"Bu dünyada hiçbir şey rastlantı sonucu meydana gelmez." (Kitap: Veronika Ölmek İstiyor)
Kitap okumayalı uzun zaman oluyordu. Oturup saatlerce kitap okumayı özlemiştim resmen ama daha kitabın başlarındayken kapı alacaklı gibi çalmaya başladı. Tabii ki de gelen Wooyoung'tan başkası olamazdı. Söylene söylene yerimden kalkıp kapıyı açtım.
"HI BITCH! Bu arada yaşlılar gibi söylenmeyi ne zaman bırakacaksın?"
"Woo daha sabah derste birlikteydik biraz sal beni ya."
"Ne boş yaptın ya, çekil şuradan da içeri gireyim."
Wooyoung kim beni dinlemek kim zaten ah ah.
"Beeeelki çok önemli bir şey oldu onun için geldim. İnsan az telaş yapar ama yoook, Yeosang efendinin keyfi bölündüğü için anca dırdır eder."
"Nooooldu canım arkadaşım, biricik arkadaşım. Heh söyle bir sorunun mu var? Benden çekinmeyeceğini biliyorum zaten, anlat hadi."
"He önemli bir şey yok ya, canım sıkıldı sadece dememi bekliyorsun di mi ama demeyeceğim merak etme çünkü ben bir şey öğrendim. Bu bizim görüşmeler yaptığımız altı kişi var ya onlar aslında bu sene idam edilecek kişilermiş, sadece idam edilmeden önce son yıllarını biraz güzel geçirsinler diye böyle bir şey yapılıyormuş."
Olduğum yerde kalakalmıştım. Wooyoung ciddi miydi yoksa şaka mı yapıyordu onu da anlayamıyordum ama böyle bir şeyin şakası olmazdı değil mi? Olmamalıydı...
O zaman Yi Chan geçen gün şaka falan yapmıyor muydu, söylediğinde ciddi miydi? O ve diğerleri bu gerçeği nasıl kabullenmişti? Nasıl bir belanın içine düşmüşlerdi de sonları böyle bitecekti?..
"Hey Yeosang kendine gel ağlama, şaka yaptım gerçekten şakaydı sadece tepkini merak etmiştim."
"Wooyoung böyle bir şeyin nasıl şakası yapılabilir? Çok mu komik, eğlendin mi bari?!!"
"Yeos... özür dilerim. Gerçekten tüm samimiyetimle özür dilerim. Böyle bir şey yaşanmamış gibi davranalım olur mu?"
"Wooyoung böyle şeylerin şakası olmaz anla şunu artık! Neyse geç otur. Bir daha da bu tarz şakalar yapmaya kalkma."
"Tamam tamaaa- bu ayıcık da nereden çıktı? Hem, sen peluş oyuncakları sevmezsin ki.
"Jongho verdi."
"Jongho? Sakın bana görüşmeler yaptığın o altı kişiden biri olduğunu söyleme."
"..."
"Ne yani sen şimdi bir suçluya mı aşık oldun oğlum? But mama i'm in love with a criminallll!"
"Woo ne saçmalıyorsun?"
"Bu zamana kadar peluş oyuncaklarla oynamadığın ya da 'aa bu çok güzelmiş.' gibi bir cümle bile kurmadığın aksine 'bu ne böyle çocukça?' diyip peluş oyuncaklara tiksinerek bakmalarından sonra evinde, gözünün önünde bir yerde peluş oyuncak görürsem başka ne düşünebilirim?"
"Hâlâ aynı fikirdeyim sadece bu bir hediye. Sen, sana verilen hediyeleri atıyor musun?"
"Yuh işin içinden fazla kolay sıyrıldın. O zaman tek bir şey soracağım. Jongho'ya karşı bir şeyler hissediyor musun peki?"
"Ne alaka şimdi?"
"Hayır demedinn demek ki şu an tam olarak hislerinden emin değilsin. Hatta ben sana olaya hakim olduğum kadarını özetleyeyim neden böyle bir şey sorduğumu anlarsın. İlk başlarda sen bu çocuktan baya korkuyordun hatta nefret ediyordun amaaa aradan beş ay geçiyor ve bu çocuk sana hediye veriyor sen de kabul edecek duruma geliyorsun."
"Çünkü tanıdıkça o kadar da korkulacak biri olmadığını fark ettim. Sadece Jongho'yla değil diğerleriyle de iyi anlaşıyorum. Sen sadece kendine eğlence aradığın için kafanda kuruyorsun."
Komik bir şey söylemişim gibi birden cırtlak sesiyle kahkaha atmaya başladı, yanlış bir şey mi söylemiştim ki?
"Ben kendime salak derdim ama seninki doğuştan galiba?"
"Woo ne saçmalıyorsun ya?"
"Neyse dediğin gibi olsun, benim şimdi gitmem gerek ama arada kalbinin sesini dinlemeyi de ihmâl etme, hatta aynaya da bakabilirsin sebebini anlamadığım şekilde yanakların al al olmuş."
Wooyoung cümlesini hızlı hızlı söyledikten sonra göz kırpıp yanağımdan makas aldı ve koşarak evden çıktı.
Elimi yüzümü yıkamak için banyoya gittim. Yüzüme biraz su çarpttıktan sonra aynada kendimle göz göze geldim. Wooyoung'a inanmamıştım ama cidden yanaklarım kıpkırmızıydı, bunun Jongho'yla alâkalı olduğunu düşünmüyordum. Öyle değildi di mi?
Yanaklarıma hafifçe vurarak kendime çeki düzen verdim. Wooyoung'du bu, kendine eğlence arıyordu işte.
°°°°
Bugünkü etkinliğimiz de bitmişti ve herkes yavaş yavaş sınıftan çıkarken Jongho tam karşımda oturmaya devam ediyordu. Göz göze geldiğimizde kalp atışlarımın hızlandığını hissettim. Gerçi bu yeni olan bir şey değildi. Lunaparktayken de Jongho'nun yanındayken kalbim hızla atıyordu, yoksa daha önceden de böyle miydim? Ahh ne saçmalıyordum böyle?
Jongho'dan gözlerimi kaçırıp sıraları düzenlemek için ayağa kalktım.
"Benden korkuyor musun?"
Bir anda böyle bir şey sormasını asla beklemiyordum. Anlık sorulan sorunun şokuyla sıranın ayağına takılıp yere düşmem bir olmuştu.
"Yeosang iyi misin, bir yerine bir şey oldu mu?"
Evet yere biraz sert düşmüştüm ama canım hiç acımıyordu sadece kalbim hızla atmaya devam ediyordu.
"Yeosang iyi misin? Bir şey söylesene, yanakların da kızarmış."
"İ-iyiyim iyiyim, havalar soğuk olduğundan üşütmüşüm herhalde hehe."
"Neden kalın giyinmiyorsun? Bugün de çok ince giyinmişsin, tabii hasta olursun."
"Tamam tamam bir dahakine daha kalın giyineceğim şimdi gitmem gerek kendine iyi bak."
Sınıftan nasıl çıktığım hakkında hiçbir fikrim yoktu. Cezaevinin dış kapısından da çıktığımda kendimi duvara yaslayıp derin derin nefesler alıyordum. Bana ne oluyordu böyle? Yanaklarıma dokunduğumda aşırı sıcak olduklarını fark ettim. Acaba hasta mı oluyordum, o yüzden mi böyle hissediyordum?
●~●~●~●
Evdeyken sürekli bölüm yazıp yurda gelince watty'nin yüzüne bakmamam halis midur cjdndnd
Bu sene ilk defa Ramazan'ı evden başka bir yerde geçiriyorum değişik hissettiriyo ama asıl kötü olan şey yemekhane sırası 🤠 iftarı beklerken sahuru yapıcaz nerdeyse jxjdkdks
Bölümün nasıl olduğu hakkında hiçbir fikrim yok umarım güzel bir şeyler yazmışımdır🫡
Öhm neyse diğer bölüm size süprayzım var🌚🌚 onu ne zaman yayınlarım bilemiyorum ama siz yine de beklemede kalın ehehe
Kendinize cici bakın
Seviyorum sizi
Öptüm çok
Muah
🧚♀️✨️😚💖💟💕
ŞİMDİ OKUDUĞUN
STAJYER {Jongsang}
Fiksi RemajaSosyal Hizmetler 2. Sınıf öğrencisi Kang Yeosang stajı için altı kişi ile rehabilitasyon görüşmeleri yapacaktır ama içlerinden Choi Jongho'ya karşı hisler beslemeye başlar ve işler karışır... "Altı kişi. Hayatını değiştireceğiniz ya da sizin hayatın...