¹²

414 58 22
                                    

Tam iki haftadır Jisung ve Seogu ile beraber kalıyordum, onların evinde. Bu iki hafta harika geçmişti kafam aşırı dağılmıştı arada geziyor, dışarı çıkıyoruz bazen sabaha kadar oyun oynuyoruz arada gece boyu içip deli gibi sarhoş oluyorduk.

Ortam o kadar iyiydi ki çok daha yakın olmuştuk. Seogu ile de aramız baya iyi olmuştu. Minho da benimle beraber iki haftadır burada kalıyordu ve suan resmen üzerime çıkmış horlayarak uyuyordu.

Her ne kadar üzerimden itmeye çalışsam da asla gücüm yetmiyordu. Bir kaç dakika ardından kaldığımız odanın kapısı açılmıştı. Gelen Seogu'ydu.
"Lan- Jisung! Bu pic seni aldatıyor amına-"

Seogu'ya işaret ediyordum eğer bir an önce bu ayı üzerimden almazsa ölecektim. Bir türlü uyanmak nedir bilmiyordu.

Jisung'un bir anda odaya dalmasıyla bağırdım.
"Ya ne bakıyorsunuz kaldırın şu ayıyı üzerimden"
Dediğimde ikisi de Minho'ya kaldırıp kendi yatağına götürdüler.

Bende derin bir nefes alıp tekrar uyumak için yorganın içine yumulduğumda biri gelip yatağa oturdu ve kafama kadar çektiğim yorganı aşağı doğru indirdi.

Gözümü kısarak baktığımda o kişi Seogu'ydu.
Birbirine girmiş olan saçlarımı düzeltmeye başladı. Yüzümdeki saçlarımı tamamen çektiğinde gülümsedi.
"Çok tatlısın" Dedi yanaklarımı sıkarak.

Aklıma o geldi -hyunjin- tebessüm eden suratım iyice düştüğü sırada Seogu bana yaklaşıp burnumun ucuna bir öpücük bıraktı. Geri çekilirken yüzünde kocaman tatlı bir gülümseme vardı. Yanlarındaki belli belirsiz gamze ve güldükçe küçülen gözlere sahipti.

Tamamen uzaklaştığı sırada diğer taraftan "oo" sesleri duyuldu.
Kafamızı o yöne çevirdiğimizde Jisung'un elinde telefon bizi çekmiş, Minho ise "ooo" demeye devam ediyordu.

Göz devirip yatağın kenarında duran ufak yastığı Minho'nun suratına fırlattım.

Oradan Jisung mızmızlanmaya başladı
"Ya çekemedim! Seogu en baştan öp bakayım" dediğinde doğrulup kafamın altındaki yastığı da ona fırlattığım an odada telefon sesi yankılanmaya başladı.

Yanımda duran telefonuma eğildiğimde arayan kişinin Hyunjin'in annesi olduğunu fark ettim. Kaşlarım çatıldı, beni neden aradı diye sorgularken yataktan kalkıp banyoya girdim ve kapıyı kilitledim.

Çağrıya cevap verip telefonu kulağıma götürdüm.
"Alo Jeongin" dedi hafif endişeli bir sesle.

"Jihyeon teyze?" Dedim şaşkınlıkla sesi beni de endişelendirmeye başlamıştı. Hızlı nefes alışverişleri panik ediyordu.

"Oğlum, Hyunjin yanında mı? Ulaşamıyorum bir türlü."

Derin bir nefes verdim. "Hyunjin'in yanında değilim suanlık arkadaşımda kalıyorum ama endişelenmeyin uyuyordur." Dedim.

"Dünden beri ulaşamıyoruz Jeongin. Telefonu kapalı, şarjı bitmiştir diye düşündük ama hala haber yok... Kesin birşey geldi başına "
Arkadan annemin sesi gelemeyen başladı. Sakinleştirmeye çalışıyordu Jihyeon teyzeyi. Ardından annem telefonu aldı ve benimle konuşmaya başladı.

Seul'e geleceklerdi, içi rahat etmiyordu hem uzun zamandır da görmüyorlardı bizi.

Telefonun kapatılmasının ardından hızla Minho'nun yanına gittim. Hepsi şaşkın şekilde bana baktı
Minho konuştu "rengin atmış senin, noldu?"

Ne dediğini umursamadan sordum. "Hyung, Hyunjin'le en son ne zaman konuştun?"

Kaşları çatıldı "sanırım bir hafta önce"

other, hyunin Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin