otuz

117 10 25
                                    

arada kendimi hatırlatıp kayboluyor gibi hissediyorumHHWLJWCWXWGS

*

| seda

Apartmanın kapısını çekip hızlı adımlarla kaldırımda ilerlerken sol elimdeki çantamı sağ elime aldım ve elimle içindeki kameranın varlığını yokladım, içindeydi. Esen rüzgârla düzleştirdiğim saçlarım uçuşurken siyah kabanımın içine giydiğim ince, siyah tül çorap ve siyah, dizlerimin üstünde biten eteğim beni hafiften üşütünce kabanımın düğmelerini sırayla ilikledim.

Köşeyi dönerken arkamdan Kadir seslendi. "Hanımefendi!" Sesini duyunca kalbimin attığını hatırladım. "Gökten bir melek düşmüş de, o siz misiniz?"

Yanıt vermeden kaldırımda koşmaya başladığımda Kadir kahkaha attı ve sonra o da peşimden koştu. Kıkırdarken -ayağımdaki topuklu, uzun çizmeler nedeniyle ve kendimi zorlamak istemediğim için- Kadir bana çabucak yetişmiş, arkamdan belime sarılmıştı. "Yakaladım.."

Güldüm ve Kadir kafasını boynuma gömüp derin bir nefes aldı ardından da boynumu öptü. "Kadir!"

"N'oldu?"

Gözlerimi etrafta gezdirdim. Henüz tenhadaydık. "Biri görecek."

"Âşık görürler fena mı?" diye söylendi.  Belimdeki tek elini çekerek diğer eliyle belimi kavradı ve bana hafifçe yön verdiğinde birlikte kaldırımda yürüyorduk. "Aç mısın güzelim?"

"Evet!"

"Güzel," dedi ve belimi sarmayan elini havaya kaldırdı. Parmakları arasındaki poşetin içinde saklama kapları vardı. "Sürpriz!"

"Ya Kadir," gözlerim dolduğunda çok duygulanmıştım.

Kadir dolan gözlerimi gördüğünde belimdeki elini omzuma çıkardı ve beni göğsüne çekip başımın üstünü öptü. "La ağla diye yapmadım."

"Bir de kendin mi yaptın?"

"Evet," dedi Kadir hevesle. İlk kez bana yemek yapmıştı. Benim için.

Gözümden birkaç damla yaş yanaklarıma düştüğünde Kadir o yaşları öperek uğurladı. "Tamam ben yapmadım güzelim ağlama.."

"Sevindiğim için!" diye güldüm ve yanağımdaki ıslaklıkları sildim.

Boş bir parka geçtiğimizde bankların birine oturduk ve Kadir poşetin içindeki saklama kaplarını sırayla çıkardı. İlkinde kalem böreği vardı, ikincisinde çikolatalı ıslak kek ve üçüncüsünde ise poğaçalar. Poşetten meyve suyu da çıkardığında karşılıklı olarak bankta bağdaş kurup ortamıza koyduğumuz şeylerden birer parça aldık.

Kadir önce benim yememi bekledi, gözleri ağzıma götürmekte olduğum böreği izliyordu ve yediğimde ise yüzümü inceliyordu "Nasıl?" diye sordu büyük bir merakla.

Böreğin çıtırtısı, iç harcının güzelliği ve bunlar Kadir'in -sevdiğim adamın- yapmış oluşuyla birleştiğinde güzelliğini tarif edemezdim.

Elimin tersini alnıma yasladım ve tadının güzelliğiyle bayılma numarası yaptığımda vücudum geri düşmüştü. Kadir gülerek düşen vücudumu doğrulttu ve "Nasıl?" diye sordu tekrardan.

"Çok güzel, çok!" Böreğin tümünü ağzıma soktum ve sonra meyve suyunu fondipledim. "Eline sağlık!"

Kadir gözlerini kaçırdı.
"Teşekkür ederim yavrum, afiyet olsun."

Sonrasında yerken tekrar duygusala bağlayıp birkaç damla gözyaşı döktüğüm için Kadir yanımdan kaçamakla tehdit etmişti. Onu parkta kovaladıktan sonra artan birkaç böreği evde yiyeceğim için yanıma almıştım ve şimdi de bizim mahalleden yirmi dakika uzaklıktaki bir mahalledeydik. Arabanın yanında, ayakta beklerken kimi beklediğimizi bile bilmiyordum. Kamerayı Kadir'e vermiştim ve o tetikte, sakince bekliyordu.

Bir adım ileri yürüdüm ve sonra tekrar Kadir'in yanına geçtiğimde onun da siyah giyindiğini fark ettim. Siyah kot pantolon, siyah boğazlı kazak ve siyah deri ceketinden oluşan kombini siyah postala benzeyen botalarıyla tamamlanıyordu.

"Çok fiyakalı olmuşsun," diyerek ceketine uzandım ve çekiştirdiğimde kafasını bana çevirdi. Güzel kirpikleri, güzel yüzü ve dudaklarıyla farklı ve özeldi. Kadir'di. Kadir'imdi.

"Her zamanki halim," diye sıktı. Siyahı çok nadir giyerdi.

"Ufak at, ufak."

"Abi, hoş geldin."

Tanıdık olmayan adamın sesine döndüğümüzde on metre kadar ilerimizdeki tamircinin önünde, sarışın bir genç çocuk ve Furkan abiyi görmek, dudaklarımın aralanmasına neden olmuştu.

"Biliyordum, şerefini siktiğim. Biliyordum," dedi Kadir kendi kendine ardından da hızla videoyu başlatarak abisi ile sarışın çocuğu videoya aldı.

"Hoş buldum Tugay," Furkan abi elini pantolonunun ceplerine yerleştirdi ve sonra kafasıyla dükkânı işaret etti. "Hadi getir de gideyim."

Çocuk içeri koştu ve saniyeler içinde geldiğinde elinde krem rengi bir zarf vardı. İçi doluydu. Furkan abi zarfı açtı, içinden birkaç tane iki yüz lira çıkarttığında daha ne kadar şaşıracağımı bilmiyordum.

Furkan abi çocuğun omzuna dokunup gittiğinde sırtımı arabaya yasladım ve ayaklarım bedenimi taşımadı, yere kaydım.

Biraz da bu kaybolan paralar yüzünden Kadir'den ayrı kalmıştım. Kalbimin hayal kırıklığı ile attığı saniyelerde Kadir'in yanımda olmadığını fark ettim ve yola baktığımda abisinin peşinden hızlı adımlarla yürüyordu.

Aralarında birkaç metre kaldığında, "Abi," diye seslendi. Furkan abi dondu ve ardından arkasını döndüğünde Kadir'in yumruğu abisinin yüzündeydi.

Şoktan kurtulup hızla ayağa kalktım ve yanlarına koştum.

Furkan abi yumruğun etkisiyle yere düşmüşken eli burnuna gitti, kanıyordu. "N'apıyorsun, it?"

"Şerefsizin tekisin," dedi Kadir tükürürcesine. "Kız kardeşimin ameliyatının gecikmesine bilerek neden olacak kadar şerefsizsin."

Benden önce sarışın çocuk yanlarına varmıştı ve Kadir'in abisine bir kez daha saldırması konusunda tetikte duruyordu. Kadir'in arkasından öne çıktığımda Furkan abi beni görmesiyle yerden kalkmaya çalıştı ama Kadir abisinin göğsüne tekme atarak sırtını yerle buluşturdu. "Yerini bil."

"Kadir!"

"Kes sesini!" Kadir elindeki kamerayı havada salladı. "Her şeyi kayda aldım. Her şeyi." İşaret parmağıyla kendini gösterdi, "Bana yaptıklarını," Eli, elimi sıkıca sardığında baş parmağım elinin tersinde gezindi, "Bize." Birkaç saniye bekledi ve yutkunmak zorunda kaldı. "Kardeşime yaptıklarını. Her şeyi abi. Her şeyi. Hepsinin bedelini ödeyeceksin."

...

kadir bedel odendi 🌹dovmesi yaptirmaya kosuyor

sevgilim biz ayrıldık || •texting•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin