Herkes için güzel ve zafer olan şeyler vardır. Kazanılan okullar , yarışmalar ama bazı zaferler bazıları için işkencedir aslında. Sabahın erken saatlerinde hayvanlarla çıktığım otlaktan dönerken herkese zafer olan bir başarının bana uğramaması için dua ediyordum. Yaşadığım hayatı her yönü ile seviyordum, köy hayatı, hayvanlar , tarlada çalışmak ve yorgun argın eve gelip kendimi en değerli bulduğum iki şeye bırakmak, müzik ve kitaplar. Ancak ne kadar kitapları seversem seveyim üniversite okumak gibi bir arzum hiç olmadı. Bir insanın kendini geliştirmesi için üniversiteye gitmesi gerektiğine hiç inanmadım.
Ancak gelin görün ki benimkiler bu düşünceme katılmayınca sınava girmek zorunda kaldığımda yapmam olur biter dedim. Olmadı yaptım kahresin ki soruları görünce otomatik olarak cevapları işaretlerken buldum kendimi. Sonuç olarak aldığım iyi bir puan ile ailemin bana yaptırdığı tercihler. Neyse ki istediğim alana karışmamışlardı. Ama hayvanları ahıra koyarken duyduğum annem,in çığlıkları ile kazanıp yerleştiğimi anlamış ve sıkıntılı bir iç çekmiştim.
" Kazandın kazandın Bayhan"
Kısık ama bıkkın bir fısıltı ile :
"İyi bok yedim." dediğimde annem sonuç kağıdı ile yanıma ulaşmıştı bile. Onların neşesine anlam vermiyor değildim. Tabi ki kazandığım için mutlulardı ama keşke bana da sorsalardı gitmek isteyip istemediğimi. Annem yakama yapışıp beni eğerek boynuma sarılırken memnuniyetsiz bir ifade yüzüme yayıldı. Annem bir süre beni sarstıktan sonra yüzümü avuçlarının arasına aldı.
" Bana bak seni idama gönderiyormuş ifadesini hemen sil yüzünden yoksa ben kazıya kazıya silerim." dediğinde kaşlarımı kaldırıp yüzüme sahte bir gülüş yerleştirdim. Annem bir sabır çekerken sırtıma yediğim okkalı bir tokat ile iki büklüm öksürmeye başladım.
" Ulan ben seni elinin ayarını , anladın sen onu."
Babamın ve abimin gür kahkahası ile derin bir iç çektim. Aslında onlara kızgın değildim. Kendilerince haklılardı, ben insanlarla kaynaşmayı sevmeyen , sazı , kitapları ve hayvanları ile yaşamak isteyen bir gariptim. Ama ailem dışarıda bir dünya olduğunu ve onu görüp tanımam gerektiğini düşündükleri için beni zorluyorlardı. Yine de gönlümde bir yerlerde bir öküz gitme dermişcesine yüreğimin üzerinde oturmuştu bile.
......
Köylü olmak , hayattaki en büyük gururum , en sevdiğim hitap ve yaşam oldu benim için . Köylülerin zor şartlar altında yaşadığı bu zaman diliminde şanslı köylülerdendi ailem. Bunun asıl nedeni de anne ve babamın yıllar önce mesleklerinden emekli olup buraya yerleşmeleri ve birikimleri ile bu araziyi alıp geliştirmeleriydi. Bu ailenin en küçüğü olan Bayhan kulunuz dışında bir abim ve bir ablam var. Ablam İstanbul'da doktor ve kendi gibi bir doktor ile evli. Dünya tatlısı ikizleri var. Abim ise asker olarak görev yapıyor ve müzmin bir bekar. Onlar dış dünyayı tanımaya gidip orada kalırken ben hiç bir vakit böyle bir arzu duymayan küçük asosyal kardeşim. Ama sonunda yenilmiştim, haftaya Ankara'ya gidip kazandığım Ziraat Mühendisliği fakültesine başlamak için hazırlanıyordum.
" Baba, zaten Ziraat kazandım ben okula gitmeden de bu işi yapabilirim."
" Hayır Bayhan"
" Yani abim dönüp ben de gidince yalnız kalacaksınız. İşler ağır gelir."
" Hallederiz Bayhan."
" Hem bak Hayriye'de doğururacak yakında zor olur sizin için ."
" Hallederiz Bayhan"
" Okulu donduralım 3-5 yıl sonra bir ara giderim."
Babam heybetli bedeni ile bana dönüp:
" Bana bak Bayhan , bu evde küfür , kötü söz, çirkin ve aşağılayıcı davranışlar yasak olsa da biraz daha bu konuşmalara devam edersen bunları toplu paket olarak sana sunmak zorunda kalıp cezama rıza göstereceğim." dedi. Ben gözlerim kocaman olmuş bakarken annemin sesi ile başımı yere eğip dudaklarımı dişleyerek durumu kabullenmek zorunda kaldım.
" Korkma sevdiğim bu densize yapacakların ceza kapsamı dışında hatta ben de sana eşlik edip epeydir paslanmış yumruklarımı yağlarım belki."
Aldığım basit ve etkili tehdit ile sustum ve okul maceram başlamış oldu.
.........
Çoooook kalabalık , her yerde arabalar , insanlar ve kaos. Açıkçası bu kadar karmaşa benim hayal ettiğim sınırı çoktan aşmıştı. Ailem beni yurda yerleştirmek yerine okula yakın ufak bir eve getirdiler. Eve girince aklımı kurcalayan soruyu babama direkt sorduğumda dudağının kenarında oluşan gülümseme ile:
" Bekarlığımızın getirdiği bir yatırım sana nasipmiş." dedi. Ben ne olduğunu düşünürken annem ufak ve eski evin eşyaları üzerindeki örtüleri kaldırıyordu.
" Baban da deden de Ankara 'da okudu. Ev bize ait , geçen aya kadar kiracı vardı ve onlar çıkınca halanlar temizlettiler."
" Benim halam mı var?"
Babam anneme kaşlarını çatarak bakıp:
" Var ama pek görüşmeyiz. Aramızda sonrasında düzeltmek istesek de düzelmeyen bazı tatsızlıklar oldu." dedikten sonra evi gezmeye başladık. İki artı bir ferah ama eski bir evdi. Doğal gazı olan , bir öğrenciye fazlası ile yetecek bir evdi. Okula yakın olduğu için halime şükredip okul için son hazırlıkları yapmak üzere babam ve abim ile evden ayrıldık. Bindik bir alamete bakalım nereye gideceğiz.
YOU ARE READING
SERBAZAN( GAY)
Teen FictionBayhan için hayat köyde yaşamaktı. Hiç bir zaman şehir ya da kariyer gibi kaygılarla dolmamıştı. Aslan ise hayatı boyunca şehrin karmaşasını kendine sığınak bilerek yaşayan kalın bir kabuğun arkasında bir yaşamını sürdürüyordu. Bu iki aykırı genç A...