7

376 31 36
                                    

Banyoya girdiğimde ellerimin sargıda olduğunu hatırladım. Sağ elimi çözemezdim. Bu sebeple sol elimdeki yara bantlarını çıkarmaya karar verdim. Çıkardığımda çizikler kurumuş yerini kabuklara bırakmıştı. Yara bantlarını kenardaki çöpe atıp aynada kendime baktım.

Dudaklarım oldukça kurumuştu. Yaz kış her türlü kuruyan dudaklara sahip olduğum için mutlaka her zaman lip balm kullanırdım. Hyunjin den istesem? Ama daha bu güntek elimle zorda olsa yüzümü yıkadım.
Kurulamadım. Çünkü idolüm öyle yaptığını söylemişti. Bende iyi bir fan olarak onun gibi yapıyordum ki bu cildime de daha iyi geliyordu.

Changbin skztalkergo lardan birinde söylemişti.

Yüzümü kurulamadan aşağı indim. Yüzümde ıslaklıklar vardı hala. Hyunjin i gördüğümde yanına ilerledim. Oda beni görünce oturduğu yerden ayağa kalktı ve telefonunu cebine koydu. Benim telefonumu da almışlardı. Bana ilerledi ve sordu.

-Yüzünü neden kurulamadın? Havlumu yoktu? Gel bir tane vereyim sana.

O gidecekken kolundan sağlam olan elimle tuttun ve durdurdum.

-Yok hayır. Bilerek kurutmadım.

-Neden?

-Çünkü hem cildime daha yararlı hemde idolüm öyle yapıyordu.

Bana tek kaşını kaldırıp bakarken sordu.

-Yaa öylemi. İdolün kimmiş senin.

-Ne yapacaksın? Zaten sizin yüzünüzden vloglarınıda izleyemiyorum. Telefonumu aldınız.

Dedim ve kollarımı birleştirip dudak büzdüm. Yüzümü yere çevirdiğimde, onun ayaklarının bana doğru döndüğünü gördüm. Ama adım atmadı. Kafamı biraz yukarı kaldırdım. O ise cebinden bir şey çıkardı. O benim telefonumdu. Canım telefonummm. Ama o vermedi. Onun yerine konuştu.

-Bundan mı izliyorsun o herifin videolarını.

Ne o herif mi demişti!? O benim Changbin imdi. Mükemmel şarkılar çıkarıyordu ortaya. Hem rap i hem sesi hemde dansı harikaydı. Her şeyiyle mükkemmeldi o.

-Nerden herif oluyormuş ya!? Hem sanane?

-Bana ne mi? Hmm bir düşünelim. Şuan seni esir tutuyorum, benim iznim olmadan hiç birşey yapamazsın, daha sabah ilk öpücüğünü aldım. Demi canım banane.

Dedi ve pişkince sırıtıp omuz silkti. Ben bu çocukla başa çıkamıyorum ya. Piç gülüşü atarken bile yakışıklıydı zalımın oğlu. Dürüst olalım şimdi kalbimi çalmıştı. Ama telefonumu çalmamalıydı ya. Buna izin veremem. Sinsice sırıtıp havaya kaldırdığı telefonumu almak için davrandım. Hayır ama ya bu evde olaylar hep dizilerdeki gibi mi işliyor? Gerçi pekte fena değil ha? Ne diyorum ya off.

Telefonumu almak isteği ile eline doğru atlarken, o dengesini kaybetmiş yere düşmüş, bende onun yakışıklılığına- pardon üzerine doğru düşmüştüm. Şuan burun buruna ben onun üzerinde, o benim altımda yatıyordu. Bu bugünki ikinciydi ama ya. Uzun bir bakışmanın ardından aklıma telefonum geldi ve hemen eline uzandım. Yakalamıştım. Tek yapmam gereken çekmekti. Tabii o birden sabahki gibi dudağıma yapışmasaydı. Ama bu sefer daha kısaydı. Ve bir anda kendimi yan tarafta buldum.

Hayır o beni kullanmıştı. Şaşırtıp irademi kaybetmemi sağlayıp telefonu kapıp kalmıştı. Ben ise yerde gözlerim büyümüş yatarak ona alttan bakıyordum. Oflayıp bağdaş kurduğumda bir kahkaha attı ve oda karşıma oturup benim gibi bağdaş kurdu.

-İdolün kim?

-Telefonumu verecek misin?

Kafasını olumlu anlamda salladığında dünyalar benim olmuştu. 32 diş sırıtıp cevap verdim.

-Seo Changbin.

-Ne?

-Seo Changbin?

-Bizim Changbin?

-Nereden sizin oluyor be!?

Eliyle bir dakika işareti yapmış ve kendi telefonunu çıkarmıştı. Changbin i tanıyormuydu yani. Telefondan bir fotoğraf açıp bana gösterdiğinde adeta şoka girdim. Changbin ve Hyunjin in bir fotoğrafıydı bu. Hemde çok yakın duruyorlardı. Ne yani arkadaşlar mıydı. Hevesle Hyunjin e baktığımda oda bana bakıyordu.

-Arkadaş mısınız!?

-Evet?

-Beni onunla tanıştır lütfen.

Diyerek sonunu uzattım ve yalvarırcasına bakıp elini tutup sıktım. O ise bana "mal mı bu "der gibi bakıyordu. Kafasını yavaşça olumlu anlamda salladığında o kadar mutlu olmuştum ki boynuna atlayıp ona sarılmaya başladım.

-Teşekkür ederim. Çok teşekkür ederim.

Ayrıldığımda o bana bakmamış ve direk ayağa kalkıp beni orada bırakıp gitmişti. İyide ne olduki şimdi?
İstemeden kalbini mi kırmıştım? Ama birşey yapmamıştım ki. Şaşkın şaşkın olduğum yerde kalırken elbisemin eteği ile oynuyordum. Onu üzmüş olamazdım değil mi? Birden bende üzülmeye başlamıştım. Şuan salonun ortasında bağdaş kurmuş, somurtarak eteğin ipleriyle oynuyordum.

Aradan geçen birkaç dakikanın ardından zil çaldı. Kapı açıldığında birden odanın dışında bir kız sesi duymam ile kendime geldim. Ama hiç hareket edecek halim yoktu. Ben aynı pozisyonda kalırken kızın "abim" dediğini duymuştum. Kardeşi gelmiş olmalıydı. Ben düşüncelerimle boğulurken bakış açıma bir el girdi ve elin sahibi neşeli bir sesle konuştu.

-Ben Yeji sen?

Kızın elini tutup üzgün tavrımı bozmadan ismimi mırıldandım.

-Seo Hyejin.

Yeji ise hiç moralini bozmadan konuşmaya devam ederken beni ayağa kaldırıyordu.

-Aaa ismimiz çok benziyor. Bu arada duydum ki kaderimiz ortakmış.

Bana nazik davranan birinin kalbini kırmak istemediğim için bende tebessüm ettim ve beraber arkadaki kanepe ye oturduk. Yeji hala elimi bırakmazken diğer elimide görünce "hih" diye bir ses çıkarıp endişeyle sordu.

-Ne oldu buraya?

Yalan söylemenin bir yararı yoktu. Bu sebeple direkt açıkladım.

-Kapım kilitliydi, kilidi makasla açmaya çalışırken makas elime saplandı.

Yeji sanki acıyı kendi yaşamış gibi yüzünü ekşittiğinde onu komik bulmuş ve tebessümüm büyümüştü. Tekrardan elimi sıkıca tutup dizime dostça vururken konuştu.

-Anlıyorum seni. Bende aynısını cam kırıkları ile yaşadım.

Ona acı bir tebessüm ettiğimde yeniden konuştu.

-Seninle daha fazla muhabbet etmek isterdim ama babam burada kalmamı istemiyor. Kendine iyi bak olurmu.

Dedi ve tebessüm ederek ayağa kalktı. Bende tebessüm ettiğimde onun gibi ayağa kalktım ve onunla beraber kapıya doğru ilerledim. Kapıya ulaştığımızda yeniden vedalaştık ve o uzaklaşınca arkasından kapıyı kapattım. Yanlızlık yeniden baş gösterdiğinde hüzün yeniden ortaya çıkıyordu. Arkamdan gelen ses ile bu daha da arttı.

-Neden kaçmadın?

Pişmanlığım zaten varken üzerime geliyordu. Kendisi bu durumda olsa kaçmak istemezmiydi? Neden beni üzmeye çalışıyordu. Ayrıca daha biraz önceye kadar çok iyi davranıyordu. Şimdi bir anda ne olmuştu ki?
Bıkkın bir nefes alıp verdiğimde ona doğru birkaç adım attım. Kalbini kırmış olmalıydım ki bana kötü davranması benimde kalbimi kırıyordu.

Ona yaklaştım ve ellerimi beline koyup ona sıkıca sarılırken kafamı göğsüne yasladım. Ve kısık sesim ile konuşmaya başladım.

-Ne yaptım bilmiyorum ama seni kırmış olmalıyım. Özür dilerim.

Cevap vermezken sadece oda bana sarılmış ve kafasını kafamın üzerine koyarak aynı o gün ki gibi saçıma öpücükler konduruyordu. Onun vücudu ve kokusu ile huzura kavuşurken aklımdaki herşey uçup gitmişti çoktan.

❀•°•═════ஓ๑♡๑ஓ═════•°•❀
Sevdiniz mi bölümü?
Yorum ve oylarınızı bekliyorum.
Bir sonraki bölüme kadar sağlıcakla ve mutlu kalın öpüldünüzzz <333

Mafia Love || Hwang HyunjinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin