Yoongi gözlerini yavaşça araladı. Belindeki baskı onu biraz düşündürdü ancak gece neler olduğunu anında hatırladı. Yüzü kızarırken kendi kendine gülümsemeden edemedi. Aşık olduğu çocukla yaşadığı ilk seferini kesinlikle hayatının sonuna kadar hatırlayacaktı.
Elini beline sarılı olan kolun üzerine koyup yan döndü ve hala uyuyan sevgilisine bakmaya başladı. Her şey bir rüya gibiydi. O fotoğraf yarışmasına katılması, kazanması, ve Hoseok'la konuşmaya başlaması. Aylar boyunca geceleri düşünmekten uyuyamadığı o çocuk, şimdi karamsar düşüncelerle gecelerini geçirdiği yatakta kendisiyle birlikte yatıyordu.
Alnına düşen saçları eliyle kaldırdı, bu Hoseok'un yerinde kıpırdanmasına neden oldu. Hayran hayran onu izlemeye devam ederken saçlarıyla oynamayı bırakmadı. Çok geçmeden Hoseok gözlerini kırpıştırarak açmıştı.
"Güzelim..." diye mırıldandı yeni uyandığı için normalden kalın olan sesiyle. "Günaydın bebişim!" dedi Yoongi enerjik bir şekilde. "Günaydın, ne zaman kalktın?" dedi. Aynı zamanda Yoongi'yi daha fazla kendisine çekmeye çalışıyordu. "Az önce. Hadi kalk kahvaltı edelim." Hoseok aniden tam anlamıyla uyandı ve yatakta doğruldu. Yoongi bu haline şaşırmıştı. "Ne oldu?" diye sordu kısık bir sesle.
"Yoongi," dedi ve gözlerini odada gezdirdi Hoseok. Ürkek bakışlarını erkek arkadaşına çevirebildiğinde devam etti: "Pişman mısın?" Onun gibi yatakta doğrulan çocuk biraz öfkelenmişti. "Ne?"
"Yani, bilmiyorum. Pişman olmuş olabilirsin."
"Hayır, değilim ama sen pişmanmış gibi konuşuyorsun." Hoseok telaşlı bir şekilde Yoongi'nin ellerini avcuna aldı. "Hayır, hayır. Saçmalama güzelim. Dün benim en güzel günümdü. Sadece... İlk seferimizdi ve yanlış bir şey yapmış olmaktan, seni incitmekten ya da ne bileyim... Beğenmeyip benden gitmenden korkuyorum."
Yoongi'nin kaşları çatıldı ve öfkeli bir şekilde Hoseok'un omzuna vurdu. "Bu dediklerinin hiçbiri olmadı ve tanrı aşkına! Neden senden gideyim?" Hoseok acıyan omzunu umursamadan avcundaki elleri öptü. "Özür dilerim. Saçma sapan konuşuyorum güzelim çok özür dilerim. Korkuyorum sadece."
"Hoseok-ah, neyden korkuyorsun?"
"Senin için yeterli olmamaktan."
Uzun saçlı olan derin bir nefes verip yarı çıplak sevgilisini kollarının arasına aldı. Şakaklarına bir öpücük bırakırken "Neden böyle şeyler düşünüyorsun ki..." diye fısıldadı.
"Okuldaki bazı kişiler seni hak etmediğimi söyledi." dedi direkt Hoseok. Yoongi, yaşadığı şokla Hoseok'u kendisinden uzaklaştırıp gözlerinin içine baktı. "Ne? Hangi orospu çocuğu söyledi bunu?"
"Siktir bunu söylemeyecektim." diye mırıldandı Hoseok kendi kendine. "Ne demek söylemeyecektin? Kim dedi bunu söylesene." Omuz silkti Hoseok. "Çocuklarla kantinde otururken arka masamızdaki kızlar ikimiz hakkında konuşuyordu. Öyle duydum. Yanına yakışmıyormuşum falan. Bir erkekle ilgilenebilecek kadar iyi fiziğe sahip değilmişim. Dört yıl boyunca 'popüler olmama rağmen' kimseyle sevgili olmamışım ve şimdi seninle birlikteysen kesin bir çıkarım varmış."
"Siktiğimin salakları. Bebişim, sen de bu aptalların laflarına mı inanıyorsun cidden?"
"Ama Yoongi, kendine bir baksana. O kadar güzel ve yakışıklısın ki karşına biri çıkar da artık beni istemezsin diye ödüm kopuyor. Ama emin ol böyle bir şey olursa rahat bırakırım seni. Senin mutluluğun her şeyden önemli."
"Aptal aptal konuşma Hoseok! Ben seni seviyorum tamam mı? Başka biri de yok ve asla olmayacak. Ama eğer senin karşına biri çıkar da benden gidersen, emin ol ben seni asla rahat bırakmam."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
where is your heart? | sope
FanfictionYoongi, teması 'şimdiye kadar gördüğünüz en güzel şey' olan fotoğraf yarışmasında birinci olmuştu. Şöyle bir sorun vardı ki, fotoğraftaki okulun yakışıklı heteroseksüeli Jung Hoseok'tu. top: hoseok bottom: yoongi texting + düz yazı