1 Ay 4 Gün

1.2K 38 12
                                    

Ölümle yaşam arasındaki çizgi neydi? Nasıl bir şeydi o çizgi? Kimse bilmiyor, tarif edemiyordu değil mi? Bir kişi hariç. Güven.. Doktor Güven Aydın. O çok iyi biliyordu o çizgiyi. Yaşamaya çalışıyorsun, geri dönmeye çalışıyorsun olmuyor. Ölmeye çalışıyorsun, tamam bitti benim sürem diyorsun ama o da olmuyor. Tam o çizgide idi işte Güven. Yaşamak, Neslihan'ına dönmek için çabalıyor, on parmağıyla tutunuyor ama başaramıyordu. Bir şey o tutunduğu parmaklarını yerinden oynatıyor, düşmesi için uğraşıyordu. Çabalamayı bırakıp bu sefer de gitmeye, tamamen gitmeye çalışıyor ama onu da beceremiyordu. Bu sefer bir el, çok iyi bildiği o kadın eli tutuyordu o düşmeye çalışan parmaklarından.

Nasıl mı o çizgiye gelmişti? Onu yaşatmaya çalışan prensesin kötü kral babası yüzünden. O çizgiye gelmeden önce kötü kral tarafından dövülmüş, yerden kalkamamıştı. En son hatırladığı şey ise yerden kalkmaya çalışırken kafasına aldığı darbe ve sonrası karanlık. Gözleri tamamen kapanmadan önce gördüğü şey ise sokağın başında ona bakan, döndüğü her yerde görmeye alışık olduğu o yüzdü. Neslihan'ın yüzü.. Güven'in içindeki o yabaniyi yok eden, derinlere gömen prensesi.

Güven'in o çizgiye gelirken hatırladığı son şey nasıl Neslihan ise, o çizgiden kurtulup yaşama tutunduğu, dünyaya geri döndüğü an hatırladığı ilk şeyde Neslihandı. Onun dünyası oydu çünkü. Güven 20sinden sonra gerçek dünya ile tanışmış, yaşamanın ne demek olduğunu öğrenmişti. Tekrar dünyaya döndüğünde ise kendi hayatını, yaşam amacını sayıklıyordu. Daha gözlerini açmadan ağzından çıkan tek kelime "Neslihan" olmuştu. Neslihan diyordu da başka bir şey demiyordu. Yanında olacağını, onu gerçekten de gelip kurtardığını düşünüyordu. Gözlerini açıp beyaz tavan ile göz göze geldiğinde, kendi nefes sesinden başka bir ses duymuyordu. Yataktan güç alıp doğrulduğunda ise tüm düşünceleri başına yıkılmıştı ama hâlâ umudu vardı. Gelecekti Neslihan. Saatler geçti doktor hariç kimse gelmedi odaya. En son kapı açıldığında ise 'tamam bu sefer geldi.' dedi içinden ama yine yanılmıştı. Bu sefer gelen kötü kraldı. Eşref Ali Soysalan..

"Geçmiş olsun." diyerek girdi içeri Eşref. O gür, küçük dağları ben yarattım diyen sesiyle. Güven hiç bir şey demeden başını pencereden dışarı çevirdi. "Nasıl oldun daha iyi misin?"

Güven sinirle gülerek Eşref'e döndü. Ne saçmalıyordu bu adam? "Bu kadar mı önemli benim nasıl olduğum? Madem bu kadar merak ediyordunuz, burada yatmama neden sebep oldunuz?"

"Kızım alacaktın çünkü benden!" diye yükseldi Eşref.

Güven tamamen yerinden doğrulup bacaklarını yataktan sarkıttı. "Ben kızınızı sizden almayacaktım. Kızınız sizden kurtulmak için çabalıyordu. Sizden, soyadınızdan. Onu o kadar düşünmüyorsunuz ki bunları hiçbir zaman farketmediniz. Sizin için önemli olan tek şey soyadınız ve kendinizdiniz çünkü. Neslihan ne hissedermiş, ne istermiş hiç umrunuzda değil." derken sözünü Eşref'in önüne attığı gazete kesmişti.

"Bak bakalım Neslihan ne istiyormuş." diyerek manşete girilen haberi gösterdi.

EŞREF ALİ SOYSALAN'IN KIZI NESLİHAN SOYSALAN EVLENDİ yazıyordu manşette. Altta ise Neslihan'ın gelinlikli fotoğrafı vardı. Yanındaki adama çarptı Güven'in gözü. Serhan.. O kıl kuyrukla mı evlenmişti Neslihan? Sadece 1 ay 4 gün sonra gidip evlenmiş miydi?

"Neslihan evlendi. Hemde soyadını verdi o adama. Neymiş demek ki? Neslihan'da soyadını düşünüyormuş." diyerek tekli koltuğa oturdu. "Sen ne yap biliyor musun evlat? Git.. Sen git çünkü benim kızım sana okyanusları aşacak kadar aşık değil."

Eşref'in son söylediği o söz beyninde yankılanıyordu Güven'in 'benim kızım sana okyanusları aşacak kadar aşık değil..' Haklı mıydı? Bütün bunlar gerçek miydi? Onun cehennemin dibine gidecek kadar aşık olduğu kadın evlenmiş miydi? Güven bunlara inanmak istemiyordu. Bütün kanıtlara rağmen inkâr etmek, Neslihan yapmaz demek istiyordu. Tek bir söz çıkmıyordu ağzından. Konuşma yetisini kaybetmişti resmen. Eşref onu bu bocalamayla başbaşa bırakıp odadan çıkmıştı. Çıkmadan önce komodinin üzerine bir bilet bırakmıştı. Açık bir bilet..

Güven gözlerini kısa bir süre bilet'e götürmüş daha sonrasında ise tekrar gazeteye çevirmişti. Artık her harfini ezberlediği o haberi tekrar tekrar okuyordu. 'Neslihan Soysalan evlendi.. Neslihan Soysalan evlendi..' beyninin içinde dönüp duruyordu bu yazı. Gözlerini kaldırdığında ise sadece beyninin içinin değil odanında döndüğünü hissetti, sonra ise boylu boyunca yatağa uzandı.

Gözlerini tekrar açtığında bu sefer tek bir umut kırıntısı yoktu içinde. Gelmeyecekti Neslihan biliyordu. O başkasının karısıydı artık. Gelemezdi Güven'e, okyanusları aşamazdı onunla. Oysa Güven cehennemin dibine kadar giderdi Neslihan ile.

Doktor gelip son kontrollerini yaptı ve çıkış iznini verdi Güven'e. Ne yapacaktı? Nereye gidecekti? Neslihansız girmek istemediği o eve mi gidecekti? Neslihan'ın onu kurtardığı o çöplüğe mi? Ya da.. Eşref Ali Soysalan'ın verdiği biletle yurtdışına mı? Hiçbir şey bilmiyordu, düşünemiyordu. Tek istediği bu hastane odasından kurtulmaktı.

Ceketini alıp çıktı odadan, nereye gideceğini bilmeden sokaklarda yürüdü. Ayakları onu Neslihan'a götürmüştü. Soysalan malikanesinin önünde durmuş uzaktan sevdiği kadını izliyordu. Onun yeri artık burasıydı, Neslihan'ın hayatının dışı. O uzaktan izlerken evin kapısı açıldı. Neslihan çıktı dışarı, sapsarı saçları parlıyor, kahkahası bütün eve doluyordu. Bir şey vardı bu kahkahada Güven hissediyordu ama neydi çözemiyordu. Daha fazla dayanamadı bu görüntüye uzaklaştı oradan. Yine nereye gideceğini bilmeden sokakları arşınlamaya, bomboş yürümeye devam etti. Havanın kararmasına yakın bir evin önünde durdu. Neslihan ile yaşadıkları evdi burası. Onsuz ilk defa girecekti buraya, zor olacaktı ama girecekti. Bir süre evi uzaktan inceledi, zar zor açtı kapıyı içeri girdi. Her zaman içeri girdiğinde ceketini asar, sevdiği kadını yoklamak için Neslihan diye seslenirdi ama bu sefer ne ceketini astı ne de o söylemeyi en çok sevdiği ismi seslendi. Hiçbir yere bakmadan, anıların içine dalıp gitmemeye çalışarak merdivenlerden yukarı çıktı. Yatak odalarına girdiğinde daha fazla kaçamadı anılardan. İçerisi hâlâ Neslihan kokuyordu. Sanki hiç gitmemiş hep buradaymış gibi, hâlâ burada onunla yaşıyormuş gibi..

Güven yatağın ucuna oturdu, arkasından Neslihan'ın yastığını alıp baktı. Gözlerinden bir kaç damla düştü yastığın üzerine. Yavaş yavaş burnuna götürdü yastığı, o mis kokusunu ciğerlerine hapsetti. Hıçkırarak ağlıyordu artık, hatta o kadar çok ağlıyordu ki hıçkırıkları boğazına düğüm olmuştu. Yastığı yanına koyup kalktığında komodinin üzerindeki fotoğrafı gördü. Eline alıp Neslihan'ın yüzünü okşadı burukça gülümsedi. "Hani hiç bırakmayacaktın beni prenses? Ne olursa olsun ayrılmayacak, bu evde birlikte yaşlanacaktın? Ben sensiz yönümü bulamam ki.. o kurtardığın yabani olurum tekrardan. Neden yaptın bunu bana, kendine?" diye söyleniyor, sitem ediyordu sanki Neslihan onu duyabilecek, cevap verebilecekmiş gibi. Fotoğrafı aldığı yere yüzü gözükmeyecek şekilde geri koydu. Odaya son kez göz gezdirip gardorbu açtı, Neslihan'ın tek bir eşyası bile yoktu. Daha fazla dayanamıyordu bu görüntüye. Bu evde Neslihansız kalamazdı. Hatta değil bu evde, bu şehirde duramazdı. Her yerde bir anıları vardı, canını acıtıyordu. Sırt çantasını aldı dolaptan bir kaç önemli eşyasını ve pasaportunu aldı çıktı odadan. Ağır ağır indi o merdivenlerden, her şeye son bir kez baktı. Bir daha geri gelemeyecekti bu eve, anıları burada toz içinde kalacaktı. Kapının önüne geldi, açmadan önce aynanın üzerinde yapışık olan o nota baktı. Neslihan'ın ona bıraktığı öpücüklü o nota.. 'Hastaneye gidiyorum sevgilim. Uyandırmaya kıyamadım.' yazıyordu notta. Yaklaşıp tam Neslihan'ın öpücük bıraktığı noktayı parmak uçlarıyla okşadı. Bir daha asla dokunamayacaktı o dudaklara. Başkası dokunacaktı, onun öptüğü her noktayı başkası öpecek, güzel kokusunu başkası duyacaktı. Elini yumruk yapıp yavaş yavaş geri indirdi. Kapıya yaklaşıp usulca açtı, hızla geri kapattı ve önünde durup baktı son kez. Neslihan ile yaşadıkları o ev artık bir mazi olmuştu. İçinde bir sürü anı, yaşanmışlık barındırıyordu ama yabancı geliyordu Güven'e. Çantasını sırtına takıp ceketini tek parmağıyla omzuna atarak uzaklaştı evden. Bir daha geri dönmemek üzere..

Prenses ve YabaniHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin