3.Bölüm

86 9 2
                                    


"Duygudan Yoksun"

Eveeet, bu bölümden sonra artık yeni bölümlere geçiyoruz. Çok heyecanlıyım aklımdakiler silinmeden yazmam gerekiyor. Umarım akıcı ve aksiyon içeren şeyler yazarken aklımdan silinmez.

En altta açıklamayı okumanızı istiyorum önemli.

Şimdilik devam edelim.

------🔥------

Duygudan arınan bir kalp ölebilirmiydi yada duygularını geri alabilirmiydi?

Bunun cevabını asla alamamıştım. Ölümü ben istiyordum fakat galiba o beni istemiyordu.

Hâlbuki ne çok isterdim yaşam ritmimin durmasını.

Kaç kez ölümün kıyısından dönmüştüm, hepsinin bir nedeni vardı. Hepsinde tutunacak bir dalım vardı.

Peki şimdi neye tutunacaktım.

Duygularımı geri almayı hiç istememiştim zaten kimsede izin vermemişti.

Ben olduğum kişiden mutluydum. Değişmek seçenek bile olamazdı.

Beni mutlu eden kişiliğim insanların nefretini kazanan yegâne şeydi.

Uğursuzdum, kalpsizdim, bencildim.

İstanbul'da herkese göre prensessem, Mardin içinde şeytanın ta kendisiydim.

Şikayetim yoktu. Üniformamdaki ay yıldız yeterdi. Sırf onun için bu duyumları yoksayıyordum.

Oldum olası Mardini sevmemiştim. Görev yerimin oraya çıkması büyük şanssızlıktı. Daha çok sınırda görev yapmak istiyordum.

(Sürekli araya giriyorum ama bu lafların altında birçok sebep yatıyor bunları gelecek bölümde anlayacağız. Ve normalde sık küfür kullanmam kullandıklarımda hafif olur fakat burada biraz kullanacağım rahatsız olan varsa belirtebilir.)

Artık Mardin'e dönme vaktiydi. İstanbul'da başka bir işim kalmamıştı eğer Karan ölmeseydi iznimin çoğunu burada kullanacaktım. Fakat şimdi bulmam gereken bir piç vardı.

Arabayı burada bıraktığım için taksiyle gitmek zorundaydım. Başkasının sürdüğü arabaya binmekten nefret ediyordum. Otelin önünde beklediğim taksi sonunda gelince arka koltuğa oturdum.

Nereye gideceğimizi söylememi bekleyen adamı cevapladım.

"Havaalanı."

Başını onaylar biçimde salladı. Havaalanına gitmemiz en az 45 dakikayı alırdı. Telefonumu çıkarttım ve her zaman olduğu gibi aranan kişilerden birkaçının dosyasına göz gezdirdim.

Tamamen dosyalara odaklandığımda üzerimde bir çift göz hissettim. Şoför ara sıra aynadan bana bakıyordu. Bakışlarında art niyet yoktu aksine gözlerimdeki hayranlığı anlıyordum. Genelde bana ilk bakıldığında güzelliğim insanların dikkatini çekerdi.

Ne diyebilirim ki ben mükemmelim.

Tabi bu rahatsız olduğum gerçeğini değiştirmiyor.

"Yola odaklanın şoför bey yoksa ya kazada öleceksiniz yada benim elimde."

Yaptığını fark edip önüne döndü. Ürktüğünü fazla belli ediyordu.

Acaba hangisinden korkmuştu baktığını nasıl fark ettiğimden mi yoksa ölüm tehdidimden mi?

Neyse hangisi olursa olsun benim işime yaramıştı.

Yolun geri kalanı normal ve sessiz geçmişti. Havaalanına vardığımızda ücreti ödedim ve kendimi dışarıya attım. Taksi hızla benden uzaklaşırken ben içeriye geçiyordum. Allah vardı hiç gidesim yoktu. Sanki birşeyler eksikti ve benim ayaklarım geri gitmek istiyordu. Bu hisleri göz ardı ettim. Ne olursa olsun Asel komutan olmak bana iyi geliyordu.

Alsancak (Asel Timi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin