27

58 13 96
                                    

Bugün Seungminlerde kaldığım üçüncü gündü. Okuldan gelmiştik ve Seungmin kapıyı açar açmaz çantasını bir köşeye fırlatıp kendini koltuğa yüz üstü bırakmıştı. Son iki dersin beden olması pek yaramamıştı.

"Kalk da yatağına yat kabak gibi durma ortada."

"Hiç elleme beni ölüyorum." Kafası koltuğa gömülü olduğu için sesi boğuk çıkıyordu.

"Ben duş alacağım."

Cevap alamayan cümlem ile Seungmin'i orada bırakıp odasına girdim ve çantamı bir kapının yanına bıraktım. Bana verdiği havluyu alıp lavaboya gittim ve kapıyı kilitledim. Üstümde ki kıyafetleri çıkartıp bir köşeye astıktan sonra suyun sıcaklığını ayarlayıp kuvete girdim.

Kafamı geriye yatırıp saçlarımın iyice ıslanmasını sağlarken hemen önümde duran şampuan şişesini aldım. Avucuma bir miktar döktükten sonra saçlarımı ovalamaya başladım. Sıcak su bedenime çarpıp gidiyordu...

...Duşumu aldıktan sonra havluyu belime dolayıp duştan çıktım. Her yer buhar olduğu için kapıyı açık bıraktım. Seungmin de gelmiş yatağında uzanıyordu.

Kapının açıldığını duyunca kafasını kaldırmış, sonra da yastığa geri koymuştu.

"Her yerinden kas fışkırıyor. Ne kadar spor yapıyorsun sen?"

Yanımda getirdiğim kıyafetlerden çıkartırken konuştum; "Eskiden haftada üç gün yapıyordum, ama şu aralar bıraktım."

"İyiymiş, baban aradı bu arada."

"Ne dedi?"

"Eve gelmeni istiyormuş."

Derince bir nefes alıp verdim. Beni çağırmakta haklıydı, ama ben gitmek istemiyordum işte.

Başımı onaylar anlamda sallayıp üstümü giyinmek için lavaboya geri gittim. Tişörtümü üstümü geçirirken gözlerim aynadaki yansımama kaydı. Berbat görünüyordum. Göz altlarım morarmış, yüzüm çökmüştü. Ardından karnımda ki yara izine ilişti gözlerim. Bana hiç iyi şeyler hatırlatmayan yara izine.

Bir elim istemsizce üstüne gitmişti. Ardından o lanet görüntüler canlandı gözümde. Annemin attığı çığlık, ters dönen arabamız, her yeri kan olan babam, sessizce ağlayıp annemin ölü bedenine son kez zorla da olsa sarılmaya çalışan ben...

Gözlerim dolarken yere oturdum. Herşey ne kadar kötü olabilirse o kadar oluyordu. Ellerimi yüzüme kapatıp gözyaşlarımın akmasına izin verdim. Çok özlemiştim annemi, ona sarılmayı, herşeyini.

Ağlamam giderek artarken sesimin çıkmaması için özen gösteriyordum. Ağzımdan yanlışlıkla bir hıçkırık kaçınca elimle ağzımı kapattım. Ama Seungmin duymuş olacak ki kapıya yaklaşmıştı.

"Minho, iyi misin?"

Herhangi bir cevap vermezken Seungmin zaten kilitlemediğim kapıyı açmış ve içeri girmişti. Ardından kapıyı tam kapatmayıp yanıma oturup bana sarılmıştı. Kafamı omzuna gömüp ağlamaya devam ederken Seungmin ise sırtımı okşuyordu.

"O-onu çok özledim Min, annemi çok özledim."

Hiçbir şey demeyip daha sıkı sarılmıştı. Biliyordu birşey dese de herhangi bir işe yaramayacağını.

Hıçkırıklarım iç çekişlere dönünce göz yaşlarımı silip ayağa kalktım. Seungmin de benim ardımdan kalkarken sanki her an düşecekmişim gibi bekliyordu.

"Daha iyi misin?"

"Hm hm, teşekkürler"

Kapıyı açıp çıkarken elimi tutmuş ve benide kendisi ile birlikte çıkartmıştı.

Şifren Ne? // MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin