4

458 37 46
                                    

Baktığım fotoğraf bir anda elimden çekildiğinde ,gözlerim kimin aldığına bakmak için yukarı kaymıştı. Hyunjin ise fotoğrafı almış, çerçevesini fotoğraf  ters, görünmeyecek, bir şekilde yatırarak koymuştu. Yaptığımın yanlış olduğunu anladığımda ise sessiz ve mahcup bir özür dilemiştim. O ise konuyu kapatmak ister gibi masanın üzerine koyduğu tepsiyi almış ve yanıma gelmişti.

-Kaşığı tutabilecek misin?

Kaşığı tutamazdım. Biraz önce çerçeveyi almış olsamda onu hareket ettirmeden tutuyordum . Yani kaşığı her hareket ettirdiğimde elim acırdı. Ve ben sağlaktım. Makas saplanan elimde sağ elimdi. Bu sebeple işler dahada zorlaşıyordu. Cevaplamak adına kafamı iki yana salladığımda hala mahcup halimden dolayı konuşmak zor geliyordu. Başta kilide davranarak güvenini sarsmış, şimdi ise özeline izin almadan bakmıştım. Beyin yapıma tüküreyim. O ise anlayışla karşılayıp, yanıma oturdu ve kaşığı eline alıp konuştu.

-O zaman sana ben yedireceğim. Olur mu?

Şu durumda zaten karşı çıkamazdım. Birde bana ettiği yardım ve alttan almalarıda daha fazla ters tepemezdim. Bu sebeple kafamı olumlu olarak salladım ve mırıldandım.

-Teşekkür ederim.

Kaşığı eline aldıktan sonra önce çorbadan bir kaşık alıp dumanı üzerinde tüttüğü için yavaşça üflemeye başladı. Bu çocuk nasıl mafya olabilir ya bana açıklayın. Pamuk gibi bir kalbi vardı. Kaşığı benim ağzıma uzattığında, ağzını açtım ve çorbayı içtim. Ama içer içmez yüzümü ekşittim. Çünkü bu çorbada tuz namına hiçbirşey yok, yerine tatlı idi. Yani çorbayı yapan kişi tuz yerine şeker atmış olmalıydı.

Yüzümü ekşitip, kafamı geriye çektiğimde Hyunjin bana anlamaz bakışlarla baktı. Bende açıklama gereği duyarak konuştum.

-Çorba gereğinden fazla tatlı  ve tuz yok.

Çorbaya baktıktan sonra kaşığı yeniden daldırdı ve yeniden üflemeye başladı. Ne yani hala yedirmeye devam mı edecekti bana, asla yemezdim ben onu. Ama birden çorbayı kendi ağzına aldı.

Bir dakika bir dakika. O kaşığı ben kullanmıştım. Ama o hiç umursamadan kendi ağzına mı aldı. Bu çocuk gerçekten vurdum duymaz. Ben ona şaşkınlık ile bakarken, oda yüzünü ekşitti ve konuştu.

-Haklısın. Babam ben yokken yemek yapmayı unutmuş. Aşçımız bugün izinli. Ne yapacağız o zaman?

Dedi ve düşünmeye başladı. Ben birçok tarif biliyordum ama şu durumda yapamazdım. O yemek yapmayı biliyormuydu ki? Ben tarifi söylesem o yapabilir miydi? Aklımdaki düşünceleri ona söylemek için dudaklarımı araladım.

-Şey... Ben yemek yapmayı biliyorum ama, ellerim bu durumda. Bir ihtimal acaba ben söylesem sen yapsan?

Dedim ve tereddüt ile yüzüne bakarak tepkisini incelemeye başladım. Fikrim hoşuna gitmiş olacakki kafasını olumlu anlamda salladı ve konuştu.

-Mutfaktan herhangi bir kesici alet almaman ve kaçmayacağına söz vermen şartıyla olur.

Gerçekten bana olmayan güveninide sarsmıştım. İçimden kendime lanet ederek kafamı olumlu anlamda salladım. O da tepsiyi almış ve bana kafasıyla önden ilerlememi söylemişti. Gerçekten şüphe ediyordu.

Önden ilerleyip mutfak olduğunu düşündüğüm yere girdim. Evet burası mutfaktı. Arkamdan Hyunjin de girdiğinde tepsiyi tezgaha bıraktı ve kapıya doğru ilerledi. İyide nereye gidiyordu ki? Düşünürken o kapıyı kapattı ve ikimizin üzerine kilitledi. Ben şaşkınlıkla bakarken anahtarı kaldırarak konuştu ve cebine koydu anahtarı.

-Sadece tedbir.

Oflayarak yemek masasının yanındaki sandalyeye oturduğumda oda diğerine oturdu ve bana döndü.

-Ne yemek istersin?

Bana sormasını garipsesemde sonuçta tarifi verecek olan bendim bu yüzden ne yiyebileceğimizi düşünmeye başladım. Hem kolay hemde tadı güzel olan bibimbap geldiğinde aklıma konuştum.

-Bibimbap olurmu? Hem kolay hem güzel.

Kafasını olumlu anlamda salladığında ayağa kalktı.

-Söyle bakalım şef neler gerekiyor malzeme olarak.

Malzemeleri teker teker saymaya başladığımda oda bulup tezgaha diziyordu. Malzemeler çıktığında bende ayağa kalktım ve neler yapması gerektiğini anlatmaya başladım. Pilavı pişmesi için koyduğunda sıra sebzelerdeydi. Doğrama tahtasını birkaç sebzeyi dizip söylediğim gibi doğramaya başladı. Ama çok kalın doğradığı için inceltmek adına bende bıçakların olduğu diğer tezgaha doğru ilerledim. Elim acıyor olsada hafifçe tutarak yardım edebilirim diye düşündüm.

İstediğim bıçağı aldım ve Hyunjin in yanına gitmek için arkamı döndüm. Ama döner dönmez Hyunjin in bedenine çarpmayı beklemiyordum. Şuan çok yakındık, yüzümü kaldırıp yüzüne baktığımda, bana kaşları çatık ve kızgın bir şekilde bakmaya başladı. İyide ben ne yapmıştım ki?
Hem korkudan, hemde yakınlıktan dolayı nefes alamazken o kolumu sertçe kavradı ve bıçağı elimden alırken soğuk ve sert sesiyle konuştu.

-Hala uslanmayacak mısın!? Sana kesici şeyler almamanı söylemiştim. Ne yapacaktın ha!? Beni burada bıçaklayıp kaçacak mıydın?!

Gerçekten güvenini fazlasıyla sarsmıştım. Ama ben şuan sadece yardım etmek istemiştim. Şuan ki sertliği beni korkuturken gözlerim doldu her bir kelimesinde ve gözyaşlarım yanaklarıma doğru yol çizerken sadece daha fazla kızmaması ve kendimi açıklamak adına ağlarken, titreyen ve korktuğum belli olan sesimle konuştum.

-B-ben sa-sadece  yardım edec-cektim. Kalındılar.

Korkarken titreyen ellerimle yüzümü kapattım. Filmlerdeki gibi güçlü bir yapım yoktu, hem fiziki hemde ruhen. Ağlamam ile hıçkırıklarım birbirine karışmıştı. Şuan sadece yok olmak istiyordum. Psikolojik ve fiziken çok yorgun ve çökmüş durumdaydım. Ve bu beni doldurmuş, böyle en ufak şeyde ağlamama sebep olmuştu. Bunların tek suçlusuda babamdı.

Titreyerek ağlarken, kollarımda ve sırtımda oluşan baskı ve sıcaklıkla Hyunjin in bana sarıldığını hissettim. Bana sıkıca sarılıyor, kafasını kafamın üstüne koymuş ve saçıma minik ve masum öpücükler bırakıyordu. Ardından kısık ve ince sesiyle konuştu.

-Ben özür dilerim... Yanlış anladım. Fazla ileri gittim özür dilerim.

Dedi ve yeniden saçıma öpücük bırakıp omuzlarımdan beni tuttu ve benden biraz uzaklaşıp ellerimi aşağı indirdi. Ardından minik saçlarımı arkaya itti ve kendi elleriyle gözyaşlarımı sildi.

-Özür dilerim ağlama lütfen. Pişmanım...

Dedi ve yeniden bana sıkıca sarıldı. Ellerim yanda  boş dururken bende kollarımı kaldırdım ve beline sarıldım. Şuan ihtiyacım olan tek şey sarılmakmış gerçekten. O kadar iyi gelmiştiki. Kafamı göğsüne yan bir şekilde yaslarken gözlerimi sıkıca kapattım ,daha sıkı sarıldım ve kokusunu içime çektim. Rahatlatıcı ve huzurlu kokusunu içime çektim...

Kokusu beni iyice mayıştırırken uykumun geldiğini hissettim ve kafamı biraz yukarı kaldırıp yüzüne bakarken mırıldandım.

-Aç değilim. Sadece uyusak?

Dedim kısık sesimle ve onun bana sunduğu tebessümü izledim.

╭──────༺♡༻──────╮
Evettt nasıldııı?
Yakınlaşmalar başladı.
Günlük 1 bölüm atmaya
karar verdim.
Ama bazen istersem
Daha fazla bölüm
Gelebilir.

Bir sonraki bölüme
Kadar sağlıcakla ve
Mutlu kalın
Öpüldünüzzz<3333
╰──────༺♡༻──────╯

Mafia Love || Hwang HyunjinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin