¹¹

420 59 27
                                    

Atölyenin içini aydınlatan ışıkla uzandığım tahta parçasında hareketlendim. Yattığım yer oldukça sert olduğundan tüm vücudum tutulmuş haldeydi.

Üzerimde tanımadığım-
Hayır, kesinlikle tanıdığım birinin ceketi vardı. Hyunjin buradaydı ve ceketini de benim üzerime örtmüştü.

Sinirle olduğum yerden doğruldum. Hem evden atan oydu şimdi de vicdan mi yapıyordu?
Uyanır uyanmaz sinirden bir baş ağrısı saplandı.

Şuan büyük ihtimalle dans sınıfındaydı. hızla olduğum yerden kalkıp resim atölyesinin kapısına ulaştım. Kapıyı tam açacakken biri benden önce davrandı.

Gelen kişi Jisung'du.
Beni görmesi ile sıkıca sarılmıştı.
Uzun süre cevap vermediğim için oldukça endişelenmiş duruyordu.

Şuan aklımdaki tek soru benim burda olduğunu nasıl anlamıştı.
Benden ayrıldığında soruyu sordum.
"Sen nasıl buldun beni?" Dediğimde bir süre duraksadı.

"Sana gece yazdım. Cevap vermeyince uyuduğunu düşündüm fazla ustelemedim. Sabah da yazdığımda ve aradığımda cevap alamayınca endişelendim. Bende Hyunjin'i aradım. O da şey dedi
-nasıl yani Jeongin gece senin yanına gelmedi mi? Dedi.
Bende tam hayır dediğim an telefonu kapattı.
Sabah her yeri aramış seni bulmak için en sonda burası aklına gelmiş. Seni bulduktan sonra da beni aradı."

Sinirden gülmeye başladım.
"Hem evden kovan kendi hemde nerede diye endişeleniyor mu birde?" Sakinleşmeye çalışırken jisung daha yeni yeni aydınlanma yaşıyordu.

"Hyunjin seni evden mi kovdu!" Diye bağırdığında hızlıca atölyeden çıktım.

Sinirden delircek durumdaydım hem evden koyup hem vicdan yapıyor. Verdiği sözleri satıp aklınca intikam alıyordu.

Ben hızla dans sınıfına girdiğimde Jisung arkamdan geliyordu. Hızla içeri girdiğimde gördüğüm manzara ile adımlarım durdu.

Şuan Hyunjin ve Jinni dudak dudağaydı. Onlar da gelen sesle yavaşça birbirlerinden ayrılmışlardı.
Çatılı olan kaşlarım daha da çatılmış onlarda birbirlerinden adım adım uzaklaşmışlardı.

Adımlarım Hyunjin'e doğru ilerledi. Onun dudağındaki ruj izleri iğrenmeme sebep oluyorken elinin tersiyle dudaklarını temizledi.

Ben ise yaptıklarına sinirim artarken elimdeki ceketini sinirden bir yerlere fırlatmıştım.
"Kovduktan sonra hicbirsey olmamış gibi davranmaya mı çalışıyorsun! Dün söylediğin o ağır laflardan sonra böyle davranarak kendi vicdanının falan mi rahatlattığını düşünüyorsun!"

"Sana düzgünce söyledim yapmadın." Diyerek kendini savundu.

Hah, hem suçlu hem güçlü

Başımı eğerek gülmeye başladım.
"Eşyalarını topla ve kendine kalacak bir yer bul bulamazsan da birinin altına gir demek düzgünce mi olmuş oluyor?"

"Verdiğin sözü doğru düzgün tutmayı bilseydin o kadar içip de sert konuşmazdım seninle."

Asıl kendisinin suçlu olduğu konuyu açarak beni haksız düşürecekti.
"Sadece resim dersi verdim Hyunjin! Ama sen ne yaptın, verdiğini sözlerin hepsini birine sattın."

"Sadece resim dersi veriyor gibi durmuyordun."

"Sen ne saçmalıyorsun!" Elimde kalacaktı sinirden deliriyordum. Üzerine doğru yürümeye başladım, sinirden gözlerim dolu dolu olmuştu.

Jisung kolumdan tutup çekiştirdi.
"Bırak şu piçi mal mal konuşuyor işte. Gidelim hadi" dediğinde Hyunjin de arkasını dönüp yerdeki ceketini almak için eğilmişti.

Jisung beni çekiştirirken kabullenip onunla beraber sınıftan çıktım.
Jisung hızla resim atölyesine girip valizimi alıp gelmişti.
Gözlerimin doluluğu yüzünden bir kaç yaş yanaklarımdan süzülüyordu.
"Hadi bana gidiyoruz" dedi.

"Gelmem ben, sen git." Dedim.

"He burada kal da donarak öl. Saçmalama! Geliyorsun benimle."kolumu tuttu çekiştirmeye devam etti.

Fakülteden çıktığımızda kapıda Minho'nun arabası vardı. Minho arabadan inip bagajı açtı ve valizi koydu.
"Neden bu kadar geciktiniz? Ayrıca sana ne oldu?" Diye sordu bana bakarak, gözlerim kesin kıpkırmızı olmuştu.

Jisung cevap verdi. Çünkü ben şuan ölü gibiydim ve konuşacak halim yoktu.
"Tartıştı ikisi." Diyerek kısaca cevap verdi.

"Gidelim hadi." Dediğinde hepimiz arabaya bindik. Ben arka koltuğa geçmiş cama yaslanmıştım. Jisung da şoför koltuğunun yanındaki yolcu koltuğuna geçmişti.

Yol boyu ağzımı bıçak açmadı. İkisi de sürekli sorular sorsa da sadece sessiz kalmıştım.

Kısa bir süre ardından Jisung'un evine gelmiştik. Kapıda Seogu bizi karşılamıştı.
"Jeongin! Hoşgeldin." Diyerek son derece enerjik ve mutlu şekilde konuşmuştu.

tebessüm ederek "hoşbuldum" dedim.

Hepimiz içeri adımlarken Seogu tekrar konuşmuştu. "Hoşgeldin enişte." Dedi Minho'ya

Minho sırıtmaya başlarken Jisung Seogu'ya vurmaya başladı.
"Hoşbuldum baldız" dedi gülerek.

Salona girdiğimizde Seogu işi olduğunu söyleyerek evden çıkmıştı. Jisung'da boş olan bir odayı bana ayarlamaya gitmişti. Minho'da ona yardım etmeye.

Salonda bir tek ben kalmıştım, bende lavaboya gitmek için ayaklandım. Lavabonun nerede olduğunu bilmediğimden Jisung'a sormak için odaya doğru ilerledim. Fakat içerden gelen seslerle kapıyı çalmaktan vazgcetim.

Jisung konuşuyordu, "böyle dedi işte şerefsiz. Saçma sapan davranıyor, bir dediği bir değdiğini tutmuyor." Demişti

Minho konuştu. "Jisung. Jeongin'in bilmemesi gereken şeyler var. Hyunjin'in böyle davranmasının bir sebebi var."

Jisung sinirle çıkıştı "bu yaptıklarının nasıl bir sebebi olabilir ki amınakoyayım. Ayrıca sen neden bir anda bu çocuğu savunuşa geçtin"

Minho konuştu. "Hayır onu savunduğum falan yok. Geçen gün  Hyunjin beni yanına çağırdı birşeyler anlattı ama söyleyemem işte, Jeongin'in şuanlık bilmemesi gerek, zamanı gelince kendi söyleyecektir. Ama şuan kafası karışık sadece kendini Jeongin'den uzaklaştırmaya çalışıyor."

Jisung
"İyi de bunu neden yapıyor sevmiyor muydu Hyunjin bu çocuğu. Ne oldu da birden böyle oldu."

Minho ardından derin bir nefes verdi ve konuştu.
"Birşeylerin farkına vardı sadece... her neyse daha fazla uzatmayalım konuyu."

Kapıdan hızla uzaklaşarak tekrar salona geçtim ve koltuğa oturdum.
Aklım karmakarışık olmuş, kafayı yiyecektim.

Böyle davranmasının nasıl bir sebebi olabilirdi, beni kendinden uzak tutmasına sebep olacak şey ne olabilirdi.
Kendisinden soğutmaya çalışıyordu ama neden işte?

Dakikalarca yeri izleyerek nedenini düşünsemde asla bir sonuca varmıyordum. Aklıma gelebilecek hiçbir neden yoktu.

Önceden benden uzak durmasının sebebinin insanların yanlış anlıyor olmasından dolayı olduğunu söylerdi ama başka bir sebep vardı demek ki. Peki bu neydi?
Ben mi birşey yapmıştım ki?

Düşüncelerle iyice kafamı bunaltırken ikisi içeri girdi.
Jisung kahvaltı hazırlamak için mutfağa girdi Minho ise yanıma oturdu.
Bana döndü.
"İyi misin?" Diye sordu.

Cevap olarak kafamı asağı yukarı salladım. "Tam olarak ne oldu Jeongin?"

Derin bir nefes verdim ve olanları başından sonuna kadar anlattım ama anlattıklarımı düşünürken bile aklımdaki soruya yanıt bulamadım.

Dün olanlar da o soruya cevap vermiyordu. Kendisinden uzak tutma sebebini ortaya çıkarmıyordu.

   

other, hyunin Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin