Oğlumuz..

662 37 3
                                    

Güven ellerini cebine sokmuş, masmavi denizi izleyip Yaman'ı düşünüyordu. Nasıl bir bebek olduğunu, nasıl bir çocuk olduğunu.. Hiçbirine şahit olamamış, hayatının büyük bir kısmından mahrum bırakılmıştı. Cebinden telefonunu çıkartıp Neslihan isminin üzerine tıkladı.

"Alo Güven.."

Duyduğu ses ile gözlerini kapattı. İsmini ağzından duymak ne kadar iyi hissettiriyordu Güven'e. Bu düşüncelerden kurtulması gerekiyordu. Çünkü Neslihan ondan bir cevap bekliyordu.

"Neslihan.." dedi ve durdu. Ne için aramıştı ki? Kendisini bir anda cebinden telefonu çıkarıp onu ararken bulmuştu. "Şey.. ben şey için aradım.." diyerek lafı dolandırdı.

"Ne için aradın?"

Sesinden kaşlarının çatıldığını hissedebilir miydi bir insan? Güven hissediyordu. Güven, Neslihan'ı o kadar iyi tanıyordu ki onun sesinden, mimiğinden anlıyordu her şeyi. "Ben.. Yamanların mahalledeyim de.. gelebilir misin? Bir şey konuşmam gerekiyor."

"Ta.. tabi. Önemli bir şey yok dimi? Ali iyi mi?"

Güven burnundan gülmüştü. "İyi, oğlumuz iyi Neslihan merak etme. Rüya yanındaydı en son, ben deniz havası almaya çıktım." Sanki karısıymış da günlük rapor veriyormuş gibi hissetmişti kendini. Toparlanıp konusuna geri döndü. "O zaman ben sana konum atıyorum. Görüşürüz."

"Görüşürüz."

Neslihan'ı neden buraya çağırmıştı bilmiyordu ama onu görmek, konuşmak istiyordu. Belki de oğlunun çocukluğunun geçtiği yerde onu annesinden dinlemek istemişti. Neslihan'da çok şahit olamamıştı onun büyüdüğüne, izin vermemişlerdi şahit olmasına biliyordu ama bu konuda Güven'den daha iyiydi. Ellerini ceplerine atıp deniz bakarak Neslihan'ı beklemeye başladı.

•••

Neslihan, Güven'den aldığı telefonla apar topar evden çıkmış, attığı konuma gidiyordu. Durduk yere aramazdı onu, bir şey vardı. Ona söylemediği bir şey vardı. İçine bir korku düşmüştü. Taksiciye sürekli olarak daha hızlı diyip duruyor, kendisini sakinleştirmeye çalışıyordu. Sonunda attığı konuma gelmişti. Yıkık dökük, harabelik bir yerdi. Tam Yaman Ali ve Güvenlik bir yer..

Yavaş yavaş harabeliğin içine girdiğinde denize doğru dönük Güven'i gördü. Ne kadar da Yaman Ali'ye benziyor diye geçirdi içinden. Gerçekten sevdiği adamın aynısını doğurmuştu. Babasının oğluydu Ali'si. Kaderi de babası gibi olmuştu. Şimdi de buradaydı işte, oğlunun çocukluğunun geçtiği yerde. Usul usul Güven'in yanına ilişti. O da ellerini cebine sokup denize döndü. "Neden çağırdın beni buraya?"

"Anlatman için.."

Neslihan, Güven'e doğru döndü. "Neyi anlatacakmışım ben sana? Her şeyi anlattım işte daha ne var benden duymak istediğin."

Güven'de aynı şekilde Neslihan'a döndü. "Oğlum Neslihan.. oğlumu, oğlumuzu anlatacaksın bana."

Neslihan hâlâ anlayamıyordu. Ali ile ilgili neyi anlatacaktı Güven'e? "Ne anlatacakmışım sana Ali ile ilgili? Bunun için mi çağırdın beni? Bende bir şey oldu sandım, ödüm koptu. Buraya nasıl geldiğimi bilmiyorum ben."

"Ben sana her şey yolunda dedim.." diyip sustu. Kaşları hayal kırıklığıyla aşağı inmişti. "bu kadar mı inanmıyorsun bana? Bu kadar mı güvenmiyorsun?"

Susma sırası Neslihandaydı. Güveniyordu elbette, en çok ona güveniyordu ama şuan bunu söyleyemezdi. Daha kendisine itiraf edemiyordu bunları Güven'e nasıl söyleyecekti ki. "Sadece.. konu Ali ve benim endişelenmem olunca.. evirip çeviriyorsun lafı o yüzden.." diyerek başını öne eğdi. Daha sonra tekrar kaldırıp Güven'in gözlerinin içine baktı. "Ali ile ilgili ne anlatmamı istiyorsun?"

Prenses ve YabaniHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin