Atilla sabahtan hazırlanıp masasına geçmişti, imzalaması gereken saçma sapan belgelerle akşama kadar uğraşmıştı,akşam üstü tam hazırlanıp çıkacakken kapısı çaldı. "Gel" içeri genç bir teğmen girdi, "Komutanım İtalyan bir subayı gizlice girmeye çalışırken yakaladık" Atilla sinirle ayaklandı "Getirin cezasını veriyim" teğmen çıktı ve birkaç dakika sonra iki arkadaşı ve İtalyan subayıyla geri geldi. "Bu subay komutanım". Kumral subay konuştu "Kusura bakma komutan biraz gürültü yaptım galiba" Atilla ilerleyip yanlarına gitti. Subay elleri arkasında bir teğmen tarafından tutulmuş şekilde duruyordu. Komutan subayın arkasına geçip teğmenin tuttuğu elleri çekip subayın canını acıtacak şekilde kelepçe taktı ve onu dizleri üzerine çöktürdü. "Çıkın siz ben sorgusunu yaparım" teğmenler odadan çıktılar.
Artık koca odada sadece elleri kolları bağlı dizleri üstünde duran Alejandro ve ona sinirle bakan Attila vardı.
"Ne işin var burda?"
"Ziyarete gelirim demiştim" çapkınca gülümsedi.
"Alejandro bazı şeyleri çok zorluyorsun"
Kumraldan cevap gelmedi,yüzü düşmüştü. Atilla bir bardak kırmızı şarap doldurdu bir yudum aldı ve devam etti.
"Aramızdaki şey öğrenilirse ikimiz içinde kötü şeyler ol-"
"Aramızdaki şey ne Atilla?"
Sinirle ayağa kalkan genç karşısındakini şaşırtmıştı.
Komutan cevap vermedi,subayın arkasına geçip onu masasına itti. Masaya yasladı ve kelepçesini açtı. Komutandan cevap gelmeyince daha da sinirlendi, farkında bile olmadan bir anda ingilizce konuşmaya başladı Alejandro. Arada Atillayla ingilizce konusuyorlardı.
"What the hell are we, tell me we weren't just friend. That doesn't make much sense! Friends usually don't do that kind of things,huh?"
Basbas bağarmıştı Alejandro.
"Arkadaş değiliz zaten Alejandro, olamayız da sen benim için düşman bir asker olmaktan ileriye gitmemelisin."
Yorgun çıktı Atilla'nın sesi, yorgundu ve korkmuştu çünkü.
"Sana göre neyiz peki?" bir yanı bilmek istemese de bir yanı öyle merak ediyordu ki.
"Aşıklar... olabilirdik az öncesine kadar, ama o lafları söyleyen birinin yüreğindeki sevgiden şüphe ederim..." Atilla onu gerçekten kırdığını anlamıştı, pişmandı.
Kumral subay kapıya yöneldi fakat bileğindeki el onu durdurdu, diğer else belinden onu kavrayıp açmaya yeltendiği kapıya yasladı. Üstüne eğilen komutanla nefesi kesildi, komutan tuttuğu beli iyice kendine çekti. Alt kısımları birbirine değiyordu şimdi. Alejandro'nun aklı başından gitmişti, karşı koyamıyordu.
"Bunlar senin sözlerin değil,tıpkı az önceki sözlerin benim olmadığı gibi. Beni tanıyorsun ben seni çok seviyorum"
Komutan gözü dönmüş gibi düğmelerini açıyordu subayın,subay da onun boynunu emiyordu. İtalyan subayın düğmeleri bitince komutan onun göğüs uçlarını emmeye başladı. Subaysa inim inim inliyordu. Komutan kendini geri çekip hızlıca subayın üstüne bir hırka verdi, subayın anlamsız bakışlarına cevap verdi "Burası olmaz" Tam odadan çıkacakken komutan onu tutuklamış olması gerektiğini hatırladı ve hemen arkadan ellerini tutup onu odanın dışına çıkardı.Kimse görmeden ara sokağa girdiler, Atilla, subayı konaklama merkezi gibi görünen ama her odasında ayrı fantazinin döndüğü bir mekana soktu. Komutan hemen kendilerine bir oda ayarlattırdı,bazı yadırgayan bakışlarıysa hiç önemsemedi. Odalarına çıkınca Alejandro'nun üstündeki hırkayı çıkardı ve o güzel göğüsleri tekrar ortaya çıktı. Subay, kendisi yatakta otururken karşısında soyunan adamın işini kolaylaştırıp pantolonunu çıkardı. İtalyan subay birşey demeye yeltendiyse de olmadı,dudakları vişne rengi dudaklarla engellenmişti. Atilla dudaklarıyla eziyordu pembe dudakları, sonra dilini itti içeri. Kumralın nefes almasına izin vermiyordu. Atilla kendini bu çocuğa karşı koyamıyordu. Yiyip bitirmek istiyordu onu, her bir zerresini tatmak, yiyip bitirmek, dokunmak ama sadece ona dokunmak ve ona dokunan da tek kişi olmak istiyordu. Bacaklarını kavrayıp okşadı, Alejandroysa saç diplerini tutmuş çekiştiriyordu. Biraz sonra Atiila genç adamın bacaklarını iki yana açıp arasına girdi, "Çok güzelsin Alejandro,benim güzelimsin.Yalnızca benim." Bir şeyker değişiyordu, Alejandro'nun boynunu tutup başını kaldırdı ve dudaklarını birleştirdi ama bu öpücükte tutku ve şehvet değil aşk ve özlem vardı. Atilla iki parmağını Subayın ağzına sokup ıslatmasını sağladı, daha sonra ilk parmağını soktu subayın deliğine. "Ahhh" o kadar memnunlardı ki hallerinden. Atilla ikinci parmağı da yollayıp gelgit yapmaya başladı, Subay dayanamıyordu "Vieni amore mio" Atilla sonunda içine girdiğinde gecenin en iyi inlemesini almıştı. Ama gece daha yeni başlıyordu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
düşman asker| bxb (+18)
Художественная прозаKomutan konuştu "Zevcem yok,yarim de yok. İstemem, ihtiyacım da yok." Gözleri tüm gece uyumayıp onu bekleyen subaya bakıyordu. "İhtiyacım olan o" diye geçirdi içinden.