📀Sis ile boyanmış ayın gölgesi ardında doğup büyümüş bir kâhyâ,
Seni anlattı bana.
Paha biçilmez asaletinden,
Yıldızları şehvetlendiren cesaretinden,
Gökyüzünün yansımasını dalgalarından yüzünden bahsetti bana."O gün öldüm." dedi,
"Gökyüzünün bulutları kollarımı bıraktı,
Yıldızların aydınlığı gözlerimi terk etti,
Bu evrenin kâhyâsı o oluverdi,
Ben ise kahroluverdim." dedi.
Sisini de yüklendi, yokluğa mâhkum oldu.*
Chanyeol'un ağzından,
Kızıla dönmüş özel takımlarının altında endişe ile kalabalıkta koşturanlar, savunmayı sağlayacak herhangi bir tehdit edici alet arayanlar, durmadan ateş edenler, silahı olup da vuramayanlar..
Dişli savaşanlar, şimdiden intikam hevesiyle dolup taşmış olanlar, yönetenler, yönetilenler, cesurlar, korkaklar ve yalnızca kendisi olanlar için bütün bu yaşam gerekçesi.İki seçenek..,
Bütün bu karmaşaya bir son verecek olan olmak ya da bu karmaşada son bulacak olan olmaktan ibaret; yaşam gerekçesi.Peki ya extra bir seçenek ekleyecek olsaydık,
yaşamımızın bir gerekçesi olamaz mıydı o hâlde?,**
Elimi sıvazladığımda hissettiğim yoğun acı bir çeşit çatışmanın göstergesiydi. Kuğu ve çiçek desenleriyle süslenmiş ihtişamlı şatonun krem rengi-deniz mavisi tavanı kırmızı ile süsleniyordu, hayatımızda ihtişamlı olanı yerle bir eden de bu olsa gerekti. Bu bir sanat eseri oluyorduysa da, güzelliğini bulabilmek için zihin çakralarımı genişletmeyi denedim.
Kör müydüm yoksa sanattan yoksun mu?
O hâlde siz söyleyin, kan mıdır sanatı sanatı yapan?"Sanatı sanat yapan yaşanmışlığıdır,
Yaşanmışlığı olmayan ise göz acıtan karalamadır."Ben sanatımı bir çift gözde bulurum, ormanlarına inip ayrıntılarını resmime dökebileceğim, veyahut en diplerine inip ahenginde boğulduğum zamanlarda.
Tam şu vakit, her yerim kana bulanmış yere yığılmış hâldeyken; paslanmış, yalnızca üstü örtülmüş yaralarımı en derininden kanatan, daha da büyüten pürüzsüz yüzlü gence bakıyordum.
Tanımlamaya gücümün yetmeyeceği birkaç hissiyat tanesi ile öfkenin doğuşu vardı göğüs kafesimde.
Sarı saçlarının aralarından uçuşan pervasız koku ile gözlerimin kırpışması, kıpkırmızı ellerimi hissetmemeye başlamam kadar ani bir şekilde çarpmıştı silüetime.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
gazelle, chanbaek.
Fanfiction"Gidecek misin?" soluklarının ardından bir soru sordu, kulaklarımda uğuldayan seslerin hepsi bir bir sustu. Konuşmasaydı dâhi duyardım zira onu. Yalnız diller değil, gözler, ruhlar, yürekler de konuşurdu. Endişesinin üzerine bir maske takmaya çal...