Zaman: Sabah 5.
Mekan: Ev.Salonda koltukta oturuyordum. Duvarları kaplayan kocaman pencereler, salonu yansıyan güneşle aydınlatıyordu. Kafamı geriye yasladım. Elimi cebime attım. Paketi çıkarttım.
Jk: Çakmak?
Paketin içine baktım kafamı kaldırıp.
Jk: Lan!
Doğrulup etrafa bakındım. Ayağa kalkmış; masaları, odaları, koltukları, yatağı... ne varsa arıyordum.
Jk: Hassiktir ya! Çakmağı yere bıraktım ve almadım! Ve en son Taehyung oraya oturmuştu...
Abim, arıyor...
Arama açıldı.Jk: Efendim?
Jh: Jungkook, babamız...
Jk: Ne olmuş babamıza?
Jh: Ölmüş.
Bir süre gözlerim bir yere kilitlenmişti. Elimdeki sigara paketine baktım. Paketi kapatıp yere attım.
Jk: Orospu çocukları!
Jh: Çakmağını kaybettin değil mi?
Jk: Evet, babamın çakmağıydı! O kadar kullanma demişti...
Jh: Ben kapatıyorum Jungkook, kendine iyi bak. Dikkatli ol.
Jk: Tamam, sende.
Arama sonlandırıldı...
Hem babamı, hemde ondan kalan tek hatırayı kaybetmiştim.
****
Jk: Baba, şu kuşa baksana ne tatlı!B(babası): Evet! Yakalamak ister misin?
Babama bakıp başımla onayladım. Elimi sıkıca tuttu. Koşarak kuşların peşinden gittik. Babam bir tane kuş yakalamıştı. Kanatlarından tutmuştu uçmasın diye. Kafasını bana yaklaştırdı. İşaret parmağımla kafasında tüyleri bir ileri bir geri dağıtıyordum. Babamın bana olan bakışları beni daha da mutlu ediyordu. Gözleri parlıyordu resmen...
*****
Tekrar o kuşların olduğu yoldan geçiyordum. Bu sefer kuş değil sadece dökülen yapraklar vardı. Her ne kadar güneş açsa bile, benim için hava yağmurluydu. Ağacın bir kenarına oturdum. Yaşlarım her saniye daha dayanılmaz hâle geliyordu. Dolan gözlerimden en sonunda yaşlarım akmıştı. Kafamı ağaca yasladım...
Gözlerimi araladığımda üstüme bir ceket atılmıştı. Zaten ceket giymiştim. O zaman, bu kimindi?
T: Selam.
Dedi soğuk bir sesle. Yanıma oturdu. Kendimi ondan biraz uzaklaştırdım.
Jk: Ne var?
Yumruk yaptığı elini bana gösterdi. Avucunu açtığında çakmağımı görmüştüm. Hızlıca aldım. Gazı bitmiş mi diye bakıyordum, bitmemişti.
Jk: Sağol.
Şapkamı çıkartıp yere koydum. Üstüme serilmiş ceketi ona uzattım.
Jk: Al şu ceketini, her yerim sen koktun.
Bir cekete bir bana baktı.
T: O ceket benim değil ki.
Ceketi burnuma yönlendirdim. Kokuyu içime çektim.
Jk: Çünkü Suga'nın.
T: O kim?
Cevap vermeyip ayağa kalktım. Ceketin yaka kısmına işaret ve orta parmağımı yerleştirip omzundan sarkıttım. Şapkamı geri taktım. Çakmağı cebime koymuştum.
Jk: Görüşmemek üzere.
Dedim omzumun üstünden bakarak. Tekrar karşıma bakıp ilerledim. Gün batımı olduğu için, güneşin turuncumsu ışığı etrafı aydınlatıyordu. Son sigaramı yaktım ve ilerledim...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PØLİGØN -Taekook-
FanfictionBirbirine kin besleyen Jeon ve Kim soylarının en küçük torunları Jungkook ve Taehyung idi. Partide yaşanan bir kavga sonucu bu iki soy ağır yaralanmıştı. Jungkook, annesinin çalıştığı yerde çalıştığı için silah kullanmayı adı gibi biliyordu. Fakat...