******
İyi geceler nasılsınız.
Umarım iyisinizdir.
Keyifli okumalar.
Aslı,
Bir hafta geçmişti. Hande'nin mesajına cevap vermemiştim. Onu düşünmemeye çalışıyordum, ama her seferinde aklıma geliyordu. Üzerinden bir hafta geçtiği halde hala içimdeki sızıyı bastıramamıştım. Turnuvada üçüncü olmuşlardı, tebrik etmek için bile mesaj atmamıştım. Federasyonun düzenlediği yemeğe davet edilmiştim, ama gitmeyi düşünmüyordum. Hande'yi görmek istemiyordum, onunla aynı ortamda olmak istemiyordum. Ona olan öfke ve hayal kırıklığım, içimdeki sevgiye karışmış bir yangın gibi yanıyordu. Yemeğin olduğu gün geldi çattı. Yemeğe katılmak istemiyordum. O sırada telefonum çalmaya başladı, arayan Saliha'ydı. Telefonu elime alıp açtım.
"Aslı, hazırlandın mı? Geliyorum seni almaya."
"Ben gelmeyeceğim galiba Saliha. Herkes 'nasılsın', 'hastalığın ne durumda' vs. gibi saçma sapan şeyler soracak."
"Aslı, saçmalama ya. Herkes seni merak ediyor, herkes özledi seni. Ben senin neden gelmek istemediğini biliyorum ama..." Saliha her şeyi biliyordu, tüm mesajlardan haberi vardı.
"Saliha canım, hiç gelmek istemiyorum. Onunla karşılaşırsam ki karşılaşacağım, ne yapacağımı, nasıl davranacağımı hiç ama hiç bilmiyorum." Saliha uzun bir of çektikten sonra,
"Aslı, bu son ikazım. Geleceksin, bitti. Ben gelene kadar hazırlanmış ol. Yoksa ben de gitmem senin yüzünden, tamam mı?" Bir şey dememe izin vermeden telefonu yüzüme kapattı.
Gitmek istemiyordum ama benim yüzümden yemeğe gitmemesini istemezdim. Dolabımın önüne geçip sade ama şık bir elbise giydim, hafif bir makyaj yaptım ve saçlarımı da yaptıktan sonra Saliha'yı beklemeye başladım. Elimdeki telefondan kimin neler giydiğini storylerde gezerek bakıyordum. Zehra'nın storysini görür görmez dona kaldım. Hande ve Zehra beraber çekindikleri bir fotoğraf atmıştı, üzerine de #hanzehonline hashtag yazılıydı. Hande mutlu görünüyordu, Zehra ondan da mutlu. Kendi kendimi dolduruyordum. Zil çalmasıyla gerçekliğe döndüm. Kapıyı açtığımda karşımda kuğu gibi olmuş Saliha'yı gördüm. Onu uzun zamandır görememiştim, Türkiye'ye geldikleri gibi Ankara'ya ailesinin yanına gitmişti. Üzerine atlayarak kocaman sarıldım, o da aynı şekilde.
"Deli gibi özlemişim seni ya!" dedi ve benden ayrılarak elimden tutup etrafımda döndürdü. "Muhteşem olmuşsun. Bir de gelmek istesen, artık her yeri yakacaksın herhalde Aslı Hanım." dedi gülerek.
"Ya abartma be kızım, ben seni çok özlemişim ya." Tekrar sarıldım.
"Aa tamam, artık bu kadar. Hadi çantanı al da çıkalım. Aşağıda Elifler arabada bekliyor." dedi.
"Tamam tamam, Elifler derken?" dedim içeriden çantamı alırken.
"Ay kim olacak, İlkintoş." dedi gülerek.
Arabaya oturduğumda Elif ve İlkin'le de sarılarak yola çıkmıştık.
"Aslı, muhteşem olmuşsun ya." dedi İlkin, hemen yanındaki Elif de ıslıkla ona eşlik etti. "Sağ olasın ciğerim, siz de ateş ediyorsunuz." dedim. Acayip gergindim. Uzun zaman sonra o saçma mesajlardan sonra ilk kez Hande'yi görecektim.
***
Mekâna girmiştik, tüm kızlarla ufak bir selamlaşma ve muhabbetten sonra masamıza doğru gittim. Hande'yi görmekten kaçınmaya çalıştım. Masamıza oturduğumda, benim yan sandalyeme Hande'nin ismi yazıyordu, ama daha ortalıkta gözükmüyordu. Ve onun yerine de şu anlık Meliha Abla oturmuştu ve Cansu ile muhabbet ediyordu. Bir rahatlama hissettim, ama aynı zamanda biraz hayal kırıklığı da yaşadım. Belki de onunla konuşmak istiyordum, belki de içimdeki karmaşayı çözmek için bir fırsat arıyordum. Saliha diğer yanımda oturuyordu. "İstersen yer değiştirelim Aslı." dedi kulağıma eğilerek. "Gerek yok Saliş, nereye kadar birbirimizden kaçacağız? İlla ki bir yerde karşılaşacağız, onu geç, aynı takımdayız, mecburuz birbirimize." dedim. Saliha "tamam" diyerek önüne döndü. Telefonumla uğraşırken, masadakiler arasında Hande'nin adı geçtiğinde içimde bir sıkıntı hissettim. Onunla karşılaşmak istemiyordum, ama bir yandan da merak ediyordum. Geliyordu. Her zamanki gibi muhteşem gözüküyordu, ışık saçıyordu her tarafa. Herkesle tek tek selamlaşarak masa doğru geldi. Meliha Abla da onun yerinden kalkarak kendi yerine geçti. Birden Hande ile göz göze geldim. O an, zaman durmuş gibi hissettim. Onun gözlerindeki kararsızlık ve pişmanlık beni etkiledi. Ama ben, ona olan öfkemle savaşıyordum. Gözlerimiz kısa bir süre için buluştu ve sonra hızla bakışlarımı kaçırdım. Tam yanıma doğru adımlamıştı ki sunucu kızları tek tek sahneye davet etmişti. Biraz da olsa rahatlamıştım. Ama eninde sonunda yanıma gelecekti. Kızlar tam sahneden inerken, masaya gelişini görmemek için tuvalete gitmek için masadan kalktım, kalbim hızla atıyordu. Hande'ye karşı duygularımı kontrol altında tutmam gerektiğini biliyordum, ama içimdeki yangın hiç dinmek bilmiyordu. Kabinlerden birine gelip oturdum. Ağlamak istemiyordum ama kendimi rahatlatmak istiyordum. O sırada tuvalete Zehra ve Cansu girmişti, seslerinden tanımıştım.