Gözlerimi güneşli bir güne araladım. Mart ayını sonundaydık. Hızlıca odamın camını açıp derin bir nefes aldım. Yavaş hareketlerle odamı toparlayıp salona geçerken telefonum çalmaya başladı. Arayan Selin'di.
"Efendim güzelim?"
"Alaca'm akşam için hazırlanmayı unutma. Bizim kafede olacağız biliyorsun." Birde bu vardı, evet.
"Tamam Selin'im. Her zamanki saatte."Telefonu kapatıp büyük bir of çektim. Hiç halim yoktu. Onu üzmemek için gidecektim. O da beni bırakırsa ne yapardım?
Şaşkın'ın suyunu tazeleyip mamasını koydum. Yattığı yerden fırlayıp bacaklarıma sürtünmeye başladı. "Bende seni çok seviyorum anneciğim. Bitir mamanı hadi." Sanki beni anlamış gibi kabına yumuldu.
Buluşma saati yaklaşırken dolabıma ilerledim. Bordo dizlerimin biraz altına biten, hafif göğüs dekolteli kalem elbiseyi üzerime geçirdim. Siyah deri topuklularımı da ayağıma geçirdim. Hafif bir makyaj yaptım aynaya fazla bakmadan. Çantamı alıp evden çıktım.
Kulak içi kulaklıklarımda Halil Sezai çalıyordu. Burukça gülümsedim. Arabama bindim. Ağlamamalıydım. Ağlarsam Selin anlar, üzülürdü. Ağlamamalıydım. Yukarı bakıp gözyaşlarımı geri yollama çalıştım. Başarmıştım. Arabayı çalıştırıp kafeye hızla sürmeye başladım.
Kafeden içeri girerken garipsediğim bir durum vardı. Normalde ağzına kadar dolup taşan kafe boştu. Loş ışıkta ilerlemeye devam ettim.
"Düşünme artık bunları bak oldu bitti." Gelmiş miydi? Burada mıydı?
"Kaderimde varmış de geç bak bitti." Gözyaşlarım durmuyordu.
"Dayanmak kolaysa bırak onlar dayansın. Sen neredesin kim nerde, orada kalsın."
"İyi ki doğdun güzel Alaca'm" Selin elinde pastayla karşımda duruyordu. Abim ise yanında. o yoktu.
Abim kollarını açtı, koşup sarıldım. "26. yaşın kutlu olsun küçük kardeşim. İstersen 60 yaşına gel, yine benim minik kardeşim olarak kalacaksın." Selin ağlayarak bize bakıyordu. Kolumu açıp onu çağırdım, gelip sarıldı. Biz bu kadardık. Benim başka kimsem yoktu. O yoktu. Beş senedir yoktu. Beni o kaldırımda yalnız bırakıp hayatına devam etti. Belki de hiç aklına gelmedim, o benim hiç aklımdan çıkmazken.
Masaya oturup sohbet etmeye başladık.
"Şimdi bir şirketle iş yapıyoruz bizde. Dün ceo ile görüşmem vardı. Gayet güzel geçti." Selin abimin elini tutup yanağını öptü. "Hayatımız hep böyle güzel geçsin sevgilim." Elindeki kutuyu abimin önüne bıraktı. Kaşlarım çatık onları izliyordum.
Kutuyu eline alıp açtı. Belki otuz saniye tepkisiz kaldı, daha fazla dayanamayıp ağlamaya başladı. Neler oluyordu? Sevgilim demişti abime, onu öpmüştü. Abimin elindeki çubukta kaldı gözlerim. Hamilelik testi. Çift çizgi. Onlar birlikte miydi? Bir çocukları oluyordu.
Ayağa kalkıp Selin'i kucakladı. "Baba oluyorum!" Çantamı alıp arkama bile bakmadan kafeyi terk ettim. Ara sokaklarda ağlayarak yürüyordum. Hani onlar benim ailemdi? Batu ve Selin sevgiliydi, bir yeğenim oluyordu. Benden neden gizlemişlerdi? Benim tepki vermemden mi korkmuşlardı? Ben tepki vermezdim ki, çok mutlu olurdum. Ben neden bu haberi hak etmemiştim? Beni istemiyor muydular?
Telefonum çalıyordu. Batu. Telefonu kaldırıma fırlatıp yoluma devam ettim. Evim neredeydi? Yıllardır neden evsiz gibiydim? Evim nasıl terk etmişti beni? Ben evim için her şeyi yapmaya razıydım halbuki.
"Alaca?" Mırıltı gibi dökülmüştü ismim bir çift dudaktan. O. Biliyordum. Arkamı döndüm. Yanında bir kadınla karşımda dikiliyordu. Elini tutuyordu. O kadının elini tutuyordu. Ben ondan sonra bir çift göze bilme değmemişken o bir kadının elini tutuyordu. Kafamı iki yana salladım. "Bu gerçek değil. Siz gerçek değilsiniz! Siktir git gerçek değilsin sen!" Kadın anlamsız gözlerle aramızdaki bakışmayı seyrediyordu. "Alaca.." Gözlerine baktım. Bir zamanlar hayranlıkla izlediğim gözleri kırgınlıkla izledim. "Siktir git." Arkamı dönüp hızlı adımlarla başka sokağa saptım. Evimi bulmuştum, artık benim evim değildi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zaman Yok
Genç Kurgu"Neden gelmedin Uraz? Beni neden o sokakta bir başıma bıraktın?" Gözyaşlarım yanaklarımı ıslatıyordu. "Seni istemiyordum, gelmedim. Bir günlük eğlenceydin benim için, istediklerimi tam olarak bana veremesen de.." Tokadımla birlikte sokak inledi. Be...