Şoktaydım. Ama hangisinin şokundaydım bilmiyorum. Katilimin beni öpmesimi yoksa onun gibi katil olmak mı? Elimde tacizcinin kanı dudaklarımda katilimin dudakları vardı. Ne kadar saçma bir sahneydi. Şokunu etkisiyle nefes alamıyordum. Zaten dufaklarımın üstünde ki dudaklar bir gün o nefesi kesecek olan adamın dudaklarıydı.
Dudaklarımın üstünde ki baskı giderken gözlerimi yavaşça açtım. Etrafıma baktığımda kimsenin olmadığını gördüm. Yere baktığımda ölü üç beden görmedim. Ne nasıl yani? Ne oluyordu ya? Ben korkarak yere bakarken bir el omzuma dokundu. İrkilip arkamı dönüp geri gittim. Bana şokla bakan iki siyah gözle karşılaştım. "İyimisin? Uzun süredir ayaktasın,bişe oldu sandım. Kusura bakma seni korkutmak istemezdim."dedi mahçupça adamı baştan aşağı süzdüğümde katile benzettim vücut yapısını ama yüzü şeye benziyordu avukata. Korkum iyice artmıştı adama bişe demeyip hemen kaçtım oradan.
Ne zamandan beri koşuyordum bilmiyordum. Issız bir sokakta durunca bir evin kapısını çaldım telefon isteyip Merti arayacaktım. Kapı açıldığında iri yapılı 190 boylarında 30 larında bir adam kapıyı açtı. Bana gülümseyip "İçeri gel."dedi kapıdan çekilip. Ben çığlık atıp koşmaya başladım tekrardan. Noluyordu bilmiyorum aklımı kaybetmek üzereydim. Koşarken birine çarpmamla yere düştüm. Kafamı kaldırıp çarptığım kişiye baktım. Ve bir şok daha yaşadım. Öldürdüğüm...öldürdüğüm adamdı bu. Tek farkla üstü düzgün saçı dağılmamış mahçupça bana bakıyordu elini bana uzattığında eline bakıp bağırdım. Ona bakmayıp kaçmaya başladım tekrardan.
Bu sefer bir deponun önünde duruyordum. Deponun içine girince bağırma sesleri duydum. Başıma bela almamak için geri dönüp kapıyı açmaya gittim. Kapının kulpu yoktu! Gözlerim büyütüp arkamı döndüm. Hayır...hayır...HAYIR! Yine,o yeşil gözleri gördüm. Çığlık attım avazım çıktığı kadar. Gözlerim kapalı çığlık atıyordum. Biri beni çağırıyordu. Sallanıyordum, depremmi oluyordu?
"HAYIR!"diyerek yataktan fırladım. Etrafıma baktığımda hastanedeydim. Karşımda...ne,nasıl yani rüyamıydı olanların hepsi. Annem elini yanağıma koyup "Bişe yok canım. Kabus gördün doktorun bunların bir süre olacağını söyledi."diyip anlımdan öptü. Nasıl rüya olur? Çok gerçekçiydi...kafam iyice allak bullak olmuştu.
Saatlerdir,dakikalardır,saniyelerdir düşünüyordum. Hava kararmıştı uyandığımda karanlıkmıydı,aydınlıkmıydı bilmiyorum. Tek bildiğim kafayı yemek üzere olduğumdu. Belkide olmuştum bilemem. Kapı açıldı ama ışık açılmadı. Kapıya bakmadım kucağımda oynadığım ellerime bakıyordum. Bir el çeneme dokunup kafamı kaldırdı. Göz göze geldiğimizde gözlerim büyüdü. Tekrar mı kabus görüyordum? Kolumu çimciklediğimde acı hissettim. Kabus değildi,o zaman onlarda kabus değildi demek oluyor. "Benimle geleceksin!"dedi sert sesi. Gözlerim daha da büyürken çenemde ki eli düştü ve cöbünden bir tane mendil çıkarıp burnuma bastırdı. Uykum gelmeye başlamıştı. Birisi beni kucağına aldı ardından kapı açılma sesi geldi. Direniyordum ama engel olamadım bayıldım yada uyudum.
Uyandığımda hastane odasındaydım,yine. Başım ağrıyordu ve kendimi çok yorgun hissediyordum. Aklıma gelenler ile ayağa kalkmaya çalıştım ama kalkamadım. Elimi kaldırdığımda bileğimde zincir gördüm. Üstümde ki çarşafı yere fırlattığımda ayak bileklerimdede zincir olduğunu gördüm. Ellerimi ve ayaklarımı çekiştirirken kapıdan bir doktor girdi ama yüzünde maske,elinde iğne ve üstünde ameliyat önlükleri vardı. Yanıma yaklaşıp iğneyi koluma batırdı aniden. Ben hissettiğim açıyla çığlık attım. "Sen kimsin? Ne yapıyorsun bana? Ne işim var burada? Neresi burası?"diye soruları yağdırırken iğneyi kolumdan çıkarmış bana dönmüştü. Göz göze geldiğimizde yeşil değilde koyu kahveyle karşılaştım. Bana doğru eğilip işaret parmağını maskenin üstünden dudağının üstüne indirdi. "Şşş...sakin ol bu bir rüya sadece. Uyanacaksın birazdan."dedi ve odadan çıktı. Bağırmak istedim ama bağıramadım,konuşmak istedim ama konuşamadım.
"Hihhh."diye uyandım. Nefes nefeseydim. "Ne oluyor? Kafayı yiyecem artık."diye sayıklıyordum. Aynı zamandada hıçkıra hıçkıra ağlıyordum. Etrafa baktığımda bu sefer odamdaydım. Kendi evimdeydim,kendi odamdaydım. Yataktan çıkıp banyoya girdim. Üstümü bile çıkarmadan soğuk suyun altına girdim. Yere oturup ağlamaya devam ettim. Ellerimi zemine vuruyordum,kafamı duvara vuruyordum. Acısını hissetmiyordum bile. Ağlamam şiddetlendikçe "Neden? Neden? Neden? NEDEN?!"diye bağırmaya başlamıştım. Su kapatıldığında ne olduğunu anlamayarak etrafa baktım. Merti gördüğümde şaşkın gözlerle bi bana birde duvara bakıyordu. Yavaşça dönüp duvara baktığımda kan gördüm. Ağlamam dahada şiddetlenip kafamı ellerime gömdüm. Mert beni kucağına alıp odaya götürdü. "Rengin iyimisin? Noldu? Kafan mı kanıyor? Bir yerin ağrıyormu?"diye soru yağdırırken Mert ben ağlayarak ona bakıyordum. Ayağa kalkıp dolabıma doğru gitti. Eline bir tişört,eşofman ve kapşon alıp yanıma geldi. Göz yaşlarımı silip üstümü çıkarmaya başladı. Sıra iç çamaşırlara gelince gözlerini kapatıp dikkatlice çıkardı. Tişörtü üstüme geçirdi ilk sonra eşofmanı zorda olsa geçirdi. Gözlerini açtığında sütgen takmadığım için belli olan göğüs uçlarıma bakıp yutkundu. Normaldi sonuçta arkadaşım olsa bile oda bir erkekti. Kapşonu hemen üstüme geçirip fermarı çekti. "Noldu sana ne bu halin?"dedi az öncekine göre daha sakin bir şekilde. Ağlamam durmuştu. Gözlerimi gözlerine dikip "Bilmiyorum. Bişeler oluyor ve bana herkes rüya diyor ama acıda çekiyorum."dediğimde kaşlarını çattı "Nasıl yani şimdi sen gerçek olduğunu düşündüğün bir şey yaşıyorsun ama sana rüya diyorlar. Öylemi?"dediğinde kafamı salladım sonra kaşlarımı çatıp "Sen neredeydin ne zamandır?"dedim yüksek sesle. "Kızım ben dedim ya iki gün önce yurt dışına gitmem lazım diye. Yoksa unuttunmu?"dedi şaşkınca. Ne...ama ben hatırlamıyorum. Kafayı yedim...kesin kafayı yedim. "Mert ben hatırlamıyorum hiç birşey."dediğimde Mert kafasını sallayıp beni yatağa uzattı sonra yanıma uzanıp beni kendisine çekti. Kafamı göğsüne gömdüğümde Mert yere attığım battaniyeyi alıp üzerimize attı. "Evet söyle şimdi nasıl bir gerçek ve rüya?"dediğinde Mert ona biraz daha sindim.
Herşeyi teker teker anlattım. "Şimdi rüyada acı çekilmiyor sen acı çektiğine göre gerçek olanlar rüya değil. Ama şimdi işler daha kötü oluyor çünkü birisi senin delirmeni istiyor ve ailen buna yardımcı oluyor."dedi Mert. Kafamı kaldırıp Merte bakıp "Yanlız gerçekse onlarda benim ailem değil. Hem...off çok saçma."dediğimde Mert ses çıkarmadı. Kafamı tekrar göğsüne gömdüm. "Mert."diye seslenip ona baktım ama yoktu. Yataktan çıktım ve etrafıma baktım yoktu. Üzerim ıslaktı ama Mert üzerimi değiştirdi. Kafam acıdı sanki bir yere vuruyordum.
Gözlerimi açtığımda banyodaydım. Duvara baktığımda kan gördüm. Kafamı duvara vurup kanatmıştım. Rüyamı gördüm yine ama yine gerçek gibiydi. Delirdim...tertemiz delirdim. Gülmeye başladım. Deli gibi kahkaha atıyordum ki zaten delirmiştim. Az önce ağlamamı yankılandığı duvarlarda şimdi ise kahkaham yankılanıyordu. Kafam ağrıyor ve kanıyordu. Ellerim ve saç dinlerim ağrıyordu. Ama ben delice gülüyordum.
Ay noldu böyle. Kızı deli yaptım. Ama sizi çok şaşırtığıma eminim çünkü bende şaşkınım şuan. Kötüyüm ben kötüyümmmm. Neyse okuduğunuz için teşekkürler sizleri çok seviyorummmm❤️❤️❤️💋💋💋
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAFIZA
Teen FictionGerçeği öğrenme sebebim;bütün bildiğim gerçeklerin aklımdan silinmesiyle gerçekleşti. Gerçeği öğrenmek istiyorsan bütün bildiklerini unutacaksın... Bir hafıza bin gerçeğe neden oldu. Hayatta inandığım herşey yalan olunca kendimide yalan hissettim...