“Çok eskiden yaşadım bu ânı ben”
Dersiniz şaşkınlık içinde.
İlk girdiğiniz bir ev, bir merdiven
Birden güneş vuran pencere...Şairin dediği gibi, 'çok eskiden yaşadım bu ânı ben..' diyordu Neslihan o eve yıllar sonra ilk girişinde. Pencereye güneş değilde ayın ışığı ve sokak lambası vuruyordu, onlara açtığı ışık eşlik ediyor, evin her noktasını gün yüzüne çıkartıyordu. Kapıdan girdiği gibi merdiven çarptı gözüne, usul usul çıktıkları o merdiven.. kapıyı kapatıp geri döndüğünde ise ayna, yüzünü görüyordu orada Neslihan ama yıllar önceki kendisini. O pırıl pırıl bakan, içindeki enerjiyle etrafına ışık saçan genç kızı. Aynanın üzerinde ise o genç kızdan kalma bir not dikkatini çekiyor. Seneler önce öpüp oraya asmış bir daha da oradan çıkartılmamıştı o not. Yavaş yavaş gözünü aşağı indirdiğinde ise bisiklet. Güven'in bisikleti. Yıllardır kutuda gizli kalmış o defter aralanmış, tozlu sayfaları çevrilmiş ve bir an'a gitmişti.
flashback
2001 Nisan, Büyük Ada
"Ya Güven ne işimiz var burada? Bir sürü dersim var geri kalıcam." diye söyleniyor ve Güven'in çekiştirmesiyle iskeleye gidiyordur.
Güven durup gülümseyerek Neslihan'a döner. "Güzelim.. ders ders nereye kadar değil mi? Dersleri kaçırmayayım derken hayatın güzelliklerini kaçıracaksın." diyerek Neslihan'a bir adım yaklaşır ve iki elinide tutup gözlerinin içine bakar. "Ufak bir kaçamaktan bir şey olmaz."
"Peki, nereye gideceğiz onu söyle?" der Neslihan pes etmişçe. Güven haklıdır, daha fazla isyan etme hakkı kalmamıştır Neslihan'ın. Aylardır ders çalışmaktan sosyalleşmeyi, gerçek hayatın ne demek olduğunu unutur hâle gelmiştir. Onu bundan kurtaran yine süper kahramanı olur. Her konuda ona koşup yardım eden, kurtaran biricik sevgilisi.
Güven başıyla yanlarındaki iskeleyi gösterip, yukardaki yazıyı işaret eder. "Bak bakalım nereye gideceğiz."
Neslihan başını iskelenin üstünde yazan yazıya çevirdiğinde ağzı açık kalır. "Güven.. inanmıyorum." diyerek şaşkın gözlerini Güven'e çevirir. Sıkıca boynuna sarılıp öpücük kondurur.
"Madem sevgilim uzun zamandır Büyük Ada'ya gitmiyor, götürme görevi kime düşer?" diyip parmağıyla kendisini işaret eder. "Tabi ki ben deniz İntörn Doktor Güven Aydın'a." Yüzünde kocaman bir gülümseme belirmiştir ama bunun sebebi Neslihan'ın yüzünün gülüyor olmasındandır.
"Seni çok seviyorum Güven.. o kadar çok seviyorum ki anlatacak kelime bulamıyorum."
Güven aralarındaki mesafeyi sıfırlayıp ellerini tekrar kenetler ve alınlarını birbirine dayar. "Bizim sevgimizi anlatmak için kelimelere ihtiyacımız yok ki güzelim." Sağ elinin içinde hapsolan minik eli kaldırıp kendi kalbinin üzerine koyar. Kendi elini ise Neslihan'ın kalbinin üzerine. "Ben buranın atışını duyabiliyorum, hemde stetoskop'a ihtiyaç bile duymadan. Gözlerin.. onlar da bana her şeyi anlatıyorlar. Hem ne derler; gözler kalbin aynasıdır." diyerek göz kırpar ve Neslihan'ın tek elinden tutup hareket ettirir. "Hadi vapuru kaçıracağız hemde yanındayken."
Neslihan dolan gözlerini Güven'e belli etmeden sildiğini sanıyordur ama yanılıyordur. Neslihan ile ilgili tek bir şey bile Güven'in gözünden kaçmıyordur. Neslihan'da farkındadır aslında istediği de budur ya. Kimsenin görmediği göz yaşlarını, kahkahalarını birisinin görmesi. El ele vapura binip üst kata çıkarlar. Neslihan demirlere tutunarak boğaza bakar, Güven ise oturup Neslihan'ı izler. Neslihan gözlerini kapatıp havayı içine çeker ve açmadan, kocaman gülümseyerek Güven'e döner. "Çok güzel.. dünya üzerindeki en güzel şey bir deniz, okyanus ya da boğaz olabilir."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Prenses ve Yabani
Fanfic20 yıl sonra yolları tekrar kesişen Neslihan ve Güven'in tek bölümlük hikâyeleri..