DÜĞÜN TÖRENİ 7 (BÖLÜM)

12 4 0
                                    


Yasemin...

Yoktu, kolyem yoktu...

Düşmüştü, kaybetmiştim, ondan bana kalan son parçayı da kaybetmiştim! Panikle kalktım yerimden, etrafıma bakınırken gözlerimden yaşlar boşalmaya başlamıştı.

Neredeydi, onu nerede düşürmüştüm?

Peter geldiğinde beni kumsalda çıldırmışım gibi kolyemi ararken buldu

"Yasemin? ne oldu, sorun nedir?" hızla yanıma gelirken ben hala umutsuzca etrafıma bakınıyordum

"Ben. Ben onu kaybettim" bir yandan ağlarken bir yandan da konuşmaya çalışıyordum. Sesim boğuk ve anlaşılmazdı. Elindeki dondurmaları çöp kovasına atarak yanıma geldi

"Neyi kaybettin Yasemin?" derken sesi yüksek ve endişeliydi ama o kadar çok sarsılıyordum ki konuşamadım bile

"Söyle bana Yasemin, ne oldu?" 

"Kolyem. Yüzüğümü kaybettim! Onun bana son hatırası" derken ağlamaktan omuzlarım sarsılıyordu

"Bulabiliriz. Ağlama ne olur!"

"Nasıl? nerede düşürdüğümü bilmiyorum"

"Ararız. Bulurum ben ne olur ağlama" uzanıp gözyaşlarımı sildi ama yerine yenileri akıyordu

"O, benim için çok değerli, onun hediyesi"

"Biliyorum, onu bulacağız. Belki de sahilde düşürdün"

"Gidip bakalım!" 

Tüm akşam üstü kolyemi aradık ama yoktu. Hava kararmak üzereydi ve bunun bize hiç yardımı olmayacaktı

"Yok, işte yok. Ondan bana kalan tek hatırayı da kaybettim. Ben bir aptalım! Ondan bana kalan tek şeydi"

sarsılarak ağlıyordum

"Onu bulabiliriz. Yani, yarın bir daha geliriz, aydınlıkta ararız. Onu buluruz"

Onun sesinde duyduğum çaresizlik ağlamamı daha da şiddetlendirdi

"Onun hatırasıydı. Ondan kalan son hatıraydı, bendeki son parçası."

"Hayır, son değil!" diye karşı çıktı

"Bana bak Yasemin, gözlerime bak" diye beni zorladı

"Onu bulacağım. Söz veriyorum sana " umutsuzca başımı sallarken hala gözlerimden yaşlar boşalıyordu

"O senin son parçan değil. O hala senin kalbinde içinde bir yerlerde" derken sesindeki acıyı duyabiliyordum

"O yüzük onun hatırasıydı evet ama onu sana ait kılan tek şey değildi. O  hala senin içinde ve onu hatırlamak için bir yüzüğe ihtiyacın yok" uzanıp gözyaşlarımı sildiğinde onun allak bullak olmuş yüzünü gördüm. Ben berbat bir insandım, bir de onu bir daha üzmeyeceğimi söylemiştim! dokunduğum her şeyi mahf ediyordum.

"Onu bulacağım tamam mı. Onu senin için bulacağım" Ona uzandım ve başımı göğsüne yasladım. Üzgün yüzünü görmek beni daha da kahrediyordu

"Özür dilerim, ben-"

"Bunu söylemene gerek yok. Bir şey söylemek zorunda değilsin" 

"Ama ben. ben berbatım!"

"Hayır değilsin" dedi hızla elleri saçlarımı okşarken şiddetli gözyaşlarım yerini küçük iç çekişlere bırakmıştı

"Hadi eve gidelim. yarın sabah gelir  kolyeni ararım ben"

YaseminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin