gamzelerin bağışlandı.

50 6 99
                                    


☽

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Ceylan gözlüm; demek isterim.

Bakma öyle mânâlı mânâlı,
Diyemem bakma öyle, kaybolur giderim.
Yanaşma öyle usul usul,
Diyemem yanaşma öyle, kavrulur giderim.
Sevme öyle tutkulu tutkulu,
Diyemem sevme öyle, yaşatamaz bizi, ölür giderim..

Nasılsın? 
Öyle içten soruyorum ki bunu; bir sual namında veya saygı namında değil. İçten soruyorum, içten cevaplamanı istiyorum.

İçinde fırtınalar koparken dilinin ucunda bir 'iyiyim' kelimesiyle dolaşıp durmandan fazla ne yıpratır ki seni? Başkalarına da savur o fırtınaları biraz, özellikle 'ben dinlemek istiyorum seni, destek olmak istiyorum sana' diyenlere savur. Bir bakarsın dinginleşir biraz fırtınaların, hiçbir vakit sona ermez ama azalır.

Gözlerinde bir kibritin ucunda yanan ateş kadar minik bir ısı barındıran gencin bedeninden esen yellerden duman kokusu yayılıyordu burun deliklerime.

"Bana karşı nefret besliyorsun." öyle kendinden emin bir şekilde söylemişti ki, ses tonundaki o naifliğin yerini uçurum dolu bir keskinlik almıştı.

Ben ise uçurumların üstünde dolaşır gibi, diken üstünde duruyordum.

"Canımı bağışladın..." dedim. Alay geçiyordum, sözlerimde ciddi olamayışımdan bir ben haberdim.
Gamzelerimin göründüğünün bilincindeyken,
minnettar rolü oynamaya başlamıştım.

"Gamzelerin." bakışlarımı köşeye sıkıştırdı.
Gerçek ses rengine geri dönmüştü, sesinin dalgaları göğüs kafesime çarpıp duruyordu. Fena hâlde patlayacak gibiydi yüreğim. Korku muydu beni mahkum eden, ona baktığım zaman?

"Gamzelerin bağışlandı." cümlesinde bir mânâ bulamayışımda boğuldum, oldukça mânâ vardı.
Zihnimdeki binlerce kıvrım birbirine dolanıp ne düşüneceğimi karıştırmama sebep olurken midemi ufak bir ağrı bastırdı.

Sert topuklarını yere vuran biri daha bana doğru yaklaşırken midemdeki ağrı öne hafifçe eğilmemi sağlamıştı.

Kalbim daha da sıkıştı, kendimden uzaklaşmıştım iyice. Neydi bu kadar korktuğum şey?

Her bir zerrem tutulmuşcasına olduğu yerde kıpırdamadan beklerken, o geniş omuzlu, adeta yeri delip geçecek kadar ağır bakışlı, bir izmarit kokusundan dâhi keskin kokulu adam bana doğru yaklaştı.

gazelle, chanbaek.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin