Hoseok geniş, lüks bir rezidansta yer alan, bir kişi için büyük olan eve adımlarken biraz çekingendi. Sevgilisinin eviydi ama yine de buraya ilk defa geliyordu ve tek bir şekilde geliyordu.
"Kimse var mı?" diye seslendi önce. Yoongi sonradan geleceğini söylemişti ama yine de başka birilerinin olabilme ihtimali vardı. Bir karşılık alamayınca koridoru geçip geniş salona ulaştı.
Abartılı, tek renkten oluşan sıkıcı mobilyalar yerine daha çok koyu renklerin kullanıldığı ama yine de komforlu ve iç acıcı görünen bir salondu.
Çantasını yere bırakıp koltuğa oturdu. Sonra kendisini boş hissederek telefonunu aldı ve Yoongi'ye evinde olduğunu haber verdi. Odaları gezmek istiyordu ama sevgilisinin rahatsız olabileceğini düşünerek bundan vazgeçti.
Hala bir kamera şakasında olduğunu düşünmüyor değildi. Biricik sevgilisinin maskelerin arkasından tüm dünyayı coşturan ünlü dj olması çok tuhaf geliyordu. Biraz kırıldığı doğruydu ama Yoongi'ye de hak veriyordu. Şu an bu olayı düşünecek halde değildi. Sadece bir an önce sevgilisinin gelmesini ve onu doya doya öpmek istiyordu.
Zil çaldığında Yoongi'nin geldiğini düşünerek heyecanlı bir şekilde kapıyı açmak için koştu. Saçını volümlendirip okul formasının kravatını düzelterek kulbu indirdiğinde ise karşısında ünlü bir firmanın kuryesini gördü.
"Hoseok ssi?" dedi orta yaşlardaki kurye. Karşısındaki çocuk başını salladı. Elindeki iki paketi Hoseok'a verdi. "Afiyet olsun." diyerek asansöre ilerlediğinde "Teşekkürler, kolay gelsin." diye mırıldandı diğeri şaşkınlıkla.
İçeri geçip eski yerine oturduğunda Yoongi'den mesaj gelmişti.
dedigim gibi biraz gec gelicem bebisimm, ac kalma sakın!!! , yazıyordu. Hoseok aptal bir şekilde gülümseyerek mesajına cevap verdi ve ardından paketi açtı. Jajangmyeon ve sprite vardı. Merak edip diğerini açtığındaysa sıcak bir karton bardakla karşılaştı. Koklayıp sıcak çikolata olduğunu fark ettiğinde ise sırıttı kendi kendine.
Yanında olmasa da onunla ilgilenmesi kıpır kıpır ediyordu içini. "Prenses mi oldum lan ben?" dedi kendi kendine. Chopstickleri paketinden çıkarıp yemeğinden biraz yerken gözleri kısıktı. "Yok ya, olmadım bence." Gözü sıcak çikolataya gitti yine. "Belki de olmuşumdur...Neyse ya, çok özledim ben sevgilimi." diye mırıldandı.
***
Çalan zille gözlerini aralayan Hoseok, en başta nerede olduğunu anlayamadı. Alık alık etrafa bakarken Yoongi'yle mesajlaşmaları aklına doldu ve kendine gelerek yattığı koltuktan fırladı.
Yabancı olduğu bu evde aynı gün ikinciye kapıyı açtı ve bu sefer karşısında beklediği kişi vardı.
Bol siyah tshirt ve gri bir eşofman giyen erkek arkadaşı ona kocaman gülümseyerek içeri adımladı. "Bebişim!" diye bağırıp Hoseok'a sarıldığında, Hoseok'da bir haftadır görmediği bedenin beline sardı kollarını ve kokusunu içine çekti.
"Çok özledim, çok özledim, çok ama çok özledim bebişimi!" diye sıralıyordu cümlelerini art arda. Hoseok'un da ondan farkı yoktu. "Ben de güzelim, ben de." diyerek daha sıkı sarılıyordu.
Birkaç dakika holde dikilerek birbirine sarılan ikiliden ilk ayrılan Hoseok oldu. Kollarını belinden çekmemiş, sadece göğüslerini ayırmıştı. "O kadar özledim ki seni. Ölüyorum sandım." Yoongi'nin minik dudaklarında, burnunda ve onun için gülerken kısılan gözlerine dolaştırdı bakışlarını. Ardından dayanamayarak büyük bir öpücük bıraktı dudaklarına. Yavaşça, tadını hatırlamak ister gibi öptü sevgilisini. Gerçi unutması imkansızdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
where is your heart? | sope
FanficYoongi, teması 'şimdiye kadar gördüğünüz en güzel şey' olan fotoğraf yarışmasında birinci olmuştu. Şöyle bir sorun vardı ki, fotoğraftaki okulun yakışıklı heteroseksüeli Jung Hoseok'tu. top: hoseok bottom: yoongi texting + düz yazı