Bir varmış bir yokmuş. Günün birinde bir köyde Elif adında güzel mi güzel bir kız yaşarmış. Ailesi çok fakirmiş. Babası evi zor geçindiriyor annesi yokluktan yemek yapamıyormuş.
"Bey bey!" Mustafa kafasını uyukladığı sedirden kaldırıp karısına bakmış.
"Söyle hanım?" Fatma utana sıkıla açmış konuyu kocasına.
"Gündüz Akça kadın geldi." Mustafa kaşlarını çatmış. Akça kadın ya müjde vermeye ya da kötü haber vermeye gelirmiş. Bir havadis olduğu kesinmiş.
"De hele ne dedi Fatma." Fatma sessizce kocasına , Akça kadının dediklerini diyivermiş.
"Bizim kıza öteki köyden görücü gelmiş bey. Eğer he dersek 2 güne istemeye geleceklermiş." Mustafa çok düşünmemiş. Talih kuşu kafalarına konmuş.
"Eee nedir kimdir söylesene gari!" Fatma kocasına başlamış anlatmaya.
"Öteki köyün ağası Hamza'nın büyük oğluna isteyeceklermiş. Çok da başlık parası verecekmiş Akça kadın öyle dedi. Hemidee kıza kimsenin bugüne değin takamadığı kadar altın takacaklarmış." Mustafa bu işe oluru vermiş. Kızı hem zengine gidecek hem de kendilerini zengin edecekmiş.
"Söyle Akça kadına gelsin istesinler kızı." Mustafa ve Fatma he dese de daha 17'sine yeni giren Elif bu durumu hoş karşılamayacakmış.
Ertesi gün anası onu odaya çekip durumu anlattığında hüngür hüngür ağlayıp babasına koşmuş ama nafile. Mustafa zaten baştan beri aradığı fırsatı yakalamış.
"Ben he dedim Elif. 6 boğaza bakıyom ben! Üstüne bir de yengen gebe! Abin elin tarlalarında ırgat lan senin! İstesen de istemesen de evlenecen!"
Demiş ve konu kapanmıştı. Elif'in ailesi için bu çok iyi bir fırsattı.
****
"Bey!" Ayşe kadın kocası Hamza'ya seslenmiş. Ağa kimliğini konuşturup dimdik oturan Hamza kocasına dönmüş.
"Aşağı köydeki Mustafa emmiler he demişler. Kızı yarın gidip isteyecez." Bu duruma sevinen Hamza karısına bakıp ciddiyetle konuşmuş.
"O oğlana de artık uslansın. Yarın bir gün evlenecek tarlalardaki dullarla fingirdemesin." Demiş sinirle. Oğlu işinde aşında olsa da fazla hovardaymış ve Hamza buna bir dur demek istiyormuş. Her gün tarlalardaki buruşuk karıları ellemek yerine evdeki gül gibi karısını ellesin diye düşünüyormuş içten içe. Sonuçta o bu köyün ağasıymış.
"Tamam bey." Ayşe dışarda balkonda tütün içen oğlunu görünce kızıp eline vurmuş. "Vay gavur. Gene bundan mı içiyon sen?" Hasan elindeki tütünü söndürüp anasına dönmüş.
"Ana bir alışamadın gitti yav." Ayşe kadın bugünlük her şeyi boş vermiş.
"Bak sana ne diyecem." Hasan merakla anasına bakmış. Bu halleri hal değilmiş ya neyse.
"De ana."
"Sana kız bulduk. Yarın gidip isteyecez." Hasan sinirle yerinden kalkmış.
"Ne diyon ana sen? Ne kızı ne istemesi?" Ayşe ayağa kalkıp oğlunun kolundan tutmuş ve usulca eski yerine oturtmuş.
"Dur dinle deli oğlan. Kız güzel mi güzel, hamarat mı hamarat... Daha ne istersin? Elin kokuşmuş karılarıylan mı fingirdeyecen sonsuza dek."
Hasan anasını haklı bulsa da henüz evlenmek için hazır olmadığını düşünmüş. Hayatını birleştireceği insanla iyi anlaşmalı ve sadık olmalıymış ama o hovardalığından korkuyormuş.
"Ana iyi dersin hoş dersin de sen beni bilmez misin? Benim kanım deli akar o kız ziyan olur elimde." Ayşe kadın oğlunun damarına girmeyi iyi bilirmiş bu yüzden açmış ağzını yummuş gözünü.
"Oğlum geldin 23 yaşına! Senin yaşıtların evlendi, çocukları oldu. Evlenmeyenler nişanlandı. Bu anacığının da hakkı değil midir oğlunun mürvetini görmek, torun tombalak sahibi olmak. Ha benim aslan oğlum söyle?" Hasan bu fikre biraz yumuşasa da itiraf etmek istemiş. Çünkü ciddi anlamda o kızı üzmek kırmak istemezmiş. Kendisinin de bir bacısı varmış ve aynısı ona yapılsa ortalığı yakarmış.
"Anaa..." Ayşe oğlunun sözünü kesmiş.
"Bak sen kızı görsen hele... Bir içim su. Teyzengilin köyden. Teyzen kızı öve öve bitiremedi. Ana baba saygısı bilen, hamarat, eli iş tutan, eli hiçbir erkek eline değmemiş, dışarı çıkarken peçesini takan gül gibi kızı nereden bulacan sen?" Hasan derin bir nefes almış. Anası ne etmiş etmiş onu ikna etmeyi başarmış.
"Tamam ama gidelim de görelim şu kızı." Ayşe sevinçle oğluna sarılmış ardından kocasına hazırlıklar için haber vermeye gitmişti.
****
Elif evde mutsuz da olsa bir yandan seviniyor, ailesine yardım edebileceği için mutlu olmaya çalışıyordu. Amma 17 yılını geçirdiği bu evden ayrılmak onu çok üzüyordu. Ayrıca bilmediği bir adamla nasıl evlenecek ne olacak bilmiyordu.
"Kız Eliifff! Şu sarmaları tabaklara koy." Yengesi bir eli göbeğinde Elif'e iş buyururken Elif hepsini yapıyordu. "Kız üzülme. Vallaha iyi yere gidiyorsun ha!" Elif bir şey demedi.
"Elif işleri bitirdiysen odana çık kız! Gelirler şimdi. Nerede görülmüş damadın istemede kızı gördüğü?!" Elif annesinin uyarısıyla odasına çıkmış ve olacakları beklemeye başlamış.
Dün Ayşe ve Hamza gelinlerini görmeye önceden söz almaya gelmişler ve Ayşe bir kez daha şükretmiş böyle bir kızı oğluna gelin almaya geldikleri için.
Saatler sonra ikramlıklar yenmiş, kahveler içilmiş ve kız verilmişti. Hasan ise gözleri ile tüm gece Elif'i aramış ama hamile olan kadın dışında başka kimseyi görememiş. Üstelik nişanlı olduğu kızın adını bile bilmiyormuş. Bu çok sinirini bozmuş ve eve gidince annesine bunu sormayı aklının köşesine not etmiş.
Erkek tarafı düğünü de fazla uzatmamak adına 2 haftaya düğün sözü almış ve o gece şen şakrak evlerine dönmüşler.
Elif ise yengesinden duyduklarından sonra üzülmeyi bırakmış.
"Kız vallaha diyom eli yüzü düzgün pek yakışıklı oğlan!"
"Essah mı yenge?"
"He gız essah. Hem 23 yaşındaymış o kadar da yaşlı değil." Elif duyduklarıyla biraz heyecanlanmış ve Hasan'ı görmesi için 2 haftanın nasıl geçeceğini düşünmüş.
ilk bölüm geldi canımlaarrr. oy ve yorumlarınızı bekliyorum. İlk kitabım lütfen destek oluunnn!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEVDALI KÖY (+18)
ChickLitFazlasıyla yetişkin içerik!! Hasan&Elif "Ahh şu memelerin! Avucuma zor sığıyor kızım. Ahh delirecem!" Göğüslerimi çamaşırımdan çıkarıp emmeye başladı. Sol göğsümü yaladı ısırdı emdi. Daha yeni geçen morluklara yenilerini ekleri. Meme ucumu emip ı...