Bölüm Dokuz: Baba

19 6 0
                                    

Anılarım gözlerimde canlanıyordu. Gözlerim her saniye daha da doluyor, bulanıklaşıyordu. Dizlerimin üstüne çökmüştüm. İçim çığlık atmak istese bile bunu yapamazdım. Öğrendiğim terbiye insanları rahatsız etmek değildi sonuçta. Böyle bir alanda bağırsam herkes duyardı.

Taehyung

T: Jungkook...?

Balkona çıkmış etrafa bakıyordum. Jungkook yoktu. Telefonla aradığımda bile açmıyordu.

Namjoon aranıyor...

Rm: He?

T: He ne ya? Her neyse. Jungkook hiçbir yerde yok, aradığımda da açmadı.

Rm: Nasıl ya?

T: Bilmiyorum. Dalga geçtiğim için alındı mı acaba?

Rm: Olabilir. Ama o da dalga geçti demiştin.

T: Doğru... Fakat biraz ciddi gibiydi.

Rm: Bence iş yerine git.

T: Of şuan iş yerine gitmektense onunla olmayı yeğlerim.

Rm: Salak, poligona git. Belki oradadır. Hoş zaten oradan ayrıldığı yok.

T: Mantıklı.

Dııtt... dıtt...

Rm'in dediği gibi poligona gitmiştim. İçeri girdikten sonra birkaç adım atarak ilerledim. Beni durduran şey, Jungkook'u ağlarken ve yanında bir kadın onunla konuşurken görmek olmuştu. Etraf darmadağınıktı. Yere yığılmış metal dolabın arkasına saklandım.

Jk: Anne, sen de biliyorsun. O benim diğer parçamdı. Öbür parçam da sensin tabii. İnsanın bir tarafının yanıp kül olurken diğer tarafının gülmesi ne kadar acı biliyor musun?

A (annesi): Bilmez miyim... Bak, ileride bende gideceğim. Bu sefer iki tarafında yanacak ama bunu sen yakacaksın. Bedenin bir bina, organların ise oda. Bu binanın kontrolü tamamen sende. Sallarsan yıkılır, ateş açarsan yanar. Ve sonrasında tüm bunları ben yaptım diye pişmanlık duyarsın.

Jk: Peki ya ben değilde başkası yakarsa?

A: Yine kontrol sende. Ya ateşi söndürürsün ya da ağlamaya devam ederek yangını büyütürsün. Bu bina senin Jungkook, unutma. Yıkılırsan tekrar inşa et.

Jungkook başıyla onaylamıştı. Bu saçma benzetmeler açıkçası beni de motive etmişti. Annesi Jungkook'un saçını okşadıktan sonra ayağa kalktı.

Işık hemen sağımdan vuruyordu. Gölgemin yere yansıdığını yeni fark etmiştim fakat çok geçti. Jungkook fark etse de bir şey dememişti ama annesi gözlerini kısarak buraya ilerliyordu. Elindeki tabancayı buraya yöneltiyordu. Her ne kadar çekilmeye çalışsamda kaçacak yol yoktu.

A: Kim var orada!

Adımları yanımda son bulmuştu. Silahı alnıma doğrultuyordu. Gözleri, nefesi öfkesini belli ederken bedeni titriyordu.

A: Ne işin var burada!?

Dedi dişlerini sıkarak. Teslim olmuştum.  Ellerim havada kilitlenmişti sanki.

T: B, ben-

A: Kalk ayağa ve geç şu ortaya!

Ayağa kalktım. Bahsettiği yere geçtim.  Gözleri benden hiç ayrılmamıştı.

A: Ne işin var burada?

Jk: Anne, onunla anlaşma yaptık. Nasıl kendini koruyacağını falan öğretiyorum.

A: Babanı öldüren soyuna yardım mı ediyorsun!

Jk: Hayır, öyle değil...

Jungkook dans dışı ne yaptıysak anlatmıştı. Annesi bazı durumlarda hüzünleniyor, mutlu oluyor ya da tekrar sinirleniyordu.

A: Anlaşıldı. Bu aramızda kalıyor fakat, bir yakınlığınızı görürsem sizi paramparça ederim. Ayriyetten bütün soyunuza bu konuyu yayarım, anladınız mı?

Jk&T: Evet.

A: Güzel. Ben eve gidip duş alacağım. Açsanız eve gelin, güzel yemekler pişirdim.

Anlaşmadan önce şeytana dönen kadın şimdi melek olmuştu, şaşırtıcı.

PØLİGØN -Taekook-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin