twenty two

284 39 39
                                    

biraz yorum yapar misinizz

Şoför arabayı yavaşlattı ve saniyeler sonra durdu. "Geldik efendim." Titreyen ellerimle adama parayı uzatıp taksiden indim.

Hoseok'un evine ilk defa geliyordum. Beni tuhaf karşılamamasını umarak apartmana girdim. Heyecandan asansörü kullanmak yerine merdivenlerden çıktım.

Kapısının önüne gelince birkaç derin nefes aldım kendimi yatıştırmak için.

Evet, onu sevdiğimi biliyordu. Benden hoşlanıyordu ve bundan emindim. Hoşlanmasa Bogum'dan kıskanıp okulda olay çıkartmazdı.

Hoseok'un benden daha cesur davranıyor olması beni şaşırtıyordu. Her gün tenefüslerde kapıma gelip beni bekliyor, bahçede dolaşırken bilerek yakınımdan yürüyordu. Omuzlarımızın birbirine değmesi içimi kıpır kıpır ediyordu. Okulda oldukça vakit geçirip yakınlaşmıştık ama yine de çekiniyordum.

Şüphesiz, sahnede ortalığı yıkıp geçen Suga ve Hoseok'a aşık olan Yoongi bambaşka kişilerdi. Eğer hayranlarım onun yanında dönüştüğüm kediyi görseler eminim benimle dalga geçerlerdi.

Yutkunarak zile bastım ve çok beklemeden kapı açıldı. Karşıma 50'li yaşlarının başında olduğunu tahmin ettiğim bir adam çıktı. Seokjin'in yanlış adres vermiş olabileceğini düşünürken liseye gidip yalnız yaşayan tek tük gençlerden olduğumu hatırlattım kendime. Zaten adamın yüzünü inceleyince Hoseok'a benzediğini fark etmiştim.

"Buyrun?" dedi sakin bir sesle. Gülümseyerek konuştum: "Merhaba, ben Hoseok'un okuldan arkadaşıyım. Kendisine sürpriz yapmak istediğim için geldim. Müsait misiniz?" Başını salladı gülümseyerek. "Buyur geç oğlum."

Son kelimesi içimi buruk bir hisle kaplarken gülümsememi bozmamaya çalışarak eve girdim ve ayakkabılarımı çıkardım.

"Bugün morali biraz bozuk gibiydi. Sen ne olduğunu biliyor musun?" Evet amcacığım, beni yakın bir arkadaşımdan kıskandı diyemediğim için "Sınıftan bir çocukla tartışmış." demekle yetindim.

Bay Jung bana Hoseok'un odasını gösterdikten sonra holden uzaklaşarak televizyon sesinin geldiği yere gitti.

Kendime sakin olmak için telkinde bulunarak kapının kulbunu indirdim ve loş sarı ışığın aydınlattığı odaya girdim. Hoseok yatakta arkası dönük bir şekilde yatıyordu. En başta kapı sesini duymadığını düşündüm ama hemen sonra kulağında kulaklık olduğunu fark ettim.

Çantamı yere bırakıp yavaş adımlarla yatağının ucuna yürüdüm ve oturdum. Beni hala fark etmemişti. Dudaklarımı birbirine bastırıp yanına uzandım. Kolumu üzerine atınca küfür ederek doğruldu. Kulaklığını hızlı bir şekilde çıkarırken küfür etmeye devam ediyordu.

Gülmemek için kendimi zorlarken o gözünü kırpıştırarak bana baktı. Sırıtarak el salladım. Bu sefer kaşlarını çattı. "Nasıl amına koyayım?" diye mırıldandı. Gözlerini odasında gezdirdi ve bakışları yine beni buldu.

"Yoongi?"

"Bebişim?"

"Gerçek misin?"

"Hı hı."

"Nasıl geldin?"

"Kapıdan geldim nasıl geleceğim başka?"

Elleriyle yüzünü sıvazladı. "Şarkı dinlerken içim geçmiş. Hiç fark etmedim geldiğini." Başımı iki yana salladım gülerek. "Hoşgeldin demeyecek misin?"

Kocaman gülümsedi ve üzerime neredeyse atlayarak bana sıkıca sarıldı. Yanağıma bir öpücük bırakıp "Hoşgeldin" derken ben de kıkırdayarak kollarımı sırtında birleştirdim. "Hoşbuldum."

where is your heart? | sopeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin