Hepsinin masumca dilekleri vardı ve bunlar gerçekleştirelemeyecek şeyler değildi. Ye Ji Hoca'nın yardımıyla, cezaevinin müdürünü ikna etmem daha kolay olmuştu.
MJ: "Hey Yeo küçük çantan yetmeyince bavul getirmeye mi karar verdin ve bugün neden bu kadar şıksın?"
YS: "Çünküü size bir sürprizim vaar! Ne tarz giyinmeyi sevdiğinizi bilmediğimden dolayı dolabımdaki kıyafetlerin yarısını getirdim. Umarım beğenirsiniz ve size olurlar."
YC: "DIŞARI MI ÇIKIYORUZ YANİİ?"
YS: "Hıhımm."
Herkes bavulun etrafına toplanıp kendine göre bir şeyler seçmeye çalışıyorlardı çok heyecanlılardı ne yapacaklarını bilemiyorlardı resmen. Köşede oturmuş diğerlerinin giyinmesini beklerken Jongho yanıma geldi. Ne çabuk giyinmişti böyle?
"Uzun zamandır hapishane üniforması dışında bir şey giymiyorum, o yüzden ben pek emin olamadım, olmuş mu sence?"
Baştan aşağı Jongho'yu süzdüm. Üstünde beyaz badi ve kahverengi çizgili süveter vardı, altına ise krem rengi pantolon giymişti. Giydiği süveteri o kadar sevmezdim çünkü üstümde istediğim gibi durmuyordu ama Jongho'ya çok yakışmıştı. Pantolon boy farkından dolayı biraz kısa gelmişti ama ona rağmen asla sırıtmıyordu.
Gülerek "Ayıcığa benzemişsin." dedim.
"Yine mi bu konu? Ben gidip üstümü değiştiriyorum."
"Hepimiz hazırız artık gidebiliriiiz!"
Yi Chan'ın muhteşem nidasıyla Jongho olduğu yerde kalmıştı ve ben gülmemek için yanağımı dişliyordum.
"Hepiniz hazırsanız çıkalım o zaman."
"Gülme!"
"Gülmüyorum, hadi ilerle."
Hep birlikte dışarı çıkarken birinin beni izlediği hissine kapıldım, kafamı çevirdiğimde ise Azrail denen kişiyle göz göze geldik. Bakışlarında anlamlandıramadığım bir şeyler vardı ve bu ürpermeme neden olmuştu. Belki de Yi Chan'ların anlattıklarından dolayıdır.
Bir el, elimi tutup çekene kadar durduğumu bile fark etmemiştim. Elimi tutan kişi Jongho'ydu ve Azrail şimdi de ikimizin ellerine bakıyordu. Ne bu Azrail denen kişiyi ne de Jongho'yu anlayamıyordum, ne yapmaya çalışıyorlardı?
"Nereye bakıyorsun?"
"Hiç, hiçbir yere bakmıyorum."
"Ah bir de yalan söylemeyi becerebilsen."YC: "Arkadaşların da mı bize eşlik ediyor Yeos?"
YS: "Şeyy maalesef, onlar arkadaşlarım değil bize eşlik edecek olan sivil polisler."
MJ: "Yi Chan her geçen gün nasıl bu kadar salaklaşabiliyorsun anlamıyorum. Ağh vurmasana!"
Yi Chan utandığı için yanakları kıpkırmızı olmuştu ve bu haline gülmeden edememiştim.
Birkaç saatlik yolculuğun sonunda lunaparka gelmiştik. Aslında ben, onları Seul'deki büyük lunaparka götürmek istiyordum ama buraya bile izin verdiklerine şükrediyorum.
MJ: "Yi Chan sakın bana dileğinin lunaparka gelmek olduğunu söyleme."
YC: "Ehe."YS: "Öncelikle hepinizin bana odaklanmasını istiyorum. Bu verdiğim saatlari kolunuzdan çıkartmayın ve saat dörtte tekrar burada toplanalım. Bunlar biletleriniz, üç saatiniz var dilediğiniz gibi eğlenebilirsiniiz."
İlk başta dışarı çıktıkları için çok heyecanlı olsalar da şimdi heyecanın yerini tedirginlik almıştı. Uzun bir aradan sonra kalabalık ortama karışmak elbette onlar için zor olacaktır.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
STAJYER {Jongsang}
Novela JuvenilSosyal Hizmetler 2. Sınıf öğrencisi Kang Yeosang stajı için altı kişi ile rehabilitasyon görüşmeleri yapacaktır ama içlerinden Choi Jongho'ya karşı hisler beslemeye başlar ve işler karışır... "Altı kişi. Hayatını değiştireceğiniz ya da sizin hayatın...