******
İyi geceler nasılsınız.
Umarım iyisinizdir.
Keyifli okumalar.
Aslı
Dün gece hastaneden gelmiştim. Hande'ye söylediklerimden dolayı pişmandım. Saate bakıp uyumayı düşündüm ama saat orada daha sabah olmamıştı. Biraz dinlenmeyi düşündüm. Koltuğa uzanıp rastgele bir kanalı açıp izlemeye başladım. O sırada haberlerde Filenin Sultanları'nın çeyrek finalde olduğu haberi yayınlanmaya başladı. Daha sonra tekrar oynayan Hande'nin bir röportajı vardı. Onu çok özlemiştim. Her zaman yanında, yakınında olmaya o kadar alışmıştım ki, şimdi çok uzaktık ve geleceğimiz meçhuldü. Bu anın ve duyguların ağırlığıyla beraber içmek istedim. Evet, yasaktı ama şu an yasağı hiç umursamıyordum. Mutfağa gidip dolapta ilk elime geçen şişeyi alıp kaldırdım. Tam da bana iyi gelecek olan viskiydi. İçimden "Şerefe" diye geçirdim. Bir bardak çıkarıp içeri geçtim. İlk bardağı doldurup içmeye başladım. Yavaş yavaş kafam bulanmaya başlamıştı ve Hande'ye olan özlemim daha da ağırlaşmıştı. Sehpanın üzerinden telefonumu alarak mesaj atmaya başladım.
"Hande, çok özür dilerim. İğrenç bir gün geçirdim, tedavi vs. derken tüm bu iğrençlikleri sana yansıttım, biliyorum. Bu bahaneler sana öyle davranmamı açıklayamaz, ama çok özür dilerim."
Önce geçen gece yaptıklarım için özür dileyerek kapatacaktım ama yazdıkça yazasım geldi. İçkinin verdiği cesaretle daha da kendimi kaptırmıştım.
"Hande, biliyorum, bunları buradan hem de mesajla söylemek çok saçma, biliyorum. Ama Hande, ben senden ayrı kalmak istemiyorum. Bu hayatta uzak olmak istediğim en son kişisin. Ben..."
Biraz duraksadım. Doğru muydu yaptığım, yoksa yanlış mıydı? Ama devam ettim, artık yanlış yoktu.
"Hande, uzun zamandır sana bu hislerimi söylemekte korkuyorum, çekiniyorum, ama bugün korkmuyorum. Çünkü her ne dersen, her ne şekilde davranmak istersen davran, ama benim artık bir dakika daha senden ayrı ve sana karşı hislerimi belli edemeyerek yaşamaya niyetim yok... Hande, ben sana deli gibi aşığım, seni çok ama çok seviyorum. Benimle konuşmazsan anlarım, ama artık bu hisleri taşımak istemiyorum, hele ki önümde bu kadar belirsiz bir senaryo varken. Evet, bencillik yapıyorum bunu açıklarken, ama sana aşığım..."
Evet, göndermiştim. Ona aşkımı itiraf etmiştim. Ellerim titriyordu. Silelim miydim, yoksa tamamen yanlış mı yaptım? O sırada Hande çevrimiçi oldu ve anında mesajlar görüldü... Kahretsin, kahretsin... Odada turlamaya başladım. Hande görmüştü, geç kalmıştım. Resmen sıçmıştım, resmen bitmişti.
Neredeyse yarım saat olmuştu ama Hande arada yazar gibi oluyordu ama sonra tekrar siliyordu. Telefona bakmaktan kafayı yemeye başlamıştım. Anın gerginliğinden şişeyi bitirmiştim. İkinci şişe için mutfağa gideceğim sırada bildirim sesi gelmişti. Elimdeki bardağı tezgaha koyup telefonun yanına koştum. Elime aldım, bildirim Hande'dendi. Bildirim karşımda duruyordu ama çok korkuyordum açıp okumaya. Ama korkunun ecele faydası yoktu.
"Aslı... Ne diyeceğimi, nasıl cevap vereceğimi düşünüp durmaktan kafayı yiyecek durumdayım ama galiba diyeceklerimi hiçbir şekilde yumuşatma imkanım yok. Aslı, şu an çok önemli bir turnuvanın içindeyim. Hislerine karşılık vermek için kendi hislerimi anlamam gerek. Aramızdaki arkadaşlığın zarar görmemesi için bence biraz ara versek ve düşünsek çok daha iyi olacak gibi."
Aslı, elinde telefonla, Hande'nin cevabını okuduktan sonra bir an donup kaldı. İçinde bir burukluk, bir üzüntü dalgası yükseldi. Gözlerini telefondan ayırmadan, Hande'nin yazdıklarını tekrar tekrar okudu. Hislerine karşılık vermek için kendi hislerini anlaması gerektiğini söylemişti. Arkadaşlığın zarar görmemesi için bir ara vermeyi önermişti. İçinden bir öfke yükseldi önce. "Nasıl olur da beni böyle geri çevirir?" diye düşündü. Ama sonra, bir adım geri çekildi ve durumu daha geniş bir perspektiften değerlendirmeye çalıştı. Belki de Hande'nin de kafası karışıktı. Belki de gerçekten bu turnuva onun için çok önemliydi. Belki de biraz zaman ve uzaklık, her ikisinin de duygularını anlamasına ve durumu daha sağlıklı bir şekilde değerlendirmesine yardımcı olabilirdi. Ama hala anlamıyordu. Onun da ona karşı bir şeyler hissettiğini düşünmüştü. Tamamen yanlış anlamıştı her şeyi, hem de her şeyi...
Telefonu bir kenara bıraktı ve yatağa oturdu. İçi hala buruktu. Belki de bu ara, hem kendisi hem de Hande için ihtiyaç duydukları netliği sağlayabilirdi. Hem duygusal hem de fiziksel olarak yorgun hissediyordu. Şimdi uyumak ve biraz dinlenmek istiyordu. Hem belki sabah olduğunda her şey daha netleşirdi.
Hande
Mesajı göndermiştim. Hayatımın fırsatını reddetmiştim. Sevdiğim kadının tüm duygularını yok sayıp onu yüz üstü bırakmıştım. Dün gece yaptığım saçma sapan şeyden dolayı adeta kendimi böyle cezalandırıyordum. Mesajı Aslı görmüştü. Bir şeyler yazacak gibi oldu ama hiçbir şey yazmadan bıraktı öylece mesajı. Allah bilir şu an ne durumdaydı. Yaptığım şey ikimizi de bitirmişti. O sırada odaya Simge girdi.
"Hande, neredesin sen? Hadi, antrenmana geç kalacağız." dedi. Ne kadar kötü görünüyorsam ardından şunları ekledi. "Handanım, sana ne oldu ya? Bu halin ne? Ama ben sana dedim, içme dedim. Yarın zokayı yutacaksın dedim. Ama kimim ki ben? Niye dinlesin ki beni?" dedi serzenişle. Karşımdaki sinirli kadına bakarak, "Simge..." dedim. Gözlerim dolmuştu. Bunu anlayınca hemen yanıma oturup, "Hande, ne oldu? Endişeleniyorum bak." dedi. Elini bacağıma koyup elimdeki telefonu uzattım. "Al, oku." dedim.
Simge tüm mesajları okuyup, "Hande, her zaman istediğin şeydi bu. Neden böyle cevap verdin?" dedi.
"Simge, ben dün gece bir şey yaptım... Zehra'yla yattım. Ama yemin ederim çok sarhoştum ve Aslı sandım. Ama her şeyi berbat ettim, her şeyi berbat ettim." dedim ayağa kalkarak. Bir yandan ağlıyordum, bir yanda da kendime kızıyordum. Simge beni sakinleştirmek için elimden tutup tekrar yatağa oturttu ve sarıldı. "Geçecek, her şey geçecek." dedi ve devam etti, "Yaptığın şey yanlıştı fakat onun hislerini bilmiyordun. Öğrendikten sonra kendini bu kadar cezalandırmana gerek yok. Aynı mesaj dediğin gibi biraz zamana ihtiyacınız var. Turnuva bittikten sonra İstanbul'da yüz yüze konuşup çözemeyeceğiniz hiçbir şey yok." dedi. "Ama ya istemezse?" dedim. Simge elimden tutarak, "İkiniz de birbirinize aşıksınız. Nasıl istemeyebilir? Evet, kalbini kırdın ama sevgi her şeyi affeder." dedi.
*****
Kısa bir bölümdü ama bir türlü yazmadım umarım zaman ikisine de iyi gelir. Yorumlarda bulaşalım seviliyosunuzz💖💖