“Derse beş dakika geç kaldınız Mrs.Avery, o yüzden sizi her zamanki zamanınızdan 5 dakika geç bırakacağım”
“Filch'e yakalanmadan gelmek hiç kolay değildi”
“Pekala, artık geldiğinizde göre başlaya biliriz”
~~~~~~~
“.... Anladınız mı?”“Şey... Hayır efendim anlamadım”
“Tanrım... Pekala tekrar anlatacağım ama beni dikkatlice dinle”dedi ve anlatmaya başladı.
Dikkatim derste olmasına rağmen anlamıyordum.
“Şimdi anladınız mı?”dedi bıkmış bir suratla.
“A-anladım”
“Madem Anladınız”dedi ayağa kalkarak.
“O zaman size vereceğim soruları çözün o zaman”dedi ve bir raftan elinde kağıtlar ile geldi.
Kağıdı önüme koydu ve önceki yerine oturdu.
“Hepsinimi çözeceğim?”
“Evet hepsini”dedi.
Kağıtlara bakıyordum. Bildiğim birkaçı vardı ama çoğusunu yapmamıştım yinede boş bir sorun bırakmamıştım. En sonunda;
“Bitirdim”dedim.
Birşey demeden kağıtları aldı. Biraz sonra bana garip bir ifadeyle bakmaya başladı.
“Bu kağıt tam bir hayalkırıklığı Mrs.Avery!”
“Neden efendim?”dedim.
“Neden mi? 50 sorunun sadece 10'u doğru!”dedi.
Ve ardındanda.
"Yalan söyledin... Yine anlamadın değil mi?”dedi.
“Ben... Sadece yapabileceğimi düşündüm...”
“Birşeyi yapmak için ilk önce öğrenmek gerekir! Ama sen öğrenmemekte kararlısın!”
“Üzgünüm efendim... Anladığımı düşünmüştüm”
“Her seferinde aynı bahane ve aynı yalanı duyuyorum!”dedi.
Haklıydı... Bir süre sonra sustu. Konuşmadı.
Sessizliği bozan ben oldum.“Artık ders vermeyecek misiniz bana?”dedim.
"Hayır vereceğim”dedi.
Konuşmadım çok sinirli gözüküyordu.
“Anlamakta zorluk çekmiyorsun Aurora sadece, aklın tamamen başka yerde dikkatini derse verdiğini zannediyorsun ama kendini kandırıyorsun!”dedi.
“Senin sorunun-”diyecekken dengesini kaybetti ve üstüme düştü. Kafam yere çarpmıştı. Ve en o kötüsü benim üzerindeydi. Aramızda çok az mesafe vardı.
Bir süre sonra beklemediğim bir hamlesi ile dona kalmıştım.“Aurora...”dedi.
Ve ağzımı açıp birşey dememe izin vermeden dudaklarını benimkiler ile birleştirdi. Ona karşılık veriyordum ama biraz sonra onu iten ben olmuştum.
Hiç birimiz ondan sonra konuşmamıştık. Ben sessizce oraan ayrılmıştım.
~~~~~~~~
Hafta sonuydu öğrenciler Hogsmeade'e gitmek için erkenden kalkıştılar kalabalık sesleri yatakhaneye kadar geliyordu. Elbette ben gitmeyecektim. Daha doğrusu gidemeyecektim. Bana gitmem için izin veren bir ailem yoktu.
Vardı ama izin vermezlerdi. Onlar şuan her tarafı karanlık bir kalede mahkumdular.
Hogsmeade'e gidemeyecektim ama en azından Hogwarts arazisinde dolaşa bilirdim.
Bir süre sonra sesler azalmıştı. Demekki öğrenciler gitmişti. Bende kazağımı ve pantolonumu giyerek odamdan çıkmıştım. Hafta sonları yapmayı en sevdiğim aktivite öğrenciler yokken bu büyük kaleyi tek başına dolaşmaktı.
Öğrenci başkanı olduğum için her binanin şifresini biliyordum girip dolaşa bilirdim ama bu riskliydi ceza ala bilirdim.
Bu yüzden binaları gezme fikrini bir kenara bıraktım.
Sırlar odası denilen bir yer vardı geldiğimden beri o odayı arıyordum. Ama hala bulamamıştım.Vazgeçme düşüncemde yoktu. Bulacağıma emindim daha ileride 1 yılım daha vardı. Koridorları gezerken omzumda hissettiğim el ile irkildim.
"Günaydın”dedi bana bakıp gülümseyerek.
~~~~~~~~~
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝑻𝒉𝒆 𝑩𝒍𝒂𝒄𝒌 𝑨𝒖𝒓𝒂|•𝑯𝒂𝒓𝒓𝒚 𝑷𝒐𝒕𝒕𝒆𝒓•|
FanfictionAurora Avery, 3 yıl boyunca Norveç'te yaşamış orada eğitim almıştır. 13 yaşındayken ailesinin Azkabana girmesi nedeniyle geri dönmek zorundadır. Ama geri döndüğünde hiç bir şey geride bıraktığı gibi değildi.Voldemort ölümuştu. İskoçya 3 yılda tamame...