♪Bir iblis var kulaklarıma fısıldayan,
Bir çocuk var yüreğime haykıran,
Bir de sen varsın buz gibi donduğum anların ardından tenimi ısıtan,
Bir ben yokken bu âlemde,
Bir sen varsın irislerime dolanan.Ve işte bu vakit, ne ben olacağım ne de biz,
Birbirimize dolanan.
Yalnız sen olacaksın,
Bir aşık, yüreğimi okşayan...♪
Dolu dizgin bir şiir oldu ilk kez, belki gözünüze biraz karmaşık gelmiştir, şiir yazmakta usta değilimdir ama kalemimi zorluyorum birazcık işte.
Bazı başlangıçlar güzeldir, tutkuludur, derindir bazen. Lâkin beraberinde ağır yükler oturtur omuzlarınıza, yara bere içerisinde kalır bedeniniz. Yine de pes etmez, ısrarla tutarsanız o yükleri omzunuzda, bir bakmışsınız o yükler olmadan var olamayacak kadar bağlanmışsınız acılarınıza.
✿
Baekhyun'un ağzından,
Bordo duvar kağıtlarıyla kaplı, tavanı altınlarla insan figürleri döşenmiş yorucu kokan odanın her bir yanında geziniyordu bakışlarım. Odadaki her bir antikanın durduğu yeri ezberlemiştim, gözlerimi bedenine dikemediğim adam sebebiyle.
Karşımda ağır kokusuyla, alışamadığım, alışmadığım kokusuyla put gibi dikilerek ıssız odaya ses vermeyen babam ceketinin fermuarını açmış, hemen bir adım ötesinde duran uzun ve rahatsız gözüken sandalyeye yönelmişti. Ceketi üzerine ağdırdı, ardından beyaz gömleğinin bileklerini kıvırdı da kıvırdı. Göz ucuyla hareketlerinde olan bakışlarımın sebebi büyük bir endişeydi.
Odada her yanıma doldurup taşırdığım bütün her şeyin yerini anımsadığımı fark ettiğimde, endişeme yenik düşüp bedenimi solumdaki adama çevirdim.
Yakalarında dolandırdığı ellerini arada bir havaya kaldırıp esnetiyor, parmaklarını çıtlatıyordu.
Ani davranışlarının etkisi ile çokça ürkerken, Bedenini hemen arkasında kalan dikdörtgen aynaya çevirdiğinde narsist bir gülümseme ile baktı uzun uzun kendine.
Bakışlarını aynada yer alan bana çevirdiğinde onun boş zannettiği lakin huzursuzlukla dolu olan bakışlarımı yere indirdim. Kurumuş olan dudaklarımı ısırıp ısırıp duruyordum.
Tekrar bana doğru yöneldi ve aramızda iki adım kalacak kadar yakınıma erişti. Her şeyi ile ürkütücüydü. Bana yalnız korku yüklüyordu. Bakışları, kokusu, elleri, bedeni ve sözleri ile..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
gazelle, chanbaek.
Hayran Kurgu"Gidecek misin?" soluklarının ardından bir soru sordu, kulaklarımda uğuldayan seslerin hepsi bir bir sustu. Konuşmasaydı dâhi duyardım zira onu. Yalnız diller değil, gözler, ruhlar, yürekler de konuşurdu. Endişesinin üzerine bir maske takmaya çal...