Kimisi ilişkileri yüzünden buradaydı, kimise dersleri yüzünden, kimisi baskıcı ailesi yüzünden ve hatta, bir sorunu olmayıp, psikolok olacağı için buraya gelip insanların sorunlarını öğrenmeye çalışanlar bile vardı. Bir tek ben mi farklıydım?..
Hoca tek tek sorunlarımızı sordu, onu deftere aktardı. Şimdi soruyorsunuzdur- "ne ki senin sorunun?"
"Şimdi seni dinleyelim delikanlı."
Gökhan konuşmaya başladı. "Hocam, aslında benim problemim arkadaşlardan biraz farklı. Ben ailem tarafından sevilmiyorum, hocam. Yani ailem baskıcı değil, keşke olsa. Ailem beni kısıtlamıyor, keşke kısıtlasa. Ailem beni görmezden geliyor. Sanki ben yokmuşum gibi..."
Nee? Nasıl yani? Şaka mı bu? Olamaz. Yani, neredeyse nefret ettiğim, hep 'perfect' bir hayat yaşadığını, el bebek gül bebek büyüdüğünü sandığım Gökhan benimle aynı kaderi mi yaşıyordu? Aklımı mı okuyordu? Bunlar benim cümlelerim. İnanamamıştım...
"Neden böyle düşünüyorsun peki?"
"Hocam, tam da bunu söylüyorum size. Ben çocuk değilim. 16 yaşındaki artık yetişkin olmuş bir genç, ailesi hakkında neden bunları düşünsün ki? Ben doğum günlerimi kutlamıyorum biliyor musunuz? Benim doğum günüm her günkü gibi. Aynı. Ve bu hep böyle olmuştu. Ben neden hiç bir zaman gördüğüm ailelerin çocukları gibi sevilmedim? Hatta neden bunu söylüyorum, neden böyle düşünüyorum?"
"Adın ne senin?"
"Gökhan."
"Tamam, Gökhancığım." uzun bir süre küçük defterinde bir şeyler karalayıp, doğruldu.
"Vaktimiz az kaldı artık. Son olarak seni de dinleyelim, kızım."
"Hocam,..
Şimdi burdaki herkese soruyorum. Siz hiç aileniz tarafından "seni sevmiyorum, istemiyorum" lafını duydunuz mu? Ben duydum... Ve, artık 16 yıldır neredeyse her gün bu cümlenin altında yaşıyorum. Her gece düşünüp, kuruluyorum bu cümleye. Neden? Neden bir insan çocuğuna, bu cümleyi söyler? Hangi sebepten?" Göz yaşlarımı tutamamıştım. Gökhan dahil herkes bana dikkatlice bakıyordu."Birnevi Gökhan'a katılıyorum diyebilirim. Keşke ailem beni önemsese, sevse, hocam..."
"Tamam, kızım. Ağlama lütfen. Adını öğrene bilir miyim acaba?"
Göz yaşlarımı silip, kısık sesle "Beren." dedim. Dememle zil çaldı. "Tamam, Beren."
"Tamam çocuklar. Çıka bilirsiniz." herkes çıkarken Gökhan ve ben hala oturuyorduk. Artık sınıf boşalınca bana doğru yaklaşıp "İyi misin?" diye sordu. Acayip şaşırmıştım. Ben onu böyle biri olarak tanımıyordum, ruh eşim gibiydi. Ama şimdiye kadar tek bir bağlantımız bile olmamıştı. Aynı sınıfta olmamıza rağmen...
"İyiyim, kalkıyor musun?"
"Kalkıyorum, evet."
Tam o anda Yağmur fırladı. Her anın içine etmezsen olmazdı değil mi?
"Nerdesin kızımm? Noldu sana? İyi misin?"
Annem misin lan? Hayret, annemden şimdiye kadar böyle bir cümle duymamıştım ama...
Gökhan kalktı.
"İyiyim, hadi gidelim, konuşacağım."
Kalktık. Ders başlamıştı artık hatta 10 dakika filan derse geç kalmıştık bile...
Seri ilerliyoruzzz. Daha fazla olalım lütfenn.🥹💗 Yarın yeni bölüm gele bilir...🫶
100 olduğumuzda yeni bölüm atacağım diyormuşum.😅