Gök gürültüsü ve şimşek evin içine doluyordu. Neslihan ve Güven bakışlarını bir anda cama çevirip endişeyle dışarı bakıyorlardı. Bulundukları yemek yeterince gergindi, şimşeğin içeri dolmasıyla daha da gerginleşiyordu. Camda olan bakışlarını birbirlerine çevirdiler. İkisi de endişeliydiler. Yaman Ali’den ses çıkmıyor, haber gelmiyor ve Neslihan’ın kalbindeki korku gittikçe büyüyordu. Karşısında oturan Zafer’in gitmesi için dakika kolluyor, hemen oğluna ulaşmak iyi olduğundan emin olmak istiyordu. Güven, Neslihan’ın gözlerinden anlamıştı bunları olaya el atmıştı.
“Zafer Bey, siz ne kadar daha buradasınız? Yatıya geldiniz her halde?” der şakayla karışık.
Zafer samimiyetisiz bir kahkaha atıp elindeki tatlı tabağını masaya bırakır. “Yok, yok yatıya gelmedim.” Diyerek kolundaki saate bakar. “Saatin nasıl geçtiğini anlamamışım.” Bakışları Neslihan’a çevrilir. “Neslihan hanım ile yemek yemek o kadar keyifliydi ki zaman algımı kaybettim.”
“Ya tabii..” diyip bakışlarını Neslihan’a çevirir. “Öyledir.”
Zafer önündeki mendili çıkartıp ağzını siler ve tekrar masaya koyar. “Ben müsaadenizi isteyeyim Neslihan Hanım.” Diyerek ayaklanır ve Neslihan’ın yanında durur. “Tekrar tanıştığıma memnun oldum.” Diyip eline öpücük kondurur.
“Bende.” Der Neslihan zoraki bir gülümsemeyle. “Ferişçim misafirimize eşlik eder misin?”
Feride, Zafer ile birlikte kapıya doğru ilerlerken Neslihan ve Güven masada tek kalmışlardı. “Güven.. Ali’den haberin var mı?”
“Yok..” der Güven başını iki yana sallarken.
Neslihan yerinden kalkıp masanın üzerine bıraktığı telefonu eline alır. Odanın içinde oradan oraya yürürken bir yandan da Aliyi arıyordur. “Nerede bu çocuk? Telefonu da açmıyor.”
“Alaz’ı arayalım birde.”
Neslihan başıyla onaylayıp bu sefer de Alaz’ı arıyordur ama o da açmıyordur. “Yok. Yok o da açmıyor.” Diyerek kendini salondaki çift kişilik koltuğa bırakır ve başını elleri arasına alır. “Güven.. ben nefes alamıyorum.” Der kesik kesik aldığı nefesinin arasından.
Güven koşarak gelir Neslihan’ın yanına. Oturur ve elini tutar. “Birlikte alalım hadi.”
Yıllardır değişmeyen tek şeydir bu. Neslihan’ın nefesinin yetmediği yerde Güven’in nefesi devreye girer ve nefesleri de bir olurdu.
Güven, Neslihan ile birlikte nefes alıp vererek ona yardım edip nefes almasını sağlar. “Sakin ol, oğlumuzu bulacağım.” Diyerek yerinden kalkar.
Neslihan dolu gözlerle Güven’i takip ediyordur. “Nereye?” der yorgun çıkan sesiyle.
“Gidebileceği her yere.” Der Güven ceketini alıp giderken.
Neslihan yerinden fırlar. “Bekle bende gelicem.”
Güven kaşlarını aşağı indirip başını iki yana sallar. “Neslihan..”
“Güven duramam ben burada. Seninle gelmesem bile kendim giderim.” Diyip dolaptan kabanını alır ve tek kaşını kaldırarak Güven’e bakar. “Bence kendim gitmemi istemezsin.”
Başını öne eğip ensesini kaşır. “Peki, gel.” Neslihan’ın tek başına Yaman Ali’yi aramaya gitmesi en son isteyeceği şeydir. Yanında olursa onu daha kolay koruyabileceğini düşünüyordur.
Birlikte evden çıkıp arabaya binerler. Önce Yamanların mahalledeki evine giderler ama kimse yoktur. Neslihan bahçe kapısından dışarı çıkarken Ali’yi arıyordur ama açmıyordur telefonu. “Yok hâlâ açmıyor, delireceğim en sonunda.”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Prenses ve Yabani
Fanfiction20 yıl sonra yolları tekrar kesişen Neslihan ve Güven'in tek bölümlük hikâyeleri..