Esaret

122 108 2
                                    

Kafese kapatılmış bir kuş,hayvanat bahçesine haps edilmiş bir hayvan,suçsuz yere hapse atılmış bir mahkumdan farksızdım şu dakikadan sonra. Neden bunları yaşıyorum bilmiyorum tek bildiğim biri yada birileri benim ölmemi değilde sürünmemi istiyor. Yatağa zincirlenmiş bir şekilde uzanıyordum. Burası Halis abinin eviydi. Beni en çok şaşırtan bu olmuştu aynı zamanda da korkutan çünkü yıllar önce Halis abiyle tanışmıştık yani önceden planlanmış bişe olma ihtilali beni çok ürkütüyordu.

Yeni uyanmıştım,öğlendi galiba. Bir kaç kere ayağa kalkmaya çalışmıştım ama olmamıştı. Yarım saat sonra içeri Narinle Halis abi geldi. Onlara doğru tiksintiyle baktığımda Halis abi gülerek "Vay bizim uyuyan güzel sonunda uyandı. Naber Rengin?"dedi. Sonra Narin'e dönüp "Natin sen git buna bir ekmek bide hapları getir."diyip yatağa oturdu. "Ah Rengin kim tahmin ederdi senin böyle çaresiz bir şekilde karşımda zincirlere bağlanmış olacağını."diyerek benle dalga geçiyordu. Çaresiz olmamla dalga geçiyordu. 5 dakika içinde Narin elinde bir ekmek birkutu hapla geldi. Hapı Halis abiye verip yanıma oturdu. Ekmeği ağzıma zorla katmaya çalıştığında direndim. Direnmeme karşılık eliyle serçe çenemi tutup kuru ekmeği ağzıma katmaya çalıştı. Ağzıma bir parça geldiğinde,sinirle yüzüne tükürdüm salyayla karışık.

Çığlık atıp yüzüme iki tokat attı sinirle. Ayağa kalkıp ekmeği bir yere indirip Halis abinin elinde ki hapın içinden birtane çıkardı. Bir elini çeneme koyup ağzımı açtı diğer elindeki hapıda ağzıma kattı. Ağzımı kapatıp boynumu sıkarak yatmamı sağladı. Yuttuğumdan emin olduğunda boynumu bırakıp yanımdan gittiler. Ben ise arkalarından nefessizlikten öksürmeye başladım. Öksürmem bitince vücudumu hissetmeye başlamıştım. Nefes almam zorlaşıyordu,göz kapaklarım benden izinsiz kapanıyordu. Sonrası koca bir karanlık,koca bir yanlızlık.

Yazarın Anlatımıyla

Rengin uyumuştu yada gerçeği söylemek gerekirse beynini uyuşturmuşlardı buda onun bayılmasına sebep olmuştu. Beyinin uyuşturulması çok ciddi sebeplere yol açacak bişedir ama yinede zorla verdiler Rengine. Yaklaşık olarak iki saattir Rengin baygındı. Bu süre zarfında Narinle Halis,Rengin çıldırsın diye onu ormanda terk edilmiş bir eve kitlediler. Halbuki önceden delirmedimi? Yoksa amaç delirtmek değilde acı çekyirmek mi?

Rengin uyanmıştı yada öyle sanılıyordu. Dünyayı yeni keşfediyormuş bir uzaylı gibi bir hali vardı. Belkide gerçekten yeni keşfediyordu. Eski,yıkık dökük bir evin içinde kirli elbiseler içinde uzanıyordu yerde. Etrafa boş gözlerlemi yoksa içinde yüzlerce duygu besleyen gözlerle bakıyordu tartışılır. Ayağa kalkmak istedi ama yapamadı. Uçmayı unutmuş bir kuş gibiydi. Çırpınıyordu,bir sağa bir sola doğru kıvranıyordu...boşa çaba. Bir bebeğin yürümesi aylar alırken o nasıl yürüsün ki. Yaş olmasa bile zihinsel olarak oda bir bebekti artık. Ağzından garip sesler çıkıyordu,zihinsel engelli bir insan gibi anlaşılmaz hareketler sarf ediyordu.

Yaklaşık bir saat böyle geçti. Yavaş yavaş söylediği şeyler anlaşılır hale geliyordu. "Ner...deyim bben?"diye sayıklıyordu. Emekliyerek duvara doğru gitti yavaşça. Elini duvara koyup yavaşça kalkmaya çalıştı. Tam başarmıştı ki yere düştü,tekrar kalkmaya çalıştı ama yine düştü ve tekrar,tekrar. Başarmanın başıda başarısız olmaktır. Bir saatte bu uğraş uğruna harcanıp bitti. Ayağa kalktı,duvara tutuna tutuna kapıya doğru yöneldi. Bir elini kapının kulpuna diğer elinide duvara yaslayıp gücünün yettiğince kapıyı çekti. Açılmadı...tekrar denedi ve tekrar ama yinede açılmadı. Pes edip duvara tutuna tutuna yukarıya çıktı. Enkazın içinde bir enkaz vardı.

4 saat geçmişti. Rengin duvara yaslanmış sessizce isyan ediyordu. Sessiz edilen isyanlar her zaman daha acı olmuştur. Bu koca eski evde tek olmasına rağmen biri kendisini duyacakmış gibi elini ağzının üstüne koyarak hıçkırıklarını bastırıyordu. İsyan ediyordu...çektikleri için,acıları için. Kalbinde bir sızı vardı. Gözlerinde binlerce yaş. Ağzının üstünde eller. Ruhunun her miliminde acı. Boğazında bir yumru. Kafasının içinde yaşadıkları.

Bakışları bomboş,görüşü buğulu,ruhu berbat,kalbi yaralı,aklı karışık dı. İntar etmek istedi ama yapamaz bu kadar cesaretli değil. Ne yaşanırsa yaşansın can tatlıdır. Uzun süredir ağlamaktan güçsüz bünyesi dahada güçsüzleşip bayıldı.




Narinle Halis,Rengin bayıldıktan bir süre sonra gelip Rengini tekrar eve götürdüler. Rengin belkide cehennemin bölümlerinden bölümlerine geçiş yapıyordu. Hepsi birbirinden beter acı ama kimisi en kötüsünün iyisi. Hiçkimse bilmiyordu,Rengin neden bunları yaşıyordu bir kişi hariç...asıl katil. O biliyordu hemde en başından ve yaratacağı sonuna kadar. Kimi sonlar başkası tarafından yazılır ama son her zaman kötü biter,acıyla biter,yanlız biter...


HAFIZAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin