İnsanlar hayatlarını düzene koymak adına plan yaparlar, bu planları ne kadar titizlikle yaparlarsa yapsınlar her zaman insan faktörü planları değiştirir. Ya sekteye uğratır ya da yolunu az da olsa değiştirir. Ancak az önce duyduğum gerçekler benim plan yapmama bile izin vermeyecek kadar beni şaşırtmıştı. Kocaman açılmış gözlerimle Cansu'ya bakarken kıkırdadığında kendime gelip:
" Aslan?.... abin?... Yok artık" dediğimde Cansu'nun kıkırtısı kahkahaya dönüştü. O kadar şaşkındım ki Pelin hocanın ablamı tanıması ayrıntısı bile aklımdan çıkmıştı. Aslan ise kardeşinin aksine kaşlarını çatmış bana dik dik bakıyordu. Bu adam ile nedense yıldızımızın bir türlü barışmaması rahatsız ediciydi. Ama bu benim özel olarak yaptığım bir şeyden kaynaklı değildi. Aslan sert duvarlarının geçilmesine izin vermeyen farklı biriydi. Muhakkak yaşanmışlıkları bu duvarlarının temelini oluşturuyordu. Şu kısacık zaman diliminde Aslan'ın ailesinin çok güçlü ve varlıklı olduğunu öğrenmiştim. Bu sene üçüncü yılı olmasına rağmen ilk yıl okulu dondurmuştu ama ne kadar sorsam da kimse tam olarak nedenini bilmiyordu. Herkesin bir adım geri durduğu bu adam beni korkutmuyordu ama garip bir şekilde beynim ondan kaçmamı söylüyordu.
Ben kafamdakileri sıralarken Aslan dibime kadar gelip:
" Çok düşünme ufaklık az kullanılan beynin eskir. Çok da zorlama kendini ben her şeyi yaparım sen de sessiz bir bebe olur yaptıklarıma onay verirsin." dediğinde tek kaşımın seğirdiğini hissettim. Tersim pisti ve Aslan benim o yüzümle daha hiç karşılaşmamıştı. Dudağımın kenarına pis bir gülüş yerleştirip:
" Aklımı senin kullandığınız tek organınızla kıyaslamasanız Aslan bey.Zira ben beynimi omzumun üstünde ve gerektiği gibi kullanabiliyorum" dediğimde gözleri kocaman açılırken elleri yakamı kavradı.
" Sikerim ulan seni. Seni sike sike parçalar her bir parçanı kampüsün dört yanına ibret olsun diye atarım."
Benden uzun yapısı kalıplı vücudu ile mantık olarak kafa tutmamam gereken biri olsa da damarıma basarken ben de boş durmuyordum. Hayatımda hiç bir zaman ve hiç kimseye karşı altta kalmayan biri olarak yakamı tutan elini ellerim arasına alırken elimin altındaki ellerinin titrediğini hissettim. Ama temasımız uzun sürmedi araya giren Ethem hoca ile ayrılmak zorunda kaldık. Ethem hoca bir bana bir Aslan'a bakarak:
" Nasıl yaptığınız umurumda değil ama ortak bir paydada buluşmak zorundasınız. Bu yüzden sizi bir daha bu şekilde görürsem sonu ikiniz içinde iyi olmaz." dedi ve ikimizinde öfkeden morarmış yüzlerine bakıp yanımızdan ayrıldı. O yanımızdan uzaklaşırken biz hala birbirimize sert bakışlarımızı gönderiyorduk. Ama bu bakışmamız Cansu'nun sakin ama vurgulu sesi ile bölündü.
" Boş boş laf dalaşını bırakın da festival için yapacaklarınızı konuşacak zaman ve yer ayarlayın. Ve unutmadan söyleyeyim eğer kapışırsanız sizi ben kendi ellerimle hocalara teslim ederim."
Cansu'nun sözleri ile bakışlarını ilk çeken ben olmuştum. Açıkçası haklıydı ve biz bir şekilde mütareke imzalamak zorundaydık. Ama o kadar farklıydık ki anlaşmak bir yana normal şartlarda yan yana bile durmamız mucizeydi. Bu düşüncelerle bir çözüm ararken Aslan'ın tok sesi ile başımı kaldırdım.
" Anladım, yarın sabah erken gel ne yapabiliriz bakalım." dedi ve bana aldırmadan arkasını dönüp gitti. Yanından hiç ayrılmayan arkadaşı da bir baş selamı verip gidecekken Cansu'nun sesi ile durdu.
" İsmail konuş onunla , bu dersten geçmesi gerektiğini de hatırlatmayı unutma."
İsmail Cansu'ya masum bir bakış atıp:
" Tamam Cansu denerim." dedikten sonra yanımızdan ayrıldı. Cansu ise sandalyesini yanıma kadar getirip elimi tutarak:
" Ona çok kızma . Yanına gelen herkes etinden ve ruhundan bir şeyler koparma peşinde. O yüzden insanları tanımak yerine öfkesinin arkasına saklanıyor. Çok şey yaşadı seni tanıdıkça ve anladıkça daha iyi anlaşacağınıza eminim." dediğinde başım ile onayladım. Diyecek bir şey yoktu, Aslan'ın duvarlarını görüyor ve duvarlarının yapı taşı olan acıları hissedebiliyordum ama o duvarları oluşturan acıları anlamam mümkün bile değildi. Bir büyüğümün dediği gibi her acı kişiye özeldir. Bu yüzden o acıları anladığını söylemek ya da hissetmeye çalışmak yerine güven vererek o kişiye destek olabilir insan.
Zaman her şeyin ilacı ve kılavuzuydu. Ve istesem de istemesem de ben bu adamın acılarını geçip kendine ulaşmalıydım. Bu işten sıyrılmak için , o an anlamasam da bunu sadece aldığımız iş için yapmayacağımı zaman bana çok iyi anlatacaktı.
YOU ARE READING
SERBAZAN( GAY)
Teen FictionBayhan için hayat köyde yaşamaktı. Hiç bir zaman şehir ya da kariyer gibi kaygılarla dolmamıştı. Aslan ise hayatı boyunca şehrin karmaşasını kendine sığınak bilerek yaşayan kalın bir kabuğun arkasında bir yaşamını sürdürüyordu. Bu iki aykırı genç A...