*11|| Aslı, bana söz vermiştin....

242 20 3
                                    


******

İyi akşamlar nasılsınız.

Umarım iyisinizdir.

Keyifli okumalar.


Hande

Sabahın ilk ışıkları odamızı aydınlatırken, Aslı yanımda huzurlu bir şekilde uyuyordu. Gecenin bize getirdiği duygusal yorgunluk sabahın sükunetiyle birleşmişti. Yataktan kalktım, perdeleri hafifçe aralayarak dışarıdaki güneş ışığını içeri aldım. Odanın içinde hafif bir sessizlik vardı, sadece Aslı'nın düzenli nefes alışverişini duyabiliyordum. Yanına yaklaşıp onu izlemeye başladım. Yüzü, uyku sırasında bile huzurlu bir ifadeyle doluydu. Kısa saçları dağılmıştı. Ona bu kadar yakın olmak ve ayrı kaldığımız o tüm zamanları unutturmuştu.

Elimle hafifçe saçlarını okşamaya başladım, ona çok hasret kalmıştım. Aslı yavaş yavaş kıpırdanmaya başladı, gözlerini açtığında çocuksu bir gülümseme vardı.

"Günaydın," dedi.

"Günaydın," dedim, dudaklarına eğilerek küçük bir öpücük bıraktım.

"Hande, bu rüya değil mi? Şu an buradasın ve biz..." lafını bitirmesine izin vermeden dudaklarına yapıştım, ellerim vücudunda kendisine yer arıyordu. Dudaklarımı dudaklarından ayırdım ve nefes nefese tekrar kulağına eğildim. "Hepsi gerçek... hepsi," dedim, bir elimle kadınlığına bastırarak.

Aslı gözlerini kapattı ve kendini bana bıraktı, gecenin devamını ister gibi hiç sesini çıkarmıyordu. Benim de durmak gibi bir derdim yoktu. Biraz daha ilerledim. Aslı birden beni itti ve hızlıca kalkıp lavaboya koştu. Endişelenmiştim, yanlış bir şey mi yapmıştım, fazla mı ileri gitmiştim, ya da bilmiyordum ve korkmuştum. Lavabonun kapısını tıklattım.

"Aslı, Aslı, ne oldu? Yanlış bir şey mi yaptım, çok özür dilerim, lütfen kapıyı aç..." Ben sürekli özür dilerken ve ne olduğunu sorarken, Aslı biraz bitkin bir halde çıktı ama yine yüzünde o her zamanki gülümsemeyle bana baktı.

"İyim canım, sadece sabah bulantısı o kadar, dün gece ilacımı içmeyi unutmuşum, ondan oldu."

"İyimisin gerçekten?"

"Evet, iyim canım, merak etme," dedi ,giyinmeye başlarken.

"Benim yüzümden ,Tekrar özür dilerim."

Bana doğru yaklaşarak eliyle çenemi tuttu. "Sen deli misin? Dün gece her şey muhteşemdi ve olan her şeyi yok saydırır cinsten," dedikten sonra dudaklarıma öpücük kondurdu. Dudaklarını benden ayırıp giyinmeye devam etti. "Hem her gece bana bunları hissettireceksen, ben okeyim, sabahına kusmaya, ilaçlarımı unutmaya," dedi gülerek. O kadar güzel gülüyordu ki, sadece onu izlemeye başladım, her hareketini takip ediyordum. Kısa saçları, vücudundaki izler... Her biri geçmişte yaşadığı acıları hatırlatıyordu. Ensede hâlâ belirgin olan iğne izleri, saçlarının kısalığı... Gözlerim dolmaya başladı. Nasıl olur da bu kadar yalnız bırakabilirdim onu? İçim parçalanıyordu, vicdan azabıyla doluydum. Onu terk etmek, zor bir hastalıkla mücadele ederken yalnız bırakmak... Nasıl yapabilmiştim bunu? Ne kadar çok üzgün olduğumu fark ettim, gözyaşlarımı tutamıyordum.

Aslı bana döndüğünde beni görünce, "Hande, ne oldu, neden ağlıyorsun?"

"Çok özür dilerim, seni yalnız bırakmamalıydım..." Aslı yanıma gelip sarıldı.

"Hande, bak artık beraberiz, bir daha asla ayrılmayacağız..."

"Söz mü?" dedim, kollarından ayrılıp gözlerinin içine baktım.

kalsiferHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin