Milyarlar yaşıyordu bu dünyada. Her insanın kendi dünyası vardır ve orada en az 10 larca insan vardır. Ben bu milyarlarca insan arasında yalnızdım,kendi dünyamda da. Daha 17 yaşındaydım. Kimisi için büyük benim için küçüktüm. Sokaktayım,boş sokakta boşca geziyordum. Kimisi için bu sokaklar bataklık,benim için kurtuluş. Kimisinin kurtuluşu kimisinin kaybedişi olurmuş. Biri zarar görür biri kurtulur. Hayatta bu değilmi. Kimisinin cenneti Kimisinin cehennemi. Benim cehennemdi.
Karanlığın içine girince içime hiçbir zaman kalıcı olarak girmeyen huzuru hissediyordum. Güneş ise tam tersine saniyesinde bile diken üstünde hissetmeme sebep oluyordu. Karanlığın tarafında olmak kötü olmak anlamına gelmiyordu sadece görünmez,kimsesiz,mutsuz olmak anlamına geliyordu. Ama güneşin tarafında olmak hangi anlama geldiğini bilmiyordum. Çünkü hiçbir zaman o tarafta olmadım hep karanlıktaydım. İsmim Rengin ama hiç rengarenk bir insan olmadım aynı zamanda hiç insan yerinede koyulmadım.
Sokakta serhoşların gülüş sesleri,evlerden kavga sesleri yankılanıyordu. Altıma geniş mavi bir pantolon üstüme geniş bir swit giyinmiştim erkek gibi görünmek için. Mahalleden çıkıp tepeye geldiğimde switin kapşonunu indirip Her zamanki yerime oturdum. Etrafa bakıp herşeyin yerli yerinde olup olmadığına baktım. Geriye yaslanıp uzanıp gözlerimi yine yalnızlığa kapadım. Yanımda hareketlilik hissettiğimde doğrulup gözlerimi açtım. Karşımda 50 yaşlarda bir adam vardı. Elinde bira önündede siyah poşet vardı. Büyük ihtimal poşetin içindede bira vardı. Bakışlarını benden çekip ıssız karanlığa baktı. Hayır ıssız değildi sokak lambaları yanıyordu,evlerin ışıkları yanıyordu ama hiçbir zaman o ışığı göremedim hep ıssız oldu,hep ıssız bir gece oldu.
Ayağa kalktım buradan uzaklaşmak için. Ondan korktuğumdan değilde yalnızlığa alıştığımdan gidiyorum yada kaçıyorum. Kim bilir? Arkamı dönüp tam giderken "Bu ıssız karanlığı başkasıyla izlemektenmi korkuyorsun yoksa alışmaktanmı?"dedi bitik bir ses. Hayır genç gözüküyor ama sesinde bitiklik,acı,ızdırap,sevgisizlik en önemlisi yanlızlık vardı. Arkamı dönmeden "Sendemi ışıkları görmüyorsun?"dedim. "Kim gördü ki evlat? Kim gördü?"dedi iç çekerek. Hafif dönüp baktığımda ıssızlığı kederle izlediğini fark ettim. Nasıl mı fark ettim? Çünkü her aynaya baktığımda benim gözlerimdede aynı keder vardı. Önüme dönüp yürümeye başladım. Arkamdan "Birgün senin kederini dinlemek isterim evlat.!"diye bağırdı. Cevap vermeden yürüdüm sadece.
İki gün sonra
İki gündür gitmedim tepeye. Korkuyormuyum yada merak ediyormuyum bilmiyorum. Her zamanki gibi bişe bilmiyorum. Şuanda da tepede o adamı bekliyorum. Aptallık mı yaptım? Evet...ama zamanında biri bana 'Aptal olmak zeki olmaktan daha iyi bazen.'demişti. Hiçbir zaman ne demek olduğunu anlamadım. Ha şimdi anlıyormuyum? Hayır...anlamıyorum sadece aptalım. Yanıma biri oturunca düşüncelerimi bir kenara atıp oturan kişiye baktım. "Beklediğimde daha erken geldin."dediğinde kaşlarımı çatıp "Geleceğimi nerden biliyordun?"dedim. Bana bakmadan "Bana deli ermiş derler. Dediklerim delicedir ama doğrudur. Ermişim ya ondan."dedi ve elinde ki birayı kafasına dikti. Gözlerimi büyütüp ona tip tip baktım. Bana dönüp koca bi kahkaha attı. "Şaka,şaka."dediğinde gözlerimi devirip "Eee öyleyse niye geleceğimi düşündün."dediğimde bana bomboş bakıp "Düşünmedim ki sadece salladım. Hem elimde ki biraları gördün mü? Kafa gidikti bişeler sallamışım tutmuş be."dedi ciddi ciddi. Boşboş bakıp yüzüne ayaklandım. Ben kalkınca oda kalkıp "Evlat sakin ya bozulma hemen. Bira içermisin?"dedi. Cevap vermeyip yürümeye başladım arkamdan "Sen kaybettin."diye bağırdı. Sinirle nefesimi bırakıp yürümeye başladım. Kahkaha sesleri geliyordu tepeden. Deli adam mal mal gülüyor sadece. Ardından acıyla bağırma sesi geldi. Arkamı dönüp baktığımda o adamı koşarak geldiğini gördüm. Yanımdan geçerken "Aklın varsa kaç arada sende kaynıyabilirsin."dediğinde tepeye doğru baktığımda iki adamın elinde silahla koştuğunu gördüm. Gözlerimi büyütüp koşmaya başladım. O delinin peşinden koşarken adamlar bize silah sıkıyordu. Korkudan çığlık attığımda delinin kahkaha attığını gördüm. Ara sokağa girdiğinde bende peşinden gittim. Ara sokak değilde çıkmaz sokak olduğunu görünce deliye bakıp "Mal niye bizi çıkmaz sokağa koydun?"dedim sinirle. Gülüp duvarı itti. Duvar geri gittiğinde kapı olduğunu gördüm kapıdan geçip bana bakıp "Gelecekmisin yoksa kapatiyimmi kapıyı?"dediğinde hemen kapıdan geçtim. Kapıyı kapattığında kapıya yaslanıp elini kalbine verdi. Ben hemen yanına gidip "İyimisin?"diye sordum. "Lan çocuk 57 devirdim sen benden ne bekliyorsun 20lik bebeler gibi koşturacağımı mı?"dedi yüzünü ekşiterek. Gözlerimi devirip etrafıma baktım. Başka bir mahhalleydi burası ama ilk defa görüyorum. Deli yanıma gelip "Halis Karakurt...sen?"dedi. "Rengin Kan."dedim. "Memnun oldum Rengin KAN."dedi. Ben sadece kafamı salladım.
Oylarmısınız beğenirseniz hikayemi. Oylamazsanızda oylasanızda teşekkürler şimdiden❤️❤️❤️❤️❤️ sizleri seviyorum💋💋💋💋
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAFIZA
Novela JuvenilGerçeği öğrenme sebebim;bütün bildiğim gerçeklerin aklımdan silinmesiyle gerçekleşti. Gerçeği öğrenmek istiyorsan bütün bildiklerini unutacaksın... Bir hafıza bin gerçeğe neden oldu. Hayatta inandığım herşey yalan olunca kendimide yalan hissettim...