda balkona çıkmaya karar verdim. Bir tek oraya bakmamıştım çünkü.

Hızlı adımlarla üst kattaki balkona çıktım. Minho korkuluklardan birine dayanmış elinde de sigara mal gibi duruyordu.

"Ne yapıyorsun lan sen burada?"

Minho sesimi duyar duymaz elindeki sigarayı çatıda biriken suyun içine atmıştı. Görmediğimi sanıyor garibim.

"Hiiç öyle bir hava almaya çıkmıştım"

Tabi efendim.

"20 dakikadır hava almak için burada mı duruyorsun?"

"Hayır yani öyle değil"

"Tamam Minho anladım ben"

Hüzünlü bir şekilde iç çekip onun gibi korkuluklara dayandım.

"Yaklaşık on dakika seni aradım sen neredeydin peki? Beni lanet olası kapının yanında bırakıp siktir olup gittin. Gelenleri ağırlayacağım diye canım çıktı. Ama sen gel burada sigara iç, sonra sesimi duyunca aşağıya at. Yirmi dakika boyunca aldığın temiz oksijen içtiğin sigara sayesinde puf oldu. Vicdansız. Ya sigara yüzünden ölürsen! Jisung bensiz ne yapar diye hiç düşünmedin mi? Kendini düşünmüyorsanda beni düşün. Senin içtiğin sigara yüzünden ben zehirleneceğim birazdan dumanı gelip duruyor."

Dramatik konuşmam bittikten sonra yüzümü ekşitip Minho'ya baktım. Oda bana şaşırmış bir şekilde bakıyordu. Sigara içtiğini gördüğümü ifşaladım birazcık.

"Sigara içtiğimden kimseye bahsetmeyeceksin. Boğarım seni!"

Şerefsizce sırıttım.

"Bakarız"

"Bakarız falan deme ciddiyim ben"

"Bende ciddiyim"

Minho yavaşça üzerime yürümeye başladı.

"Ben daha ciddi olabilirim ama"

Yutkunup Minho'nun gözlerinin içine baktım

"T-tamam Minho kime diyeceğim ki?"

"Hele bir söyle jisung"

Hâlâ üzerime geliyordu.

"Ne yaparsın ki hani max ne yapabili-"

"Sus Jisung"

"Tamam"

Aşağıdan yavaş yavaş müzik sesleri gelmeye başlamıştı. Sonunda gidip şükür namazı kılacağım.

"Ah be annem evleniyor. Belki bir gün bizde evleniriz ha?"

"Ne?"

"Yani evleniriz derken başka biri ile. Hem sen gay değilsin ki istesen de evlenemeyiz"

Minho'nun yanlış anladığı apaçık ortadaydı. Bende yanlış anlaşılmayı düzelteyim derken gay olduğumu söylemiştim. Gerçi annem kızmazdı ki. En fazla neden daha önce söylemedin diye kızar. Sonra sevgilin var mı diye imali bir bakış atar.

"Sen gay misin?"

"A şey. Daha önce hoşlandığım bir iki kişi olmuştu sadece"

"İnsanın tanıştığı bütün herkez mi gay olur arkadaş?"

"Homofobik misin?"

"Hayır hatta benimde erkek olan birkaç kişiden hoşlanmışlığım var."

Başımı sallayıp Minho'ya baktım. Biraz hüzünlenmiş gibi duruyordu. Kim bilir aklına ne geldi?

"Aşağı inelim mi? Bizimkiler merak etmiştir"

Aslında etmemişlerdir ama neyse.

Minho ile aşağı inmeye başlamıştık. Tek değişen şey küçük veletlerin çalan müzikle ortada oynamasıydı.

Annemler masaya oturmuş bekliyorlardı. Sanırım evet deme kısmı geçmişti. I'm sad.

"Lan oğlum neredesiniz siz düğün bitti"

"Daha pastalar dağıtılmamış ne geç kalması siktir git"

Biraz sonra pastalar dağıtılmıştı. Sonrada halayıydı fotoğrafıydı derken eve gitme vakti gelmişti(yazmaya üşendim)

Sizce benim iki saat ugrastigim kardan adamin ustune kopek isemis midir?

Şifren Ne? // MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin