instagram & x/twitter: cordeleima1. ŞÜPHENİN İLK TOHUMU
Büyük demir kapının önüne bırakılan kâğıt parçasını almaya giden güvenlik görevlisi, aynı zamanda da etrafını izliyordu. Bu kâğıt parçasını oraya kimin bıraktığını bulması gerekiyordu. Bulamazsa başına neler geleceğini tahmin bile edemiyordu. Şu an içinde ne yazdığını düşünmeye zamanı yoktu çünkü ilk bilmesi gereken kimin bıraktığı ve evin içinde bulunduğu araziye kimin girmeye cüret ettiğini öğrenmekti.
Kâğıdı eline alıp önüne ve arkasına baktı iyice. Bu sayede kâğıt sandığı şeyin aslında bir zarf olduğunu fark etti. Ne bir isim ne de başka bir şey vardı. Kendisi harici diğer yirmi güvenlik görevlisinin hiçbiri de görmemişti, kâğıda benzeyen bu zarfı kimin bıraktığını. Ve bu hiç iyi değildi. Bu, hepsi için cehennem ateşinde yanmayı tercih edecekleri bir tehditti. Selim Aker'in bunun hesabını soracağını biliyorlardı.
Derince ofladı. Bu zarfı Selim Aker'e verdiği zaman başına gelecekleri düşünerek dört yüz elli metre karelik ve ortasındaki kocaman malikane harici kalan her yeri sadece çiçeklerin oluşturduğu alanın içine ilerlemeye başladı. Çiçeklerin ortasına yerleştirilmiş kocaman malikaneye doğru yürürken tereddüt ediyordu ilk defa. Eve doğru ilerlerken sadece taşlardan oluşturulmuş küçük yola basma izni olduğu için oldukça dikkatliydi.
Evin hanımı Cansel, çiçeklerine çok düşkündü. Kızının kokusunun çiçek gibi olduğunu söylerdi her zaman ve kızının yokluğunda çiçeklerini koklar olmuştu. On yedi senedir içindeki yangının hafiflediğini hissettiğini tek anlar çiçeklerini kokladığı zamanlardı.
Evinin etrafındaki çiçeklerden bir tanesinin bile başıma bir şey gelse, günlerce kendisini odasına kapatır ve ağlardı. Sanki kızının ruhu çiçeklerde asılıymış gibi düşünür ve ölen her bir çiçeğin, kızının canını acıttığını iddia ederdi. Kızının ölümü ile psikolojik olarak mahvolmuştu. Gerçek anlamda tamamen bitik bir psikolojisi vardı ve bunun, evin diğer üyelerini de etkilediğini çok geç fark etmiş, artık geri dönülemez bir yola girdiğini fark ettiğinde kendi kendini bitirmişti.
Oğullarına haksızlık ettiğini, onları eksik bıraktığını biliyordu ama elinde değildi. Acıya dayanamıyordu. Kızının yokluğuna dayanamıyordu. Eşi, her ne kadar her konuda yanında olsa da dayanamıyordu işte.
O, on yedi senedir yaşayan bir ölüden farksızdı.
Ve oğullarına haksızlık eden bir anne olmanın yükünü omuzlarında taşıdığı için son senelerde tüm hayatını sadece ve sadece evine adamayı kendine hak görmüş bir kadındı. Tüm hayatı sadece eşi ve oğullarından ibaretti ve kızının yokluğunun acısını içinde saklamayı öğreniyordu yavaşça.
Güvenlik şefi taşlı yolu bitirdikten sonra kapıda durdu ve içeriden gelen seslere kulak kesildi bir süre. Aker ailesi, bir eksikle, salonda oturmuş birbirlerine o gün yaptıkları şeyleri anlatarak bir şeyler içiyor ve atıştırıyorlardı.
Akşam yemeğinin üstünden bir buçuk saat geçmişti ve bu, onların Cansel kendini toplamaya başladığı zaman sonra her gün hiç istisnasız yaptıkları bir eylemdi.
Birbirlerini yemek harici, sadece bu oturma anlarında rahatça görüyor ve konuşuyorlardı. Hepsinin hayatı oldukça dolu olduğundan, başka anlar yaratamıyorlardı bir arada olmak için. Güvenlik görevlisi, eve giriş yaptıktan sonra ailenin oturduğu büyük salona ilerledi. Yanında evin genel şeyler sorumlu görevlisi de vardı ve güvenlik görevlisi içeri girmeden önce o salonun girişine gelerek Selim Bey'den, bakışları ile, izin aldı ve içeri geçmesi için eliyle işaret verdi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARMAŞIK
ChickLitMelis, annesinin kaderini yaşayan bir genç kızdı. Babası ve abisi tarafından ayak bağı gibi görülür ve onlar için para kaynağı olmaktan ileri gidemezdi. Ama günün birinde, celladı olan kişi ona hayatının aslını gösterdi, bir intikam uğruna ailesind...