Pencerenin önünde ki perde

20 15 2
                                    

Çaresizlik,insanı bir kobra misali her tarafından sıkıca sarıp sarmalar. İnsan ne kadar çırpınsa dahi daha sıkıca sarılır. Çaresizlik işte bu kadar basit kafanda binlerce soru var ama yokta,kafan boş gibi. Düşünme yetini kaybetmiş gibi ama bulmuş gibide. Çaresiz bi şekilde soru soramıyorum ama soruda bulamıyorum. İki şık arasında kalmak ve o şıkların olmaması.  Var ama yok gibide çaresizlik.

Kendimi bulamıyorum,kafamda binlerce soru içinde tek bi soru beynimi bir kurt misali kemiriyor. "Ben kimim?" Çok basit bi soru ama dile gelmiyor. Beynimde ki binlerce soru ve hepsi 'Ben kimim?'den geçiyor. İki kelime,sekiz harf içeren bi soru kalıbı ama sanki sayfalarca süren bişe.

Yattığımdan bu yana iki saat geçmişti ve bu yana kadar 6 erkek gelip beni kontrol etmişti ve hepsine aynı taktikle karşılık vermiştim,uyuyor numarası. 'Şimdi uyuyor numarası çekiyorsan nasıl oluyorsa farklı altı kişi geldiğini biliyorsun?'dediğinizi duyar gibiyim. Hepsi aynı kelimeler ama farklı ses tonuyla 'Halen uyuyor bu.'dediler. Bu sayede anladım bi daha ki sefere uyuma numarası çekmeyip konuşacam. Yataktan doğrulup kapıya bakmaya başladım. Hepsi 20 dakikada bir beni kontrol ediyordu ve 20 dakikanın tekrar dolmasına 2 dakika vardı. Evet,üşenmeden saydım çünkü insanın bişelerle uğraşası geliyordu ve bende saati hesaplamayla uğraşıyorum. 1,2,3,4,5,6,7,8,9 ve kapı açıldı. İçeri yavaşça girdiğinde beni uyanık görmeyi bekliyormuş gibi şaşırmadan yatağa kadar gelip "Oturabilirmiyim?"diye sordu sert sesiyle hiç duymamıştım bu sesi o zaman buda 7.erkek oluyor. Kafamı yavaşça 'Evet.'anlamında salladım. Yatağın ucuna oturup beni incelemeye başladı,saçlarımı kesmiş olduğumu fark etti sanırsam çünkü bakışları saçlarımda durdu. Bende onun yüzünde gezdirdim bakışlarımı. Askerlerin saçları gibi kısa saçlar,şekilli ve keskin yüz,kara gözler. Vücuduna baktığımda oldukça iri bi vücutla karşılaştım. "Saçlarını kesmişsin."dedi sert sesiyle. Gözlerimi gözleriyle kesişince gözlerinde ki boşluk ister istemez insanı ürpertiyordu. "Çok düzensizdi,kötü hissettiriyordu."diye kısaca açıklama yaptım. Kafasını 'Anladım.'dercesine salladı ve "Kendini rahat hisset yoksa hiçbirşey hatırlayamazsın. Bu sadece senin beyin trazması geçirmene sebep olur belkide."dediğinde şaşkınca yüzüne baktım,sert ve ciddi duruşu doğru dediğini hissetmeme sebep oluyordu yada doğru diyordu. "Şey...Ala- yani Keskin anlatmak için erken olduğunu dedi."dedim utanarak. İstifini bi an bile bozmadan sertçe "Keskin ne dediyse doğru demiş. Neden erken gibi bişelerde sorma kısacası önüne bak geriye bakarsan ayağın takılır köprüden düşersin."diyip ayağa kalktı. "Ayrıca kimseye geçmiş hakkında tek kelime bile etmiyceksin bu hatırladığın bi yer bile olsa."diyip gitti. Ben şaşkınca arkasında baka kaldım,bunun derdi neydi yada bunların. Yataktan kalkıp pencereye doğru gittim. Perdeyi çekmeye çalıştım ama olmadı sonra boşverip kapıya doğru gittim. Kapının kulpunu indirdim ama açılmadı. Açmak için uğraştığım her saniye nefes almamı engelliyordu. Ellerimi boynuma koydum sanki sıkan biri varmış gibi. Nefes alışım gittikçe zorlaşırken pencereye doğru gittim. Tek umudum pencereden gelen havamış gibi perdeyi çekmeye çalışıyordum. Gözlerim artık etrafı karanlık görmeye başlayınca sonum geldiğini anlamam çok uzun sürmedi.

Uyandığımda yatakta uyuyordum saate baktığımdaysa gece 02:15 geçiyordu. Yataktan çıkıp korkuyla kapıya doğru yöneldim. İki elimi birden kapının kulpuna koyup indirdim. Açılmasıyla gülümseyip odadan çıktım. Yavaşça kapıyı kapatıp merdivenlerden inmeye başladım. Merdivenler bitince kapı açıldı. İçeriye giren Alaz'a şaşkınca baktığımda,beni görünce sinirden kaşları çatıldı. Bakışlarımı keşiştiğinde çekinip etrafa bakınca karnında kan aktığını gördüm. Gözlerimi büyütüp yanına gittim. Elimi elinin üstüne koyup bakışlarımı şaşkın bakışlarına taşıdım. Gözlerinin en derinine bakıp elini çekip kendi elimi o sıcak kanın aktığı yere koydum. Gözleri yine anlamsızca bakıyordu,en derine doğru ilerledikçe kendimi bir bataklığa batmış gibi hissediyordum. "Sıyırmış..."dedim fısıltıyla ama beni duyduğuna emindim. Kafasını sallayıp "Merak etme ben hallederim gerisini."diyip gitmeye kalkınca önüne geçip "Yardım edeyim olmazmı?"dedim rica eder gibi. "Bu zamana kadar hep kendim hallettim bundan sonrada yapabilirim."dedi sertçe ve beni kenara itip yavaşça,gitti. Benim aklımda ise 'Bu zamana kadar hep kendim hallettim.' demesindeydi. Sonra kafamı iki yana sallayıp kendime gelip merdivenleri çıktım. Odasına gidecektim ama hangisi olduğunu bilmiyordum. Dudaklarımı büzüp benim odamın yanında ki odayı çalıp içeri girdim. Üstünü çıkarmış,elinde tentrot,bana şaşkınca bakan bir çift Alaz vardı. "Odamı nasıl buldun?"dedi yine sert sesiyle. "Tahmin ettim sadece."diyip yanına yani yatağına oturdum. Elinde ki tentrota bulanmış pamuğu alıp yarasına yavaşça gezdirdim. Ağzından küçük bi inilti çıkınca Zümrüt yeşili gözlerine bakıp "Özür dilerim."diyip yarasına doğru nefesimi üflediğimde vücudunun kasıldığını hemen anladım. Kafamı kaldırıp gözlerine baktığımda bu sefer bakışlarını çok rahat anladım,tutku vardı. Bakışlarımı çekip yarasının üstünü sardım dikkatlice. Bakışlarını üstümde hissetmeme rağmen asla bakmıyordum ona "Tamam bitti,sen uyu sabah tekrar sararım."diyip ayağa kalktığımda kolumu tutup beni kendisine çekip kucağına oturttu. Bu hareketi nefesimi kesmesine sebep olurken anında dudakları dudaklarımı esir almıştı. O ustaca beni öperken ben aynı bi çaylak gibi onun hızına yetişemiyordum. Ellerimi çıplak omuzlarına koyup kendimi biraz daha yaklaştırdım. Tek elini belime koyup ayağa kalktı benide kucağına aldığında bacaklarımı beline sardım. Öpüşmemiz devam ederken sırtımda hissettiğim yumuşaklıkla yatağa uzandığımı fark ettim. Dudaklarımızı ayırp tutkuyla dolmuş gözlerini gözlerimle keşiştirdi. Anlımı öpüp yanıma uzandı. Beni kendine çekip kulağıma doğru "Dünyama renk katan kadın,yıldızlar kadar öpücük."diye fısıldayıp kulağımı öpüp beni kendine iyice çekti. Kokusu ciğerlerime kadar olarken kendimi uykunun kollarına bıraktım.

HAFIZAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin