Zaman: Akşam
Mekan: Jungkook'un Annesinin Evi.Annesi dediği gibi duş almaya gitmişti. Jk ile ben karşı karşıya masaya oturmuştuk. Parmaklarım birbirine kenetlenmiş şekilde dudaklarımla temas ediyordu. Masaya bakmış düşünüyordum.
Jk: Sanki büyük bir belada değilmişiz gibi başımızı tekrar belaya soktuk.
T: Benim suçum.
Jk: Deli. Senin suçun değ-
T: Benim suçum Jungkook, savunmana gerek yok.
Jk: Bana bak, bugün arkadaşız diye bana böyle ters ters yaklaşamazsın. Samimiliğimizin tekrar bozulmasını mı istiyorsun?
Gözlerim masayla olan dikkatliğini çekmiş, Jungkook'a bakmıştı.
T: Bunu diyen kişi de şuanda bana sert çıkıyor. Eğer çok istiyorsan giderim Jungkook, zaten annen bile beni istemiyor anlaşılan.
Jk: Gebermek istiyorsun herhalde!
A: Kafanıza terlik istiyorsunuz herhalde!
Gelen sesle ikimizde susmuştuk. Ancak bakışlarımız susmamıştı. Masaya yemekler çoktan koyulmuştu.
A: Buarada adım Jeon Lottie.
Jk: Annemin annesi İngiltereli, babası ise Koreli.
T: Neden kendinizi birine tanıtırken sürekli Jeon diyorsunuz.
Jk: Soy adımız olduğu için olabilir belki de!
L: JUNGKOOK! Pardon...
Jk sinirinden patlamak üzereyken Bayan Lottie'ye baktı.
L: Bizim soyumuzda bu bir gelenek oğlum. Kendini tanıdığına bile tanıtırken soy adını bastıra bastıra söylersin.
T: Anladım. Böyle cevap vermek kolaymış...
Mesajı kime vermek istediğimi belli etmek amaçlı Jk'a baktım. Gözleri beni bulduğunda yemeğime döndüm. Bir süre sonra, doydum, dedi ve ayağa kalktı. Odasına çekilmişti.
L: Kusura bakma, ona bağırdığımda hep böyle olur. Eski bir olay... Ben bir bakıp geleceğim. Tekrardan özür dilerim.
T: Sorun değil Bayan Lottie.
Bayan Lottie Jk'un odasına ilerlerken, bana anne diyebilirsin, diye seslenmişti. Daha sonra odaya girdi.
T: Anne mi?...
Hafif sırıttım ve yemeğime döndüm. Çatala batırdığım yemeği ağzıma atacakken Lottie tekrar gelmişti.
L: Jungkook seni çağırıyor. Seninle konuşması gerekmiş.
T: Kendisi gelip çağıramıyor mu? Ayakları var diye hatırlıyorum.
L: İnatçı işte.
T:Gideyim bakalım.
Çatalı tabağa koyup kalktım. Jk'un odasının kapısını tıklattıktan sonra içeri girdim, kapıyı kapattım.
T: Ne var?
Jk: Masada yaptığın o saçmalıklar neydi?
T: Asıl seninkiler neydi Jungkook? Gebermek istiyorsun da ne demek? Pamuk gibi annene öldürecekmiş gibi baktın ya! Poligonda seni kendine getiren annene terbiyesizlik ettin. Doymuşmuş! Tok olmadığını biliyorum. Burada bekle, tabağını getireceğim.
Kapıya dönüp gidecekken, dur, demesiyle istemsiz hareketsiz kalmıştım. Arkamı döndüm tekrar.
T: Ne?
Jk: O benim gerçek annem değil, her ne kadar öyle görünse de... Babamı severim evet ama zamanında kötü bir olay yaşanmıştı. Babam bir gün bara gitti ve gördüğü şey gerçek annemin sadece adamların olduğu bir masada dans etmesiydi. Babam sinirle bardan çıktı ve önüne gelen insana sataştı. Tabii işler sonrasında silahlı kavgaya dönmüştü...
Sinirli yüzüm gittikçe yumuşuyordu. Sanırım, biraz pişman oluyordum.
Jk: Annemle babam boşandılar. Annem o sırada bana hamileymiş. Ben doğduğumda babam beni ilk başlarda istememiş fakat sonrasında annemin barda neler yaptığını hatırladığında beni gelip almış. Acaba hatırlamasaydı alır mıydı? Her neyse. Sonrasında da zaten bu kadınla evlenmiş, Lottie ile.
T: O yüzden babana bu kadar çok ağladın. Fakat hâlâ sinirliyim. Bayan Lottie'nin bir suçu yok.
Jk: Eskiden beni umursamazdı. Bana silah eğitimi verecek hatta yüzüme bakacak tahammülü yoktu. Abimle olan sohbetimi, gülüşümü vesaire gördüğü zaman ısınmaya başlamıştı.
T: Ha...O zaman Bayan Lottie'nin eski bir olay dediği buydu. Sana bağırdığı zaman odana kaçardın ve gelmesini beklerdin, özür için.
Jk: Evet. Ama hiçbir zaman gelmedi.
T: Özür dilerim.
Şuanlık masadaki o sohbeti umursamasam daha iyiydi. Babasını kaybetmişti ve annesiyle olan anısını tekrar hatırlamıştı. Sinirlenmesi normaldi. Gerçi, annesinin olayı ne zaman aklından çıkmıştı ki acaba...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PØLİGØN -Taekook-
FanfictionBirbirine kin besleyen Jeon ve Kim soylarının en küçük torunları Jungkook ve Taehyung idi. Partide yaşanan bir kavga sonucu bu iki soy ağır yaralanmıştı. Jungkook, annesinin çalıştığı yerde çalıştığı için silah kullanmayı adı gibi biliyordu. Fakat...