Neslihan babasının yokluğunu her geçen gün daha çok hissediyor. Hastane, çocuklar ve ev ile başa çıkamayacağını düşünüyordu. Her geçen gün o gücünün daha çok azaldığını, babasından güç aldığını hissediyordu. Her şeye rağmen bir babası vardı öncesinde, onu koruyup kollayan, Ali'nin deyimiyle arkasında dağ gibi duran bir babası vardı ama yok. Artık arasında dağ gibi duran bir babası yok. Evet çocukları var. Hepsi annelerine destek olmak için etrafında dönüyor. Alaz ve Ali anneleri mutlu olsun diye ortak planlar yapıyor ve mutlu ediyorlar ama yine de Neslihan babasının yokluğunu çok net hissediyordu.
Yine o günlerden biriydi. 5 koca ay geçmişti babasının ölümünün üzerinden ama her şey daha da zorlaşmıştı Neslihan için. Dayanacak bir yer arıyor ama bulamıyordu. Güven vardı ama o da evliydi. Karısı yanındaydı, Neslihan'a destek olamazdı. Kendi kendine yetmeye çalışıyordu pek başarılı olamıyordu ama deniyordu en azından. Hastanede işlerini bitirip aşağıdaki sahile attı kendini. Gözlerinden yaşlar boşalarak oturdu orada. Ne kadar oturdu, ne kadar kendi kendisine ağladı bilmiyordu. Yanına oturan kişi ile kendisine geldi. Yaşlarını silip adama döndüğünde Güven'i gördü. Bir zamanlar sığındığı o limanı.. Tekrar ona sığınmak istedi ama yapamadı. Bakışlarını denize döndürdü. "Nasıl buldun beni?"
"Hastanede aradım. Bulamayınca buraya geleceğini tahmin ettim." dedi Güven gülümseyerek.
"Yanımda birisini isteseydim Ali'yi ya da Alaz'ı çağırırdım."
"Neslihan.. yanında birisini istiyorsun görüyorum, biliyorum. Bu durumda çocukların yanına gidemeyeceğin için buraya geldin." Biraz daha Neslihan'a yaklaşıp yüzünü tamamen ona döndü. "Ben seni senden bile iyi tanıyorum. Herkesi inandırırsın bu sözlerine ama beni değil."
"Peki." diyip Güven'e döndü. Kendinden emin bir şekilde baktı yüzüne. Asıl söylemek istediklerinin aksi olan şeyleri söyledi. "Yanımda birisini istiyorum evet ama bu kişi kesinlikle sen değilsin."
Güven biliyordu bu sözlerin açılımını. 'Ben yanımda seni istiyorum ama olamazsın' diyordu Neslihan ona. "Neden? Ben neden senin yanında olamazmışım? Her şeyden önce sen benim oğlumun annesisin Neslihan."
"Evet ben senin oğullarından birinin annesiyim. Ama senin bir oğlun ve onun annesi olan başka bir kadın daha var. Senin bir karın var Güven onun yanında olman gerekiyor."
Güven başını gülerek öne eğdi. Tam da bu konuyu konuşmak için arıyordu Neslihan'ı. Güven'i hiç uğraştırmadan direkt girmişti mevzuya. "Hayır benim senin yanında olmam gerekiyor."
"Neden? Neden Güven? Karın varken neden ben?"
"Çünkü ben senin yanında olmam gereken asıl zamanda yoktum. Ali'yi büyütürken yoktum, Ali kaybolduğunda yoktum. Bir sürü yaşadığın acıda ben senin yanında olamadım." diyip Neslihan'ı ellerini avuçları arasına aldı. "Şimdi bunların hepsini telafi edip elini kestiğin an bile yanında olmak istiyorum."
Neslihan bir an şaşırdı. Gözleri ellerine kilitlendi. Nasıl olacaktı ki bu dediği? Tamam Neslihan boşanmıştı ama Güven hâlâ evliydi. "Nasıl olacakmış o? Karın o kadar mı özgür ruhlu biri?" dedi ve bakışlarını önüne eğip kısık bir sesle "Eski sevgilinin yanında olmana izin verecek kadar.." diye devam etti sözlerine.
"Yok.." dedi Güven.
Neslihan ne demek istediğini anlayamıyordu. Kaşlarını çatarak baktı Güven'e. Güven ise o muzip, çocuksu gülümsemesi ile bakıyordu Neslihan'a. "Yok Neslihan.."
"Ne yok Güven? Ne diyorsun?"
"Karım diyorum.. yok."
"Ne demek yok? Yüzük.." diyerek bir elini Güven'in avucundan çekip gömleğinin yakasını kaldırdı. Boynunda asılı olan bir yüzük vardı. Nasıl yoktu karısı?
"Yüzük duruyor işte."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Prenses ve Yabani
Fanfiction20 yıl sonra yolları tekrar kesişen Neslihan ve Güven'in tek bölümlük hikâyeleri..