Küçük, ucube bir kafede oturan büyük arkadaş grubu sandalyelere zar zor sığmışlardı. Yoongi, sevgilisinin kucağında olmaktan hiç rahatsız değildi. Elini belinde gezdiren Hoseok da halinden memnundu. Diğerlerinin iğneleyici laflarını önemsemeden arada birbirlerine minik öpücükler veriyorlardı.
"Hayır amına koyayım, çocuk babasını geçmişten geri getirdi illaki geri dönmesi gerekecek."
"Jimin, çocuğun süper gücü zaten bu. Elindeki topu da geçmişten geri getirdi ama top birden yok olmadı değil mi?"
"Anlamıyorsun. Adam ölmüş amına koyayım. Onlarla yaşayıp ikinciye mi ölecek? Çocuk yine geri getirir böyle böyle sonsuza kadar yaşar."
"Çocuk ölümsüz değil ki sons-"
"Yeter." diyerek Namjoon ve Jimin'in tartışmasını böldü Seokjin. "O kadar baş ağrıtıyorsunuz ki! Lütfen sadece bir konuda aynı fikirde olun. Sırf kavga etmek için uzatıyorsunuz!"
Taehyung başını salladı ve her konuda olduğu gibi bunda da Seokjin'i onayladı. Jungkook da gürültüden kurtulduğu için rahatladı. Tartışan ikili ise Seokjin'e karşı gelmek yerine yüzlerini asarak sustular.
"Bir daha bunlarla gelmeyelim." diyerek dudaklarını büzdü Yoongi. "Tek normal olanları Taehyung. Garibime bak öylece susuyor." diye devam etti. "Taehyung mu normal?" diyerek güldü Hoseok. "Daha size iyice açılmadı. O yüzden öyle geliyor."
Yoongi sigara paketine uzanıp bir tanesini dudaklarının arasına yerleştirdi. Bir eli sevgilisinin belinde olan Hoseok, diğeriyle elindeli çakmağı çevirip duruyordu. Bu yüzden sigarasını o yaktı.
"Sınav için heyecanlı mısınız?" diye sordu ilk dumanı içine çektikten sonra. İki gün sonra masada oturan herkes üniversite sınavına giriyordu. Yoongi hariç.
"Evet! Bir an önce güzel bir yer kazanıp aileme siktiri çekmek istiyorum." Hoseok Seokjin'in ailesiyle anlaşamadığından az çok bahsetmişti. "Seul'den gidecek misin?" diye sordu bu yüzden.
"Bilmiyorum. Sonuçlara bağlı hareket edeceğim. Eve çıkmak istiyorum belki de yurtta kalırım emin değilim ama... Sanırım Seul'den ayrılırsam tek başıma mahvolurum."
Taehyung yutkundu. Daha önce bu konuları elbette konuşmuşları ama bu kadar ciddi bir şekilde değil. Artık 16 yaşındaki ergenler değillerdi. Para kazanmanın, aileden yardım almadan yaşamanın, üniversiteyi okurken yurt değil de evde kalmanın ne kadar zor şeyler olduğunun farkındalardı. "Nereye gidersen git, ben seninle gelirim." diye mırıldandı o yüzden sessizce. Yine de masadaki herkes duydu.
Yoongi onun için üzüldüğünü hissetti. Birine platonik olmayı ondan daha iyi bilen kimse yoktu. Sigara dumanını yavaşça dışarı verdıkten sonra Hoseok'a dönüp yanağına bir öpücük bıraktı.
"Cidden mi?" dedi Seokjin. "Ama senin netlerin çok iyi! SNU'yü kazanabilirsin." Omuz silkti bu sefer. "Senin yanında olmak istiyorum."
Seokjin kızardığı için önüne döndü ve tuhaf içeceğinden bir yudum aldı. "Benim canım tatlı çekti, gelirim şimdi." diyerek ayaklanan Taehyung'da kasaya ilerledi.
Hala gözlerini masadan kaldırmayan arkadaşının üzerindeki dikkatten kurtulmak istediğini fark eden Jimin konuşmaya başladı: "Bende yapabildiğimi yapar çıkarım. İyi kötü bir yere girerim diye düşünüyorum. Bir yıl daha hayatta hazırlanamam..."
Karşısında oturan Jimin'i dinleyen Yoongi dikakti dağılınca kafeyi incelemeye başladı. Bu sırada karşılarındaki masada oturan ikiliyi fark etti. Sanghun ve Myeong. Okulda sürekli aynı ortamda olmaları yetmiyormuş gibi burda da onlara rastladıkları için sinirlendi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
where is your heart? | sope
FanficYoongi, teması 'şimdiye kadar gördüğünüz en güzel şey' olan fotoğraf yarışmasında birinci olmuştu. Şöyle bir sorun vardı ki, fotoğraftaki okulun yakışıklı heteroseksüeli Jung Hoseok'tu. top: hoseok bottom: yoongi texting + düz yazı