1 | "İlk yardım"

578 52 14
                                    

Elimdeki basket topunu yerde sektirmeyi kesip Soobin'e doğru fırlattım. Kasten sert atmıştım, son birkaç dakikadır yaptığı iğrenç esprileri kesmesi için bir uyarıydı bu.

Gülerek topu tuttu, potaya fırlattı. Filenin içinden geçerek yere düşen topu tekrar ben aldım. Öğle aralarını basketbol oynayarak geçirmek güzel bir seçenekti kesinlikle.

"Şu geçenki çocuğa noldu?" Sektirdiğim topu bir anlığına elimden kaçırdım, kimi kastettiğini anlayamamıştım. "Sarışın olan hani?" dedi topu yakalayıp. Bahsettiği kişiyi hatırlamıştım, birkaç hafta önce benden hoşlandığını söyleyen çocuğu söylüyordu.

"Bilmiyorum." topu kısa bir uğraş sonunda elinden alabildim. "Gerçekten hoşlanmadığım birine evet demek mantıklı gelmiyor sanırım." topu bu kez ben potaya attım ve havadaki hareketini izlerken görüşümü daraltan saçlarımı geriye attım.

Soobin topu alıp sahada biraz daha uzağa gitti. Gerimde kaldığı için ona doğru döndüm; o ana kadar fark etmemiştim ama sahada, diğer potanın olduğu tarafta bizden başka biri daha vardı.

Elindeki fotoğraf makinesiyle sahanın içinde dünkü yağmurdan kalmış su birikintisinin fotoğrafını çekiyordu. İster istemez gülümserken buldum kendimi.

Yaşadığının farkında olan kişileri severdim.

Soobin topu bana attı. Maç yapmıyorduk; kafamıza göre bazen rakip gibi davranıp birbirimizden topu almaya çalışıyor, bazense tam tersi direkt topu birbirimize paslıyorduk. Topu tutup olduğum yerde sektirmeye başladım. Anlaşılan Soobin biraz nefeslenmeye fırsat olması için topu bana atmıştı.

"Bence yalnız öleceksin. Senin gibi kaprisli, kendini beğenmiş biriyle kim beraber olmak ister ki? Senden hoşlananları da geri çeviriyorsun bir de!"

Sinirim bozulmuş gibi güldüm. "Aşk hayatım niye ilgilendiriyor seni bu kadar?" topu sektirmeye devam ettim. "Benimle yaşamandan bıktım, iğrenç bir ev arkadaşısın."

Başımı kaldırdığım gibi topu ona fırlattım. Pas değildi, doğrudan saldırı amacıyla atmıştım açıkçası. Ev arkadaşı olmayı o teklif etmişken şimdi beni beğenmiyordu öyle mi?

O an kavga ederdik muhtemelen ama attığım top Soobin yerine sahanın içindeki diğer çocuğun kafasına çarptığı için kavga da ertelenmiş oldu.

Yabancı çocuk başına çarpan topla dengesini kaybedip yere düştü, aynı zamanda kamerası da düşmüştü.

Soobin de ben de aynı anda ona doğru koştuk. Yanına gittiğimizde başından biraz kan akıyordu. Evet, suçlu hissetmek için mükemmel bir nedendi. Ayrıca kamerası da kırılmıştı sanırım.

"İyi misin? Soobin arabayı getir de hastaneye götürelim hemen." Yere düşmüş çocuğun gözünün önünde elimi salladım bir süre tepki vermesi için.

Sahi, başını kanatacak kadar sert bir darbeye rağmen bu yabancı hiçbir tepki vermemişti değil mi? Acıya baya dayanıklı biriydi belki de.

Soobin hemen uzaklaşıp sahanın biraz ilerisindeki otoparka doğru ilerlemeye başladı. "Hastane olmaz." dedi yabancı bu sırada ama biraz geç kalmıştı. "Başın kanıyor, pansuman yaptırmalıyız. Hem ciddi bir şey de çıkabilir." dedim yerinde doğrulması için destek sağlarken. "Olmaz. İyiyim ben, hastaneye gidemem."

Küçük bir darbeydi aslında evet ama yine de daha büyük bir soruna yol açabilirmiş gibi hissetmekten alıkoyamıyordum kendimi. Tıp okuduğum içindi belki de, derslerde ufak belirtilerden ölümcül hastalıklara kadar çok şey görmenin etkilerinden biriydi muhtemelen.

chasing that feeling ✔︎Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin