Vagon-Ama Bana Bakma Öyle
Kalbimin rıhtımına beklediğim gemi gelmişti. Gelmişti gelmesine fakat ben neden öfke doluydum? İçimden taşıp satırlara dökülecek türden bir öfkeydi. Bir kez giden, bin kez daha gitmez miydi? Giden döndüğünde neden süreki kalan alabora oluyordu? Kalan hep acı çekendi, sevilmeyendi. Kalan olmak bir daha asla kalamayacağını gösterirdi aslında. Bir daha ne gidene ne de gelene gitme diyememekti. Kalan olmak, geleceğin gideni olmak demekti.
Şaşkın ile Esra Erol izlerken saatin nasıl geçtiğini anlamamıştım. Ayaklandım, odama ilerledim. Bugün abimin düğünü vardı. Gidecek ve kendimi gösterecektim.
Siyah, dizlerimin bayağı üstünde biten, göğüs dekolteli elbisemi üzerime geçirdim. Fiziğim tamamen ortadaydı. Altına ise kısa, ince topuklu rugan ayakkabılarımı kombinledim. Çantam da ayakkabılarım gibi rugandı. Bugün o düğünde parlayacaktım. Hafif bir makyaj ile evden dışarı adımladım. Henüz kapımı kapatmamışken merdivenlerden inen, takım elbiseli bir Uraz görmeyi beklemiyordum. Bu adam bu kadar karizmatik olmak zorunda mıydı?
"Ne tesadüf ikimiz de çok şık olmuşuz hanımefendi. Nereye böyle? Yoksa Batu'nun düğününe mi? Aa ne tesadüf bende, hadi birlikte gidelim!" Çatık kaşlarım yüzünde gezinirken o benim aksime gayet güler yüzlüydü. "Anlamadım? Sen Batu'yu nereden tanıyorsun?" Bir eliyle kapımı kapatırken diğer elini belime attı. "Hadi geç kalacağız. Düğünden sonra konuşalım."
Elimi belimdeki eline koyup geri çektim. Bu ne rahatlıktı? "Uraz bir daha bu şekilde temaslarda bulunma. Cidden hoşuma gitmiyor. Ben kendim giderim düğüne, teklifin için teşekkür ederim." Dilini dudaklarında gezdirip bana daha çok sokuldu. Ne olsun istiyordu bu herif? "Güzelim sen bana böyle ciddi konuşunca içim bir hoş oluyor, ters tepiyor bu hallerin. Gidelim lütfen."
Omuzlarından iterek duvara yasladığım adamın yüzüne fazlasıyla yakınlaşmıştım. "Uraz, bana ben istersem bu kadar yaklaşabilirsin. Eğer sana benden uzak dur diyorsam benden uzak duracaksın, sınırlarımı aşmayacaksın. Benim tekrar sana güvenme, inanma gibi planlarım yok aklından geçenler bunlarsa, rüyadan uyansan iyi edersin."
O sesini çıkarmazken ben binadan çıkıp arabama ilerledim. "Bari senin yan koltuğunda geleyim." Gözlerimi kısarak gözlerine odaklandım. "Neden bunu yapayım?"
"Alaca lütfen. Sadece geleyim. Lütfen." İstemiyordum fakat bu ısrarının altında onu haklı çıkarabilecek şeyler olduğunu düşünüyordum. Gerçi ona güvenmek hiç akıllıca değildi.
-
Konuma ulaştığımızda beklemeden arabadan çıktık. Büyük, açık bir alandı. Müzik sesi kulağımı tırmalayacak cinsten bir sesti.
"İyi misin Alaca?" Değildim ama bilmesinin de gereği yoktu. Gülümseyerek onaylayan bir kaç şey söyledim. Gözleri inanmadığını belli ediyordu. "Pekala, koluma girmek ister misin?" Cevap vermeden girmiştim bile. Sakin adımlarla alana giriş yaptık.
Tahminimden daha kalabalık bir organizasyondu. Bizim bu kadar tanıdığımız var mıydı? Sanmıyordum.
Batu sevgilisiyle birlikte davetlilerle sohbet ediyordu. Sanki oraya baktığımı anlamış gibi gözleri beni buldu. Yüzümü Uraz'a yaklaştırıp yanağına bir öpücük kondurdum. Belki kıskansın, gelsin konuşsun istedim. Gözleri Uraz'da geziniyordu şimdi de.
Uraz beni onlara doğru ilerletirken sanki kafam yerinde değildi. Neden gelmiştim buraya? Ne anlamı vardı bu aptal gösterişin?
"Alaca?" Selin şok olmuş gözlerle yanıma yaklaştı. Karnı büyümüştü. Hamilelik ona yakışmıştı. Güzelleşmişti sanki. "Selin." Dudakları yukarı kıvrılırken elleri ellerimi buldu. "Seni çok özledim, nerelerdesin cadı? Abinde bende delirdik."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zaman Yok
Teen Fiction"Neden gelmedin Uraz? Beni neden o sokakta bir başıma bıraktın?" Gözyaşlarım yanaklarımı ıslatıyordu. "Seni istemiyordum, gelmedim. Bir günlük eğlenceydin benim için, istediklerimi tam olarak bana veremesen de.." Tokadımla birlikte sokak inledi. Be...